Cevher İLHAN |
|
Sudan’a Darfur bahanesi… (1) |
Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in bir Müslüman ülke olan ülkesini temsilen İstanbul’daki İslâm Konferansı Teşkilâtı Toplantısına katılacak olması, iç ve dış medyada çarpıtılmakta. İKT’nin işlevi geri plâna atılmakta… Ne yazık ki bu konuya da uluslararası sermayenin emrindeki medyanın ve küresel işgalci zâlimlerin “bakışı”yla bakılmakta. Küresel güçler hesabına, bir dizi hakaret ve saptırmayla Yahudi lobisi güdümündeki ABD ve Batı’nın hegemonya ve çıkar projelerine karşı direnen Sudan yönetimi kötülenmekte… Önce El Beşir’e karşı AB’nin Türkiye”ye “nota” verdiği yalanı uyduruldu. Oysa Türkiye’ye “tepki” gösteren AB değil; Bush’un “stratejik müttefik” olarak ilân ettiği ve Obama’nın “model ortak” olarak tanımladığı, Irak’tan Afganistan’a bölgede her alanda işgaline tam destek veren Türkiye’ye “tepki” verenlerin başını ABD ve İsrail çekmekte… İlginç olan, El Beşir’in İslâm Konferası’na gelmeyeceğinin, “Uluslararası Ceza Mahkemesi”nin tutuklama kararını ileri sürerek Türkiye’ye kabul edilmemesini ileten ABD’nin Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon’un “Türkiye’nin ABD ile uyumlu olarak hareket etmesi” mesajının ardından açıklanması…
SUDAN’A SAMİMİYETSİZLİK AÇIKÇA SIRITMAKTA… Ankara-Washington hattında nelerin konuşulduğunu bilmeyiz, ama Türkiye’nin daha önce resmî ziyaretini kabul ettiği Müslüman bir ülkenin meşru Cumhurbaşkanının son anda gelmekten vazgeçmesi, birçok soru işâretine yol açıyor. Samimiyetsizlik, Mahkemenin kararı gerekçesiyle El Beşir’in tutuklanmasını isteyen ABD ve İsrail’in bu Mahkemeyi tanımamasıyla sırıtmakta. Darfur üzerinden Sudan’a komplo kuran ve Türkiye’ye El Beşir’in “kabul edilmemesi”ni “telkin” eden ABD ve İsrail’in, Irak’ta iki milyon insanı katleden Amerikan askerlerinin yargılanması ve İsrail hakkındaki kararları kabul etmemeleri, çarpıklığın boyutunu göstermekte… Diğer bir çarpıklık ve çelişki, önce “Onlar ne karışır!” diyen Cumhurbaşkanı Gül’ün, El Beşir’in “Darfur’da savaş suçu işlediği” gerekçesine cevap vermek yerine, “bölgesel-milletlerarası bir toplantı” izâhıyla kalması. “Gittim gördüm, Darfur’da soykırım olmamış” diye konuşan Başbakan Erdoğan’ın, El Beşir’in ziyaretine karşı yapılan yoğun propagandalara ve “ziyaretini iptal”e ciddî bir açıklama getirememesi… Beynelmilel bağımsız gözlemcilerin tespitleri ortada. İran’ın nükleer enerji hakkına karşı, “Darfur’da soykırım” iddiasının, ABD’nin işgal ve istilâ plânına itiraz eden Sudan yönetimine atılan bir bühtandan ibâret. Afganistan ve Irak’taki işgali “meşru” gösteren “uluslararası câmia” uydurmasıyla yapılan çarpıtmalardan biri olduğu gün gibi âşikâr. 40 yıl boyunca İngilizlerin işgali altında kalan Sudan ve Darfur’un, “Kara Afrikası”nda sömürgecilere karşı verilen mücadelelere arka çıktığı içindir ki ecnebiler öteden beri bu ülkeye diş bilemekteler. İki buçuk milyon metrekare yüzölçümü ile Afrika’nın kuzey doğusunda kıt’anın en büyük ülkesi olan Sudan’ın Darfur bölgesinde -en son Amerikan uydularının da tespitiyle- petrol, uranyum, bakır ve zengin su kaynaklarının bulunması, ecnebilerin iştahını kabartmakta. Egemenlik, enerji kaynakları ve hatları uğruna Fas’tan Endonezya’ya 22 İslâm ülkesini içine alan İslâm âlemini ateşe veren ABD’nin “Müslümanları özgürleştirme” ve “ehlîleştirme” perdesinde küresel gücün kuklası yapma projesine itiraz ettiği için, Sudan bombalanmakta; “Darfur krizi” kullanılarak propaganda bombardımanına tabi tutmakta. ABD’nin, başkent Hartum’daki ilâç fabrikasını “Bin Ladin’in kimyasal silâh tesisi” uydurmasıyla bombalayıp, ardından bu ülkeye karşı uluslararası ambargoya gidilmesi, Sudan’a kurulan tezgâhın en bâriz örneği… DARFUR TEFRİKASIYLA SUDAN’I DİZE GETİRME OYUNU… Tespit şu ki, tıpkı Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı coğrafyasını cetvellerle bölüp parçalayarak çizdikleri uyduruk haritalarla kavga ve kargaşaya zemin hazırlayan, bölgeyi bir yığın karmaşık siyasî ve sosyal problemlerle yüzüstü bırakan ecnebiler, bugün aynı oyunu Sudan’da sahnelemekte. Afrika’da emperyalist emellere teslim olmayan Sudan’ın, otuz yıldan bu yana Batılılarca ve ifsad görevini devralan ABD’ce parçalanmak istenmekte. Irak’ı üçe, Suriye’yi, İran’ı, Pakistan’ı etnik ve mezhebî ayırımlar üzerinden dörde-beşe bölme ve ufaltma plânı, Sudan’ı da kendi icâdları “Darfur krizi” bahanesiyle beşe bölmek için “federatif” sisteme zorlamakta. Bu maksatla aynen Türkiye’nin Güneydoğu’sunda olduğu gibi, Sudan’ın kuzeybatısında tefrika fitnesi alevlendirilmekte; ve buna karşı ülkesinin birliğini ve bütünlüğünü sağlamaya çalışan Sudan yönetimi, “soykırım”la suçlanıp gözden düşürülmeye çalışılmakta... Özetle bebekleri, çocukları, kadınları, yaşlıları katleden, “dehşetli bir firavunluk ve hodgamlıkla”, “gaddarâne zulüm ve barbarlık”la “milyonlarca mâsumların kanlarını heder eden” Amerikan işgaline karşı ülkelerini savunanları “terörist” olmakla itham eden zâlimler, Sudan’ın başına “Darfur belâsı”nı sarmakta. Ve zâlimlerin şakşakçısı ve ecnebilerin “hınk” deyicisi çanak yalayıcıları ise, sudan bahanelerle bu belâya sarılıp serişte etmekte, siyasî çıkar sağlama stratejisini gütmekte… 10.11.2009 E-Posta: [email protected] |