Ben ilkbaharı yazmak istiyorum. İlkbahar da kendisinin yazılmasını istiyordur, diye hissediyorum.
Şairin eve ekmek ve tuz götürmeyi unuttuğu havaları, en sevdiği dersler boş dersler olan çocukları, bütün fıstıklı çikolatalar içindeki fıstıkları, ayak seslerinden anlam çıkarmayı, güne güzel başlamayı, huzur içinde uykuya dalmayı yazmak istiyorum.
Özgürlükten bahsetmek istiyorum, ama insanın kendi içindeki özgürlükleri anlatarak bahsetmek istiyorum. Anayasayı da, yasaları da, onların yorumlanmasını da bir kenara bırakıp, insanın kendi kendisinin kölesi olmamasını anlatmak istiyorum.
Herhangi bir insanın iyi veya kötü olmasından değil, insan olmaktan, iyilikten ve kötülükten söz etmek istiyorum.
Sağlam sinirler istiyorum, ülke gündemini takip ederken. Sakinlik ve dinginlik diliyorum kendim ve herkes için. Haksızlıklar karşısında susmak da istemiyorum, ama bağırırken de kimseyi rahatsız etmek istemiyorum.
Gündemin koyu ve insanın içini daraltan atmosferinden sıyrılıp, huzurlu bir liman arayanlar için bir taş da ben koymak istiyorum. Ama elimdeki taşı, bunun yerine, bir haksızlığı dillendirmek için kullanmayı tercih ediyorum.
Hukukçuların hukuk diye hukuksuzluğu savunduğu, siyasetçilerin siyasetsizliği özlediği bir ülkede yazların sıcak ve kurak, kışların soğuk ve kar yağışlı olmasını beklemiyorum. Ama yine de bazı şeyleri mevsiminde seviyorum. Mesela 2000’lerde, 1980 öncesini yaşamak istemiyorum.
Türkiye’yi bölenlere karşı dururken, Türkiye’nin tek renk, tek ses olmadığı da kabul edilsin istiyorum.
Geriye gitmeyi elbette istemiyorum. Ama yüzü geriye dönük olanların ileri derken kastettiklerini ilericilik olarak da kabul edemiyorum.
Ülkemi seviyorum, çünkü dünyamı seviyorum. Dünyamı seviyorum, çünkü kâinatı seviyorum. Başka sevmemeler üzerine kurulu sevgileri sevmiyorum.
İlkbaharı yazmak istiyorum. Ama ilkbaharda yazmak istiyorum. Her taraf zifiri karanlıkken de gündüz anlatılır. Ama geceyi yaşarken bazen geceden de bahsetmek istiyorum.
Eve ekmekle tuz götürebilmeyi yazmak istiyorum. Ama eve gidebilmeyi ve gidememeyi de yazmak istiyorum.
Okula giden çocukları yazdığım gibi, gidemeyenleri de yazmak istiyorum.
Yeri geldiğinde uzun uzun, yeri gelmediğinde kısaca anlatmak istiyorum.
Evet doğru, bazen susmak istiyorum.
Ama asla susturulmak istemiyorum.
31.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|