Bayramlar Allah’ın sevdiği günlerdir. Özellikle Kurban Bayramının ilk iki günü Allah katında günlerin en hayırlısıdır.1
Bayramları hayırlı yapan hiç şüphesiz o günlerde meydana gelen olaylar ve o günlerde takındığımız tavır, içerisine girdiğimiz atmosferdir.
Dünyaya ahiret ticareti yapmaya gelen, şu dünya misafirhanesinde bir yolcu ve misafir olarak bulunan bir insanın bu günlerde üzerine düşen görevleri hakkıyla yaparak, meşrû daire içinde aldığı sevinç ve hazlara sınır yoktur.
Sıkıntıların, acı ve ıztırapların bir tarafa atıldığı, dost ve sevdiklerimizle birlikte çarpan tek yürek olduğumuz günlerdir bayram günleri.
Birgün birisi gelip kalbinin sertliğinden, içindeki sıkıntıdan, bir türlü huzur bulamadığından şikâyet etmişti Allah Resûlüne (a.s.m.). O Yüce Resûl sadre şifa verici şu öğütte bulundu: “Kalbinin yumuşaması, işinin rast gitmesi için, yetimlere merhamet et, başlarını okşayıp ihtiyaçlarını karşıla, yediklerinden yedir. O zaman sertliğin, sıkıntın gider, işlerin de yoluna girer.” 2 Bir insanın kalben rahatlaması, huzur ve mutluluk duyması kadar önemli ne olabilir? Bu bir kısım maddî destek, yetim ve yoksulları sevindirmekle olacaksa niçin yapılmasın ki? Bu bayram günlerinin sevincini arttıracak önemli bir unsurdur.
Bu temel unsurlardan biri de dost ve akraba ziyaretleridir. Öncelikle mü’min kardeşimizi sevmek zorundayız. Bu sevgiye ilk lâyık olanlar da akraba, konu komşu, arkadaş, dost ve ahbaplardır. Allah Resûlü (a.s.m.) iman etmedikçe Cennete giremeyeceğimize, birbirimizi sevmedikçe tam mü’min olamayacağımıza özellikle dikkat çekmiştir. 3
Sonra mü’min mü’mine karşı bir binanın birbirine kuvvet veren taşları gibi kenetleşmek 4 zorunda değil midir? Öyleyse mü’min hiçbir zaman, özellikle bayram günleri birbirine düşman, kırgın ve küskün olamaz. Mü’minin kardeşinin kalbindeki Kâbe hürmetindeki iman ve Uhud Dağı azametindeki İslâmı buna müsaade etmez. Kâinatın Efendisi (a.s.m.), açıkça bir Müslümanın diğer bir Müslümana karşı üç günden fazla dargın durmasının helâl olmadığını belirtmiştir.5 Bir tarafta Allah Resûlü (a.s.m.) bunları söyleyecek, diğer tarafta nefis ve şeytan mü’min kardeşine karşı onu düşmanlığa sevk edecek, dargın ve küskün kalmayı telkin edecek. Mü’min en büyük düşmanları olan nefis ve şeytanı değil, şüphesiz dünya ve ahiretin saadet anahtarını eline veren Peygamberini dinleyecek, enaniyet ve gururunu kırıp mü’min kardeşiyle barışacak, kucaklaşacaktır.
Bu duygular içerisinde bayram günlerinde yapılan ziyaretlerin, hediyeleşmelerin ne kadar önemli olduğunu belirtmeye bilmem gerek var mı?
Bayramın tam bayram olması için bu hususlar hiç de göz ardı edilecek noktalar olmaz.
Dipnotlar:
1- Camiü’s-Sağîr, 2:3. 2- Mecmaü’z-Zevaid, 8:160. 3- Müslim, İman: 93; Ebû Davud, Edeb: 142; Tirmizî, İsti’zan: 1. 4- Buharî, Salât: 88. 5- Buharî, Edeb: 57; Müslim, Birr: 23-25.
10.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|