Kazım GÜLEÇYÜZ |
|
Said Nursî’yi de okuyun |
Güneydoğu-terör-Kürt sorununun çözümünde inisiyatifin bizde olması gerektiğini ifade eden Gül, Yaşar Kemal’in konuyla ilgili olarak Radikal’de yayınlanan beyanlarını da ilgi ve dikkatle okuduğunu, söylediklerinin çözüme katkı sağlayacağını söylemiş. Hatırlanacağı gibi, Köşkte düzenlenen törenle Yaşar Kemal’e devlet adına ödül de vermişti. 1993’ün son günlerinde, bir süre önce vefat eden eski DEP’li Orhan Doğan’ın daveti üzerine Lâtif Salihoğlu ile birlikte katıldığımız toplantıda ünlü romancı ile de tanışmış ve dillere destan “küfürbaz” üslûbu ile verdiği “barış, sevgi, kardeşlik” mesajlarını kendi ağzından dinlemiştik. (O toplantıdan iki ay sonra Ankara’da DEP’lileri hedef alan DGM darbesi ve Meclis önündeki o unutulmaz “gözaltı skandalı” gerçekleşti...) Yaşar Kemal’in edebiyatçı kimliği ile yıllardır dile getirdiği görüşler, en azından ona itibar eden kesimleri barışçı bir çözüme yaklaştırır mı? Ve bu yoldan çözüme bir katkı sağlar mı? Bilemiyoruz. Temennîmiz öyle olması. Ama Yaşar Kemal’in dünya görüşünde ve söylemlerinde, kalıcı bir barış ve huzur ikliminin en temel şartlarından biri olan din unsuruna yer verilmiyor olması son derece önemli bir eksiklik. Başından beri çok yakın durduğu DEP’lilerin duruşunun paralel çizgide olması da hem kendileri açısından, hem de sorunun çözümüne pozitif bir katkı sağlama şanslarını azaltması cihetiyle çok ciddî bir handikap olmaya devam ediyor. Bu noktada, çözüm için dile getirilen başka görüş ve önerileri de takip ettiğini söyleyen Gül, acaba hem sorunun sebep ve kaynakları, hem de çözüm yolları için Bediüzzaman’ın yüz sene önce ortaya koyduğu ve hâlâ geçerliliğini koruyan görüş ve teklifleri de “ilgi ve dikkatle” okudu mu? Said Nursî’nin özellikle Münâzarât isimli kitabı, bu meselede çok isabetli ve orijinal görüş ve tesbitler ihtiva eden bir “reçete” niteliğini haiz.
Münâzarât'taki mesajlar hâlâ geçerli Dindar halkın kolayca anlayıp benimseyebileceği mantıklı izahların dinî referanslarla güçlendirilerek takdimi, esere ayrı bir kuvvet veriyor. Üstadın, İstanbul’da 2. Meşrûtiyetin ilânından sonra gittiği şarkta aşiret mensuplarıyla yaptığı sualli-cevaplı sohbetlerin muhatabı sadece o zamanki dinleyicileri değil. Şimdiki nesillerin de bu izahlardan öğrenip istifade edeceği çok şey var. Oradaki izahlardan çıkarılabilecek önemli ve hayatî mesajlardan birkaçını sıralayacak olursak: * Aklınızı iyi kullanın. Gelen bilgi ve haberleri mutlaka tahkik sürecinden geçirin. Dolduruşa gelmeyin. Provokasyon tuzaklarına düşmeyin. * Hürriyet, imanın bir hassası, özelliği, parçasıdır. Hürriyeti doğru anlayın ve ona sahip çıkın. Allah’tan başkasına kul olmayın ve Allah’ın yarattığı hiçbir şeye zulmetmeyin. İstibdat, baskı ve tahakküme yeltenen kim olursa olsun—devlet, şeyh veya ağa—itiraz edin, boyun eğmeyin. * Hukukunuzu bilin, hakkınıza sahip çıkın. * Her meseleyi istişare ile çözüme bağlayın. * Herşeyi devletten beklemeyin. Özellikle demokrasi ve hürriyetin sağlam bir kültür ve ahlâk altyapısı üzerinde kökleşmesi için size de görev ve sorumluluklar düşüyor; onları yerine getirin. * İdarecileriniz, hizmetkârınızdır. Onlara bu anlayışla muhatap olun, gereğinde hesap sorun. * Cehalete savaş açın; kendinizi bilgiyle donatın; din ve fen ilimlerini imtizac ettirerek kendinizi geliştirin ve medeniyet yarışına öyle katılın. * “Eski hal muhal; ya yeni hal, ya izmihlâl.” Eskiye takılıp kalmayın. Dünyadaki gelişmeleri iyi takip edin ve doğru okuyun. Her olumsuzluğu dış düşmanlara bağlayan komplo teorilerine fazla iltifat etmeyin. Önce kendi zaaf ve eksiklerinizi telâfi edin ve kendi bünyenizi sağlamlaştırın. * Müslüman unsurlarla İslâm kardeşliğini güçlendirin; gayrimüslim azınlıklara düşmanlık beslemeyin, şefkat ve adaletle muamele edin... Devamı, kitabın orijinal metnindeki satırlarda. 30.07.2009 E-Posta: [email protected] |