Kuzey sınırımızda tehlikeli bir devletler oyunu yaşanıyor. Bu oyunun misilleme gibi haklı nedenleri de var. Soğuk Savaş sonrasında SSCB’nin oyundan mağlup olarak çıkmasından sonra, Amerikan tarafı NATO üzerinden oyunun kurallarını bozmuştu. NATO’nun genişletilmeyeceği yönünde Gorbaçov’a söz verilmesine rağmen, eski Sovyet topraklarının bulunduğu doğuya doğru ilerlemesini sürdürdü. Rusya’nın adeta altı oyuldu ve Varşova Paktı üyesi olan birçok ülke, bu süreçte NATO üyesi haline geldi. Sıra en kritik iki ülke Ukrayna ve Gürcistan’a gelmişti. Bu ülkeler, Turuncu ve benzeri devrimlerle Soros ve Amerikalılar tarafından siyaseten ele geçirilmişti. Ama jeopolitik ve jeostratejik olarak NATO bünyesine katılamamıştı. Rusya vetosunu sürdürüyordu. Esasen Ruslar da bu ülkelerle ilişkilerini asla kesmek ve bu ülkeler üzerindeki tarihî hegemonyalarını kaybetmek istemiyorlardı. Bu bağlamda, Gamsahurdia başkaldırısının bedelini ve cezasını hayatı ile ödedi. Akibeti Noriega’dan beter oldu. Onu deviren Şevardnadze ise daha sonra köhne rejiminin kurbanı oldu ve yerine Batı’nın yetiştirmesi ve yeniçerisi Saakaşvili geldi. Saakaşvili kendisini garantiye almak istiyordu. Bunun için de kolektif savunma sistemi vaad eden NATO şemsiyesi altına girmek arzusundaydı. Ancak bu şekilde kurumsal olarak Rusya’nın vesayetinden kurtulabilir ve Batı jeopolitik havzasına dahil olabilirdi. Son NATO toplantısının gündeminde Ukrayna ve Gürcistan’ın da ittifaka dahil olmaları gündemdeydi. Bununla birlikte başka alanlarda ilerleme sağlansa da Ukrayna ve Gürcistan meselesi sürüncemede kaldı. Bu gelişmeler yaşanırken Balkanlar’da da Ruslar ve müttefikleri mevzii kaybetmeye başladılar. En son olarak Kosova Sırplardan bağımsızlığını kazandı. Ruslar ve Sırplar buna şiddetle itiraz ettiler, zira onlara göre Kosova bağımsızlık kazanacak durumda federal bir cumhuriyet olmayıp özerk bölge idi. Özerk bölgeye tek yanlı bağımsızlık vermekte emsallerine kapıyı açacaktı. Bu pandoranın kutusunun açılmasıydı.
***
İşte Osetya hadisesi bunun bir rövanşıdır. Zaten Rusya, Kosova’nın bağımsızlığı aşamasında KKTC’ye atıfta bulunmuş ve Kosova misalinin KKTC gibi muallaktaki ve tartışmalı bölgeler için meşruiyet kaynağı olacağını söylemişti. Karaciç’in yakalanmasından sonra da süreç hızlandı. Rusya, Osetya ve Abhazya üzerinden Gürcistan’a ve Batı’ya mesaj gönderiyor: “Tiflis benim vesayetimden kurtulabilir, ama bunun bedeli Sırbistan’ın Kosova’da ödediği bedel gibi ağır olur. Sonuçta Osetya ve Abhazya Gürcistan’dan kopar...” Dolayısıyla bir bilvekale savaş var. Rusların tahrikleri ve Osetlerin de arzuları istikametinde Osetya tek yanlı olarak Gürcistan’dan bağımsızlığını ilan etti ve Gürcistan’ın bölgelerinden çekilmesini istediler. Zaten, burada Gürcülere rağmen, Rus Barış Gücü askerleri barınıyordu. Gürcüler Rus askerlerinin, Osetler de Gürcü askerlerinin çekilmesini istiyordu. Bu tek yanlı irade beyanı üzerine Saakaşvili Osetya’ya asker sevk etti ve Osetlerin bağımsızlık iradelerini ve askerî şevketlerini kırmak istedi. Rus Barış Gücü askerlerinin de Gürcü yığınağına cevap vermeleri üzerine, Osetler üzerinden resmen Gürcistan ile Rusya savaşa tutuşmuş oldu. Ruslar Sovyet dilini kullanarak aslında bu meselede taraf olmadıklarını ve barış gücü olarak sivil halkı Gürcü saldırısından koruduklarını ileri sürüyorlar. Bu mesele derinleşerek devam eder gider. Rusya, Putin ve Bush döneminde petrol gelirlerinin artması sonucu 20 kat büyüdü ve yeniden imparatorluk hayalleri kurmaya başladı.
***
İmparatorluk hayallerinin sınandığı ilk bölge ise, Ukrayna ile Gürcistan. Ukrayna’nın Batı yanlısı lideri Yuşçenko zehirlendi ve ölümden döndü. Rusya’dan kurtulmak için özerk kilisesini inşa etmek istiyor. Bunun için de Patrikhane’den ve Batı’dan destek almaya çalışıyor. Şimdi Ortodoksluk üzerinden yeni bir soğuk savaş ortamı Ukrayna topraklarında yaşanıyor. Gürcistan’da da yine benzeri bir cepheleşme var.
Peki, iki ateş arasında kalan Türkiye’nin durması gereken nokta neresidir? Açıktır ki, Türkiye burada çok dikkatli bir politika izlemek durumundadır. Patrikhane meselesinin alet edilmesine izin vermeden (ki izin vermesi halinde oyun kendi toprakları üzerinde cereyan eder) sınırlarındaki devletler arası oyunda kısa vadede Amerikan taraftarlarına destek olmalıdır. Nedenine gelince, ABD’nin günleri sayılıdır ve sınırda asıl tehlike daim Rusya varlığıdır. Zararı yok, Irak gibi uzak coğrafyalarda Rusya’nın dengeleyici pozisyonundan yararlanılabilir, ama hassas kuzey sınırlarımıza Rusya’nın dönmesine asla izin verilmemelidir. Güney sınırımızdaki asıl tehlike ABD, kuzey sınırımızdaki asıl tehlike ise Rusya’dır.
10.08.2008
E-Posta:
[email protected]
|