Ali FERŞADOĞLU |
|
“Eşim; anne, baba ve kardeşlerine maddî destekte bulunuyor!” |
“Beyim çok fedakâr, ailesine bakıyor. Borçlarını ödüyor, eşya alıyor. Ben de çalışıyorum, ama, kimi zaman sıkıntıya giriyoruz. Onlar da sanki mecburmuş gibi bir tavır içinde… Bu beni üzüyor, ne yapmalıyım, nasıl davranmalıyım?” diye soran muhterem okuyucumuzla şu hasbihâli yaptık: “Evvelâ şu tesbiti yapalım: Eşinin akrabaları, gayri meşrû bir hayat içinde mi?” “Hayır!” “Zaten hepimizin görevi insanlara yardım ve iyilik yapmaktır. İşte İlâhî ferman: “Allah yolunda bağışta bulunun. Allah yolunda cihad etmekten ve bağışta bulunmaktan kaçınarak kendinizi ellerinizle ateşe atmayın. İyilik yapın, yaptığınız iyiliği güzel yapın. Muhakkak ki Allah, iyilik yapan ve iyi kullukta bulunan kullarını sever.” 1 Meseleye şu hadisi şerîf penceresinden bakmalısınız: “Kesenin ağzını bağlama, senin de rızkın bağlanır. Ver, sayma; sana da sayı ile verilir. Malını kilere kapatma, senin de rızkın kapanır.” 2 Herkes bunun yorumunu kendi dünyasında yapabilir. İyiliksever ve yardımsever insanlar, bu dünyada bile yaptıklarının karşılığını alıyorlar. Bir kere onlar herkes tarafından sevilir, takdir edilir. Bir mesele olduğunda, herkes vicdânen de lehlerinde hareket eder. (Tabiî ki, haksız meselelerde değil). Dolayısıyla, iyilik edenlerin malı da artar, iyi huyları da inkişâf eder. Çünkü, iyilik yapmak, vermek ve paylaşmak paylaşılan şeyi arttırır. Sevgi ise sevgiyi, mal ise malı!.. Öyle ise, beyinizin annebaba ve kardeşlerine yaptığı yardımlardan üzülmek, endişelenmek değil, sevinmeniz gerekir. Zira, o iyilikler kat kat ona ve size dönecektir zaten. Bunu maddî olarak gözlemlemiyorsak da, mânen hissederiz: Bu dalâletler, sapıklıklar, manevî fırtınalar asrında; mutlu bir yuva kurmamız, gayri meşrû hayata düşmememiz yaptığımız bu iyilikler sayesindedir. Acaba gayri meşrû bir hayattan kurtulmak, gayri meşrû bir alışkanlık, bağımlılıktan kurtulmak veya fecî bir hastalığa yakalanmamak için yaptığımız yardım ve iyiliklerin kat kat fazlasını sarf etmez miydik? Kimbilir, sahip olduğunuz bu güzellikler, “Bu yardım ve iyilikleriniz” sayesindedir. Ve aslında Kur’ân ve yüce Nebî (asm) haber veriyorlar ki, bu böyledir: “Kim bir mü’min kardeşinin yardımcısı olursa, Allah da ona yardım eder.” 3 “İyilik ve takvâda birbirinizle yardımlaşın.” 4 “Onlar darlık ânında da olsa, mü’min kardeşlerini kendilerine tercih ederler.” 5 “O takvâ sahipleri, bollukta ve darlıkta, öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenlerdir. Allah da iyilik yapanları sever.” 6 İslâm tarihinde, iyiliğin, vermenin, paylaşmanın ve fedâkârlığın göz yaşartıcı yüzlerce, binlerce misâllerine rastlamak mümkündür. Abdullah bin Abbas (ra) anlatıyor: “Biz öyle sıkıntılı, dar, zor anlar yaşadık ki, hiçbir zaman malımızı, mülkümüzü düşünüp de mü’min kardeşlerimizi bir tarafa atmadık.” Hz. Ali’nin (ra) şu sözlerine hayran olmamak ne mümkün: “Bir mü’min kardeşimizin ihtiyacına koşmak, bizim için dünya dolusu altına, gümüşe sahip olmaktan daha önemlidir.” Tebük Seferi için Abdurrahman bin Avf sekiz bin dirheminin yarısını, Hz. Ömer de (ra) malının yarısını getirmişti. Hz. Osman eteğini doldurup getirdiğinde, öbek birdenbire öyle kabarmıştı ki, Allah Resûlü (asm), “Bundan sonra Osman ne yapsa zarar vermez,” 7 buyurmuşlardı. Hz. Ebûbekir (ra) ise, evinde Allah ve Resûlü’nün (asm) sevgisinden başka neyi varsa getirmişti. Hz. Âkil’in ise, sabahlara kadar çalışıp kazandığı bir ölçek hurmanın yarısını çolukçocuğuna bırakması, diğer yarısını da getirip sefer hazırlığı için teslim etmesi fedâkârlığı karşısında elbette biz titriyoruz. Tabiî ki, onların bu fedâkârlıktan aldığı hazzı, İslâm toplumunun tarih boyunca kazandığı değerleri hesap edebilmek imkânsız. Onlara yapılan bütün duâlar, iyi bahisler, sınırsız diyebileceğimiz bu fedâkârlık derecesindeki iyilikler, vermeler, paylaşmalar sayesinde değil midir? Yardım ve iyilikte de aile fertleri ve en yakın akrabalardan başlamalı. Zira, öncelik onların. Kendimizin ve eşimizin akrabaları, birinci derecede akrabalarımız… Onlara hem insanlık, hem de akrabalık bağları yüzünden iki kat iyilik yapmamız gerekmez mi?
Dipnotlar: 1. Bakara Sûresi: 195. 2. Buharî, Hibe: 15; Müslim, Zekât: 88. 3. Buharî, Mezâlim: 3. 4. Mâide Sûresi, 2. 5. Haşir Sûresi, 9. 6. Ali İmrân Sûresi, 134. 7. Üsdü’l Gâbe, 5: 257. 02.07.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |