Cevher İLHAN |
|
“Ermeni açılımı”nda asıl plân… (1) |
“Nükleer Güvenlik Zirvesi” için Washington’da bulunan Başbakan Erdoğan’ın son Amerika ziyaretine “Ermenistan ile açılım” damgasını vurdu.Günler öncesinden Başbakan Erdoğan’ın Amerika’ya gitmemesinin ABD yönetimine karşı bir protesto gibi algılanmaması için zirveye üst düzey katılım sağlanması ve Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan’ın da görevinin başında bulunması gerektiği propagandası yapıldı. Ardından Erdoğan, Tan’ın ABD’ye döneceğini ve kendisinin de gideceğini açıkladı. Amerikan yönetiminin “soykırım tasarısı” ve “protokoller”de Türkiye’ye söz verdiği söylentisi pompalandı. Ancak Washington’un bu konuda söz verdiğine dair hiçbir ciddî haber gelmedi. Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’la görüşen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Sayın Büyükelçimizin Washington’a gitmesini gerektiren sebepler”den bahsetti. “Washington olumlu bir tavır sergilemiş” diye konuştu. Büyükelçi Tan, “ABD’den tatmin olduğumuz cevabı aldık” dedi. Lâkin Clinton’un Amerikan Dışilişkiler Komitesinde kabul edilen “Ermeni soykırımı tasarısı”na dair hangi vaadlerde bulunduğuna, Beyaz Saray’ın hangi taahhüdleri verdiğine dair hiçbir bilgi verilmedi. Ne Erdoğan ne de Davutoğlu, bu hususta hiçbir izâhatta bulunmadılar. Bu arada Başbakan Erdoğan’ın Dışişleri Müsteşarı Sinirlioğlu’nu “özel temsilci” olarak Erivan’a ve peşinden Bakü’ye gönderdiği sırada Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’dan ve Dışişleri Bakanı Nalbantyan’dan ters açıklamalar gelmeye devam etti…
ERİVAN, ANKARA’YI TAKMIYOR… Başbakan, her ne kadar ABD’de tekrarladığı gibi “Türkiye’nin uluslar arası hukuka ve ahde vefa ilkesine bağlı olarak ‘protokoller’e sadakatini gösteren bir ülke” olduğunu söylese de, Erivan işgali altındaki Dağlık Karabağ’ı görüşmeler dışı tutma tutumundan vazgeçmedi. Aksine Sarkisyan, Türkiye ile Ermenistan’ı barıştırmaya götürecek “yol haritası”nın en önemli ögesinin Azerbaycan faktöründen uzak durmak olduğunu bir defa daha duyurdu. Alman Der Spiegel Dergisine, Ankara’nın Karabağ konusundan uzak durmasını “tavsiye” etti. Karabağ konusunun “protokoller”de olmadığını bir defa daha hatırlattı. Dahası, tıpkı Ermenistan Anayasa Mahkemesi gibi, “Tarihçiler komisyonu objektif çalışamaz, çünkü Türkiye’de soykırım sözcüğü cezaya tabi. Türkiye soykırım suçunu kabul ederse, o zaman komisyonun anlamı olur” sözleriyle bir milim geri atmadıklarını anlattı… Görünen o ki Erivan, hiçbir surette Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sinden çıkmaya yanaşmıyor. Bir milyon Azerî kaçkının (göçmenin) yurtlarından-evlerinden sürülüp 17 yıldır perişan edildiği Karabağ işgalini görüşmeyi peşinen reddediyor. Israrla “Karabağ sürecede dahil değil” diyor. Ankara’nın, “Karabağ meselesinde ilerleme olduğu takdirde Türkiye-Ermenistan yakınlaşması ivme kazanacak” tezine karşı çıkıyor. Sâdece Karabağ işgalinde diretmekle kalmıyor. Protokoller’in ana unsurlarının başında gelen Kars ve Moskova Anlaşması gereği karşılıklı sınırlarını tanınmasını bile takmıyor. Zira Ermenistan Anayasası’nda Türkiye toprakları “Ermenistan” olarak yazılıyor. Hâlâ okullarda öğretilen haritalarda Kars’tan Van’a kadar Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi “Büyük Ermenistan” olarak okutuluyor. “Protokoller”de zımnen ve şartlı tanıdığı bu anlaşmadan bile cayıyor. “Protokoller”i tek taraflı olarak tağyir eden ve “ortak tarih komisyonu”nu kabul etmeyip Türkiye’yi peşinen “soykırım”la suçlayan Erivan, üstelik Ankara’dan Karabağ işgali dahil, hiçbir hususun müzâkere edilmeyeceği “şartsız adımı” beklediğini bildiriyor. “Ermenistan herhangi bir diyaloğa giremez ve hiçbir şart kabul etmez, soykırım vardır” görüşünü yeniliyor…
MUSÂLÂHADA BAŞARISIZLIK… Ve bundandır ki Washington’daki Erdoğan ile Sarkisyan’ın görüşmesinde bir belirli bir şey çıkmıyor. Davutoğlu, Türkiye–Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinde Azerbaycan topraklarının kurtarılmasının hedeflendiğini dile getirse de, Sarkisyan, en üst düzeyde Karabağ’ı müzâkereyi kabul etmiyor. 1915 olaylarının incelenmesi için “protokoller”e konulan “ortak tarih komisyonu”nu katiyetle istemediğini iletiyor. “Türkiye soykırım suçunu kabul ederse o zaman bu komisyon kurulabilir” görüşünü tekrarlıyor. Nihayetinde Türkiye’nin Obama’nın Ankara’ya telkiniyle başlattığı “Ermeni açılımı” bütün dünyanın gözü önünde tıkanıyor. Net bir sonuç yok. Lastik gibi her tarafa çekilebilen “protokoller”de bile mutâbakât sağlanamıyor. Özetle AKP siyasî iktidarının âlây-ı vâlâ ile başlattığı “Ermeni açılımı”nda büyük bir fiyasko yaşanmakta. Ve Erdoğan’ın “süreç devam edecek” ifâdesine rağmen, diplomasiye havale edilen dondurulan kırılgan süreç bir defa daha tökezlemekte. “İzzet-i milliyeyi (milletin izzet ve şerefini, hakkını ve hukukunu) muhâfaza eden musâlâhada (barışta)” ve normalleşmede başarısız kalınmakta. (Münâzarât, 67-68) Kısacası, Karabağ işgalini devre dışı bıraktırıp uzun vadeye öteleme politikasını güden Erivan, Washington’un desteğiyle Ankara’ya karşı bir plân peşinde. Kumpas, 24 Nisan’dan sonra açığa çıkacak…
14.04.2010 E-Posta: [email protected] |