27 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Cevher İLHAN

Belâ zihniyet… (2)


A+ | A-

Said Nursî’ye “Bediüzzaman” ünvânı…

“Belâ zihniyet”in karalamalarından biri de Said Nursî’nin “Bediüzzaman” lakâbıyla ilgili. Öncelikle şunu belirtelim ki “zamanın hârikası” ve “çağın eşsiz güzelliği” anlamına gelen bu lakâbı Said Nursî’nin kendisi veya daha sonra Nur Talebeleri vermiş değil; devrinin ilim adamları ve ilmî müesseseleri tarafından verilmiştir.

Görünen o ki hareketli tahsil hayatında ve sonrasında devrin ulemasıyla çeşitli zeminlerde yaptığı hararetli ilmî münâzaralarla ilim dünyasının takdirini kazanmış; dinî ilimlerle çeşitli fenlerde yaptığı tetkiklerle müsbet ilimleri mezcettiren geniş birikimi ve ilmî üstünlüğünü ispat eden ilmî şahsiyetiyle “Bediüzzaman” ünvânını hak etmiştir.

“Molla Said-i Meşhur” ünvânıyla tanındığı daha gençlik döneminde (1892) Siirt’te medresesine gittiği Molla Fethullah Efendi’nin medresesinde kendisinden ders alırken çeşitli kitaplardan sorduğu sorulara verdiği cevaplar üzerine, “Zekâ ve hıfzın (ezberin) ifrat derecesiyle bir adamda toplanması ender hâdiselerdendir” hayretiyle “Bediüzzamanlık ünvânı”nı verir.

Bediüzzaman’ın 1946 yılında Emirdağı’nda talebesi Re’fet Bey’e yazdığı mektupta, “Meraklı kardeşimiz Re’fet Bey, Bediüzzaman’-ı Hemedânî’nin üçüncü asırda, vazife ve te’lifatı hakkında malûmat istiyor. Ben o zât hakkında yalnız hârika ve zekâveti ve kuvve-i hâfızası bulunduğunu biliyorum. Elli beş sene evvel, üstadlarımdan Siirt’li merhum Molla Fethullah eski Said’i ona benzeterek, onun o ismini ona vermiştir” diye bu hususu açıkça belirtir. (Abdulkadir Badıllı, Bediüzzaman Said-i Nursî Mufassal Tarihçe-i Hayatı, c.1, 109-110)

OSMANLI’DA “BEDİÜZZAMAN”…

Keza İkinci Meşrûtiyet ve Hürriyetin ilânı esnasında Osmanlı’daki gelişmeleri yakından incelemek için İstanbul’a gelen dünyadaki siyasî ve fikrî akımları vukûfiyetiyle tanınan Mısır’ın meşhur âlimlerinden Ezher Üniversitesi reisi ve Şeyh Bahid Efendi de ilmî şöhretini duyduğu Said Nursî’yle ilmî sohbetler etmiş; aldığı veciz ve keskin cevaplar karşısında, “Ancak Bediüzzaman bu beyânda bulunur” takdirinde bulunmuştur.

Peşinden 1926’da Said Nursî’nin Osmanlı ve Avrupa’nın geleceğine dair görüşlerini, nutuk ve makalelerini tâkip eden Batı felsefesine âşina Mısır’ın meşhur ulemasından Abdulaziz Çaviş’in ülkenin en büyük gazetelerinden “El Ahram”da “Fâtin’ul-asr Bediüzzaman” başlıklı seri makaleleri bunun bir başka delili.

İstiklâl Marşı yazarı Mehmet Âkif Ersoy’un Mısır’da bulunduğu sırada Said Nursî’nin Osmanlı ve İslâm dünyasının mânevî ve maddî kurtuluşu ve istikbâli hakkındaki düşüncelerini sözkonusu “Bediüzzaman” başlıklı yazılarda okuduğunu Birinci Meclis’in ilk dönem Erzurum mebuslarından M. Salih Yeşiloğlu’na anlatmıştır. (a,g.e., 270-272)

Bütün bunlar bir yana, diğer Osmanlı zâbitleriyle Gönüllü Alay Kumandanı olarak Kosturma’da bulunduğu esâretten firar edip Petesburg’a uğrayarak Varşova ve Viyana’ya varan ve “esir subay” olarak Almanlar tarafından Osmanlı Ordusu hesabına yazılan bir biletle tren yoluyla Sofya üzerinden İstanbul’a gelen Said Nursî’nin İstanbul gazeteleri tarafından duyuruluşu da “Bediüzzaman” ünvânıyladır.

