Bizi bir Ramazan-ı Şerife daha kavuşturduğu için, Rabbimize ne kadar şükretsek az. Bu şükrü ancak, Ramazan’ın barındırdığı mânâları, geride bıraktıklarımıza göre daha güçlü bir hassasiyetle özümseyip hayatımızda canlı bir şekilde yansıtmak suretiyle eda edebiliriz.
Gerçek şu ki, bir yenisine daha erişme nimet ve lütfuna mazhar kılındığımız her Ramazan, aynı zamanda dünyadaki vaktimizin bir yıl daha kısaldığını gösteren bir haberci niteliğinde.
Nitekim geçen sene Ramazan’da aramızda olan; bu mübarek ayın iftar, teravih ve zekât gibi manevî güzelliklerini paylaştığımız nice bahtiyar insan bu Ramazan’a yetişemedi; terhis belgesini alarak berzah âlemine intikal etti.
Geçen bir yıl içerisinde gazetemizde çıkan vefat haberleri ve taziye ilânları, bunun belgelerinden sadece küçük bir kısmı. Bu vesileyle, berzaha göçmüş olanlarımızı tekrar rahmetle ve bu aydaki hatim ve dualarımızla yad edelim.
Bütün kâinatı kucaklayan bir manevî ziyafet olarak Ramazan’ın güzelliklerinden onlara ulaşanlar, bildiğimiz kadarıyla bu hatim ve dualar.
Bunları ne kadar çok yapar ve zamanımızı bu gibi ulvî meşguliyetlerle ne ölçüde kıymetlendirebilirsek, duaların kabul edildiği saat-i icabeyi yakalama, böylece fâni vakitlerimizi bâkileştirme imkânımız o nisbette artar.
Ki, son dönemlerde yoğun şekilde şikâyetçi olduğumuz dünyevîleşme salgınından kurtulmamız ve bu salgının hayatımızda bıraktığı iz ve tortulardan arınmamız, Ramazan-ı Şerifi bu anlamda en iyi şekilde değerlendirebilmemize bağlı.
Gerçekten de, Ramazan bu noktada bize eşsiz fırsatlar sunuyor.
Oruç, teravih namazı ve zekâtla nefislerimizi yiyip içme, diğer mü’minlerle kaynaşma ve servetimizi ihtiyaç sahipleriyle paylaşma alanlarında özel terbiye seanslarına tâbi tutarken, Kur’ân’la meşguliyetimizi arttırmak suretiyle de Rabbimize daha yakın bir muhatabiyet iradesini yansıtan bir psikolojiye girmiş oluyoruz.
Diyetisyenlerin oruç için, bedeni zararlı madde ve toksinlerden arındırma anlamında yaptıkları “mükemmel bir detoks fırsatı” yorumunu, diğer Ramazan ibadetleri için de kendi alanları açısından tekrarlamak pekâlâ mümkün.
Meselâ zekât da servetimiz için detoks fırsatı. Çünkü malımızı bilhassa bu ortamda içine karışması kuvvetle muhtemel haram ve şüpheli şeylerden, vereceğimiz zekâtla temizleyebiliriz.
Teravih namazlarında ve—gösteriş ve israftan uzak, ölçülü ve dengeli olarak hazırlanmaları kaydıyla—iftar sofralarındaki buluşmalar, çeşitli sebeplerle zedelenen İslâm kardeşliği ve dayanışmasının tekrar ihyasına vesile olabilir.
Kur’ân’la, tefsirleriyle ve bilhassa Risale-i Nur ile meşguliyetin bu ayda daha fazla yoğunlaşması, farklı kollardan dünyalarımıza nüfuz eden menfîliklerden arınıp akıl ve kalblerimizi yeniden aslî hedeflerine yöneltmemizi sağlar.
Bütün bunların bir araya gelmesi ise, son zamanlarda karşı karşıya olduğumuz en büyük tehlike ve musibetlerden biri olan dünyevîleşme hastalığından kurtulmamızın yolunu açar.
2007 Ramazan’ının, dünya hayatımızın da dengeli ve istikametli şekilde devamı için gerekenleri ihmal etmemek kaydıyla güçlü bir “uhrevîleşme” hamlesine vesile olmasını diliyoruz.
16.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|