Yargıtay Başsavcısı “uyarı”sını yaptı ve çekildi. Sonrasında, açıklamasının kamuoyundaki yankılarını değerlendirmeye almış olmalı.
YÖK Başkanı, Rektörler Komitesinin alkışlarıyla okuduğu bildirinin ardından Çankaya’ya çıkarak Cumhurbaşkanı Gül’le görüştü. Görüşme sonrası “türban”ı konuşmadıklarını söyledi.
Ve anayasa için yaptıkları çıkışın yanlış anlaşıldığını, taslağın içeriğine yönelik bir eleştiri getirmediklerini, yönteme itiraz ettiklerini bildirdi.
Anlaşılan, YÖK şimdilik frene bastı. Hızını alamayarak esip gürlemeyi sürdüren bazı rektörlerin de susması herhalde fazla zaman almaz.
Şu anda ortaya çıkan görüntü, tepki cephesinin, tavrını belli ettikten sonra AKP’nin atacağı adımları beklemeye koyulacağını göstermekte.
Bu noktada GülTeziç görüşmesi ve akabinde Cumhurbaşkanının, iki ayrı üniversitenin açılışlarına katılarak konuşmalar yapması, havayı yumuşatma ve soğutma noktasında karşılıklı bir mutabakata varıldığını düşündürüyor gibi.
Gerçi Hacettepe Rektörü “Üniversitenin dini olmaz” gibi münasebetsiz sözler söylemekten geri durmadı ve Gül’ün konuşması bir kısım medyada maksatlı bir şekilde farklı yansıtıldı.
Ama bunlar detay. Özü pek ilgilendirmiyor.
Öte yandan, TÜSİAD yönetiminden yapılan açıklamaların “Patronlar anayasa değişikliğini istemiyor” şeklinde algılandığı ve bu durumun dernek üyelerini dahi rahatsız ettiği bir ortamda, TOBB, TİSK, TESK, Türk-İş, Hak-İş ve TZOB, yeni, çağdaş bir anayasa ihtiyacının kaçınılmazlığını vurgulayan ortak bir çıkış yaptılar.
Bu deklarasyonu da 28 Şubat türü bir atraksiyon gibi sunmaya kalkışan yayınlar yapıldı, ama hiç alâkası yok.
Meslek ve kitle örgütlerinin çıkışı, son tartışmalarla adeta tıkanma görüntüsü çizen anayasa çalışmalarına taze soluk vermeyi amaçlıyor.
Ve bu yapılırken, söz konusu hazırlıkların geniş katılımla yürümesi çağrısında bulunuluyor.
Bu arada, günlerdir derin bir suskunluğa bürünen AKP cenahından da, laikçileri ayağa kaldıran kritik konularda farklı stratejilere yönelindiğinin habercisi sayılabilecek sinyaller geliyor.
Bunların başında, başörtüsü meselesini anayasa ile çözme fikrinden vazgeçilmesi geliyor.
Cemil Çiçek’in TÜSİAD’cılarla yaptığı toplantıda “Anayasada kılık kıyafetle ilgili bir düzenleme olmayacak” dediğine ve AKP yönetiminde “Bu işi anayasayla değil, YÖK ve rektör atamalarıyla çözmek daha uygun olacak” yaklaşımının ağır bastığına dair haberler bunu gösteriyor.
Yeni AKP’li Zafer Üskül’ün “Anayasa taslağında türban olduğunu kim söylüyor?” sorusu da.
Bütün bu işaretler, başörtüsü için bir kez daha koparılan fırtınanın yatışma yoluna girdiğini gösterirken, anayasa hazırlıklarının sekteye uğrama ihtimalinin nisbeten azaldığını düşündürüyor. Tabiî AKP işin arkasında sıkı durabilirse.
Bunca tartışma sürerken suskunluğunu koruyan askerin, Org. İlker Bağbuğ'un ağzından bir kez daha tekrarlanan “Laiklik tartışılmasın. Bu konuda tarafız” şeklindeki gecikmeli çıkışı fazla yankı bulmadıysa, sebebi ardı arkası gelmeyen ağır tahrik ve provokasyonlara rağmen kısmî dahi olsa bir itidal ortamının sağlanması olmalı.
Umarız, bu ortam yeni hatalarla heba edilmez ve anayasa reformu bir an önce başarılır.
28.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|