İstanbul’a geldiği 8 Temmuz 1918 tarihli Tanin gazetesinin, “Kürdistan ulemâsından olup, talebeleriyle beraber Kafkas cephesinde muhabereye iştirak eylemiş ve Ruslara esir düşmüş olan Bediüzzaman Said-i Kürdî Efendi âhiren şehrimize muvasalat eylemiştir (ulaşmıştır)” haberi bunun en bâriz belgesi. Dar’ül Hikmet’ül İslâmiye azâsı olarak Ordu Kumandanı Enver Paşa’nın takdirâtıyla kendisine Osmanlı’nın en yüksek ilmî pâyesi olan “mahreç pâyesi”nin verilmesi resmî devlet yazışmalarında da “Bediüzzaman” lâkabı zikredilir.

MECLİS’TE “BEDİÜZZAMAN”

İSMİYLE HOŞÂMEDİ…

Daha Osmanlı döneminde yazdığı makaleler “Bediüzzaman” imzasıyla gazetelerde yer almış. Örneğin, 19 Kasım 1908 tarihli Şurây-ı Ümmet Gazetesi 46. nüshasında neşredilen “Hamidiye Alaylarının lağvının değil, intizamının gerektiği ve bu intizamın zararı defedip büyük menfaati temin edeceği”ne dair “Hamidiye Alaylarına Dair Beyân-ı Hakikat” başlıklı makalesinin altında “Bediüzzaman” imzası var.

Meselâ 1912’de ikinci tab’ı “Arabî Hutbe-i Şâmiye” eserinin ikinci zeyli olarak İstanbul Matba-i Ebuzziya’da bastırılan ve bilâhare 1920’de Evkâf-ı İslâmiye matbaasında tab’ edilen Sünûhat kitabının sonuna ilâve edilen “Devâ’ül Ye’s” kitabına “Bediüzzaman Said Nursî” imzası atılmış…

Özetle “Eski Said” dediği Osmanlı’nın son döneminde te’lif ettiği “Muhâkemat” ve “Münâzarât”, “Sünûhat” gibi eserlerinin hem Türkçe asıllı Osmanlıca ve hem yeni yazı Türkçe baskıları “Bediüzzaman Said Nursî” imzasıyla yayınlanmıştır.

Ayrıca Said Nursî’nin hayatına dair bütün tarihçelerde, mahkeme iddianâmelerinde, resmî ve gayr-ı resmî belgelerin önemli bir kısmında, “Bediüzzaman” ismi açıkça zikredilir.

Bütün bunların yanı sıra, 9 Kasım 1922’de (9 Teşrin-i Sani 1338) çoğu İstanbul’daki Meclis-i Mebusan mensupları olan eski mücahid arkadaşlarının ısrarlı dâvetleri üzerine Ankara’ya gelip ziyâret ettiği Meclis’te, milletvekillerinin Meclis Başkanlığı’na sunduğu “beyân-ı hoşâmedi (hoşgeldin merâsimi)” teklifinde de Said Nursî “Bediüzzaman” ismiyle anılmakta.

“Riyaset-i Celîleye, Vilâyât-ı Şarkiye ulema-yı benâmından (meşhur âlimlerinden) olup Anadolu gazilerini e Meclis-i âliyi zuyaret etmek üzere İstanbul’an buraya gelerek samiin (dinleyici) locasında bulunan Bediüzzaman Molla Said Efendi Hazretlerine hoşâmedi edilmesini teklif eyleriz” takriri (önergesi), Meclis zâbıtlarında açıkça yer alıyor. (Zâbıt Cerîdesi, c.24:457)

Uslanmaz menhus “belâ zihniyet”, Bediüzzaman’a bulaştırmaya yeltendiği yalanların tek tek hesâbını verecek; bir defa daha rezil ve rüsvay olacaktır…




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

27.03.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (26.03.2010) - Belâ zihniyet… (1)

  (25.03.2010) - “Mini paket”in muhtevası(zlığı)

  (24.03.2010) - “Paket”in kapsamı genişletilmeli…

  (23.03.2010) - İnsan hakları ve hürriyetleri antolojisi…

  (22.03.2010) - AKP’nin ABD çıkmazı…

  (21.03.2010) - Nevruz ateşi...

  (19.03.2010) - Katsayı, 45. madde değişmeden olmaz…

  (18.03.2010) - Ankara hâlâ heceliyor; A-B… (2)

  (17.03.2010) - Ankara hâlâ heceliyor; A-B… (1)

  (16.03.2010) - Dine ve mânevî değerlere samimiyet…

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl