Faruk ÇAKIR |
|
İyi ihtilâlci, kötü ihtilâlci |
Son aylarda ortaya çıkarılan darbe plan ve iddiaları bir anlamda ‘turnusol kâğıdı’ vazifesi de gördü. Darbelerin tamamına karşı olmak gerekirken, maalesef; “Benim darbem iyidir” anlayışıyla bazı darbelere sahip çıkılıyor. ‘Fıkra’ gibi insanları güldüren ve düşündüren nokta ise, ‘fiilî darbe olmadığı, dolayısı ile plan yapanların suçlu olmadığı’ şeklindeki iddia. İyi de zaten ‘plan’lar fiiliyata dökülüp darbe yapıldıktan sonra çare bulmak mümkün mü? Türkiye’nin yapmaya çalıştığı ve bugüne kadar yapamadığı şey, darbecilerle, ihtilâlcilerle hesaplaşamamak olmuştur. Her darbeden sonra iktidara gelen siyasetçiler bu konuyu gündeme getirmişler, ama çeşitli sebeplerle bu hesaplaşma olamamıştır. Tabiî ki bahsettiğimiz hesaplaşma kanun önünde olması gereken hesaplaşmadır. Yoksa, darbecilerle sandıkta hesaplaşma yapılmakta ve her defasında da darbeciler hezimete uğramaktadır. Bu durum Türkiye’nin darbecileri desteklemediğini ortaya koyar. Fakat darbecilerde insaf ve iz’an olmadığı için her defasında millet için ‘darbe’ yaptıklarını iddia ederler. “Memleket uçurumun kerarındayken” onu kurtarırlar! Türkiye ve dünya şartları artık darbelere müsaade etmiyor. Bu sebeple darbe planları uygulama safhasına konulmadan deşifre edilebiliyor. Bu gelişmeler elbette hayra alâmet, ama uzun vadede darbecilerle hukuk önünde hesaplaşmadan Türkiye’nin sıkıntılarını geride bırakması da mümkün değil. Hiç kimse bu hesaplaşmayı ‘şahsî hesaplaşma’ olarak da görmemeli. Bundan sonra daha demokrat ve daha hür bir ülke olmak istiyorsak bu hesaplaşma yapılmalıdır. Çünkü darbe sebebiyle milyonlarca insan mağdur olmuş, bir o kadarı da çeşitli şekillerde haksızlığa uğramıştır. Bunların hesabı sorulmalı değil midir? Köklü olmasa da kısmî bir anayasa değişikliği yeniden gündeme geldi. Bu değişiklik gerçekleşebilirse 12 Eylül ihtilâline imza atanların kanun önüne çıkarılması ve hesap sorulması mümkün olacak. Şu ana kadar bunu yapmak mümkün değildi, çünkü yürürlükteki ihtilâl anayasası darbecileri koruyordu. Hakikaten insanın havsalası almıyor: Darbeciler darbe yapıyor, kendilerine uygun bir anayasa hazırlıyor ve yaptıklarının suç olduğunu bildikleri için anayasadaki bir madde ile kendilerini de korumaya, garantiye alıyor. Neymiş? Darbe döneminde yapılanlardan sorumlu tutulamazlarmış! Hadi darbeciler böyle bir maddeyi anayasaya koydu ve millete de zorla kabul ettirdi. Ondan sonra gelen siyasî iktidarlar niçin ilk fırsatta bu maddeyi değiştirip darbecilerden hesap sorma yoluna gitmedi? Darbenin üzerinden neredeyse 30 yıl geçti, darbeciler hâlâ anayasanın koruması altında. Darbe yapanları anayasa ile koruyan bir ülkede, yeni darbe planları yapanlar azalır mı? Azalmaz ve nitekim azalmadı da. Açık ya da gizli şekilde müdahaleler hep devam edip bu günlere gelindi. Uluslar arası şartların da değişmesiyle yeniden gündeme gelen anayasa değişikliğinin gerçekleşmesini temenni ediyoruz. Anayasadaki ilgili maddeler değişsin ki, darbecilere hesap sorulabilsin. Darbecilere kanun önünde hesap sorma devri başlatılmış olursa, yeni darbecilerin ortaya çıkması da engellenebilir. Aksi halde darbe heveslileri kendilere “anayasal destek” bulmuş olur ve Türkiye’nin başına yeni çoraplar örmeye devam eder. Tez elden darbe anayasından kurtulalım ki darbe hevesi olanlar da buna cesaret edemesin...
20.03.2010 E-Posta: [email protected] |