Her grup/cemaat ve sivil örgütün iletişim, etkileşim ve bağlantı sistemi farklı. Kimisi kapalı, kimisi açık, kimisi demokratik, kimisi emir-komuta zinciri içinde işleyen bir yapı arzeder. Sosyal psikolojide gruplar/cemaatler dört ana grupta incelenir:
- Daire,
- Tekerlek (X çarpı işareti şeklinde).
- Zincir,
- Y
Temel karakterleri ise şöyle çizilir:
* Daire yapılanması: Bu grup/cemaat yapılanmasında imam, lider, önder yoktur. Yönetici seçimle işbaşına gelir. Yetkileri keyfine tâbî değildir. Vazifesi, belirleyici değil, trafik memuru gibi organizatör olarak sistemin akışını sağlamaktır.
Bu yapılanmada herkes birbiriyle menfaat, makam-mevki beklentileri değil, hizmet ilişkileri içindedir. Dolayısıyla sağlıklı bir iletişim içindedirler ve zorlanmadan bunu kurarlar.
Meseleler meşveretle/istişare ile (demokratik usûllerle) yürütülür. Lider, şahs-ı mânevî; yâni, grup üyelerinin oluşturduğu kişilik ve anlayışın ortak yansımasıdır.
Nûr cemaatinin yönetim yapısını, Bediüzzaman’ın; “Her meselemizde emir, Risâle-i Nûr’un şahs-ı mânevîsini temsil eden has şakirtlerin (talebelerin) ve sizlerindir. Benim de şimdi bir reyim var”1 demokratik anlayış üzerine tesis etmesi bunun tipik örneğidir.
Bediüzzaman, şahıs, lider, imam, şeyh, hoca endeksli bir yapılanmayı değil; istişareye, çoğunluk esasına dayalı sistemi benimsemiştir. Şahısları aradan çıkarmış, düşünce, fikir endeksli bir model uygulamıştır:
“Ehl-i tasavvufun mâbeyninde fenâ fi’ş-şeyh, fenâ fi’r-resûl ıstılahatı var. Ben sufî değilim. Fakat onların bu düsturu, bizim meslekte fenâ fi’l-ihvân sûretinde güzel bir düsturdur. Kardeşler arasında buna tefânî denilir. Yani, birbirinde fâni olmaktır. Yani, kendi hissiyât-ı nefsaniyesini unutup, kardeşlerinin meziyat ve hissiyatıyla fikren yaşamaktır.
“Zaten mesleğimizin esası uhuvvettir. Peder ile evlât, şeyh ile mürid mâbeynindeki vasıta değildir. Belki hakikî kardeşlik vasıtalarıdır. Olsa olsa bir üstadlık ortaya girer. Mesleğimiz halîliye olduğu için, meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise, en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder. Bu hılletin üssü’l-esası, samimî ihlâstır”2
Meşveret ve seçimle belirlenen üyeler, heyetler, yönetim kurulları; meşveretin (şahs-ı mânevinin) aldığı kararları uygular. Seçimle gelen yöneticiler ise; sadece bir trafik memuru gibi organizasyon ve düzeni sağlarlar.
Üyelerin vazife ve mes’uliyetlerinin sınırı belirsizdir. Herkes kapasitesine göre; gönüllü hizmet eder veya istihdam edilir.
Üyelik gönüller üzerine tesis ettiğinden her meselede birbirine yardımcı, destekçi olur; ferdlerin problemlerine birlikte çareler ararlar.
Ancak, “daire” dışındaki yapılanmaları kesin hatlarla birbirinden ayırmak imkânsızdır. Her üçünün özelliklerinden parçalar bulmak mümkündür.
* Tekerlek tarzındaki cemaat yapılanması: Bu sistemde dairenin tam tersi; grup arasında temayüz etmiş, üstünlüğünü ispatlamış bir önder, yönetici belirir veya tayin edilir. Üye, merkezdeki yönetici ile ya doğrudan veya dolaylı iletişim kurar. Onların mesuliyet ve vazifelerinin sınırlarını lider belirler. Grubun/cemaatin gösterdiği performans da, yöneticinin kapasitesi nisbetindedir.
* Zincir yapısı: Bu yapıda bütün fertlerin birbiriyle tek tek iletişim kurabilmeleri sözkonusu. Ancak, iletişim yoktur.
* “Y” şeklindeki cemaat yapılanması: Bu tarz bir yapılanmada ise; önder ve yöneticiyle iletişimi sağlayan ikişer-üçer-beşer kişilik üyeden müteşekkil alt gruplar, heyetler vardır. Yukarıdan aldıkları emir veya direktifleri diğer gruplara iletirler. Onlar da üyelere yansıtırlar.
İşte, bu yapılanmalardan hareketle, hangi cemaatin, hangi sisteme sahip ve nasıl bir idarî yapılanma ve iletişim ilişkileri içinde olduğunu test etmek mümkün...
Dipnot:
1-Hizmet Rehberi, s. 175.; 2-Lem’alar, s. 166.
28.09.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|