Şükrü BULUT |
|
Fransa mı, İsveç mi? |
Türkiye’mizdeki “hak ve özgürlükler” tartışmasının maksatlı olarak yanlış köşelere çekildiğinin farkında mısınız? Medenî milletlerle omuz omuza gelmekte olduğumuzu iddia eden hükümet, yalnızca tesettür meselesini hem de çok yanlış bir tarzda gündemde tutmaya çalışıyor. Temel hak ve hürriyetlerin bir paket halinde ele alınması gerekirken, fırsatlar milletin aleyhinde heba ediliyor. Hiçbir etabı tamamlamayan hükümeti “tarafgirâne” müdafaa edenler, yine “etap etap” diyecekler. İstibdadın tezgâhında örülmüş şu siyahî “hukuksuzluk ve adaletsizlik” örtüsü kalksın da, etap etap kalksın. Fakat şu yaklaşımlar hayal kırıklığını daha da derinleştireceğe benziyor. AB ülkelerinin meclislerinde ve hatta dünkü sosyalist devletlerin parlamentolarında, temel hak ve hürriyetler meselesine yaklaşma üslûbu, ön hazırlıkları, planlama ve araştırma raporları incelendiğinde, hükümetin beklediğimiz hürriyetlerde bizden ne kadar uzak olduğu ortaya çıkıyor. Manzara hâlâ üçüncü dünya ülkesi… Kemalist kadroların fikrî iskeletlerini incelediğinizde, Avrupaî iki kaynaktan beslendiklerini göreceksiniz. Davulu siyasal İslâmcıların boyunlarına takıp tokmağı sıkıca ellerinde tutanların asıl ilham kaynağı düne kadar bolşevizm, sosyalizm ve komünizm idi. Bazı gelenekçi ve İttihatçı çizgiyi takip edenler ise, Fransa’yı rehber edinmişlerdi. Klâsik komünizm ve sosyalizmin neocon ve neoliberal gibi global dinsiz cereyanlarla millî devletleri açık veya kapalı devrimlerle dönüştürdüğü şu zamanda, geleneksel “saldırgan laik Fransız modeli” hâlâ yerinde duruyor. AB ülkelerinin bu hususta Fransa ile çok mesafeli olduğunu devamlı işitiyor ve görüyoruz. Fransa’nın hâlâ bizim için “model ülke” olması, dizginlerin Kemalistlerin elinde olduğunu gösteriyor. Diğer taraftan neoliberallerin finanse ettiği STK’lar, üniversiteler ve Millî Eğitimin de yardımlarıyla Türkiye’nin menfî istikamette dönüştürülmeye devam ettiğini her gün yeni örneklerle müşahede ediyoruz. Halbuki Avrupa’da insanı keşfetmiş, insanî değerleri ve ahlâkı yüceltmiş ve hakikî medeniyeti hedeflemiş devletler ve bu devletlerin politikaları da var. AKP kadroları, Fransa ve sosyalizm modelleri yerine “İskandinav” modelini inceleyerek bir program haline getirselerdi, şu dehşetli handikaba düşmezdik. Fransa yerine neden İsveç olmasın ki… Bütün dünya İsveç’in insanî değerleri korumada, demokraside, refahta ve din-devlet ilişkilerinde bütün dünya ülkelerine örnek olduğunu söylerken, AKP’nin ibresi bir türlü Paris’i ve neoliberal hareketi terk edemiyor… AKP kadrolarının, yüz binlerce insanın “şahane hürriyet” içinde yaşadığı “İskandinav modelinin” varlığından habersiz olduklarını sanmıyoruz. Ama onların ellerinden tutan rehberleri, bizim için hayırlı olacak örnekleri göstermiyorlar. Gerçi şu hükümetin temel hak ve özgürlüklerde herhangi bir programı olmadığı gibi, çözümü de halkı önden yürüterek bulacağına inanıyor. Sokağın bu meseleyi zaman içinde halledeceğini söyleyen o kadar politikacı ve hukukçu var ki… Kemalist elite, haricî baskılara ve menfaat çetelerine, milleti arkasına alarak karşı çıkması gereken hükümet, verilmesi gereken mücadeleye milleti başsız olarak göndermeye çalışıyor. Tavırsız, hedefsiz, programsız ve yalnızca “zuhurata tâbi” olarak hükümet olmak ise mümkün değil. Hükümetin Avrupa’da işbirliği yapmaktan imtina ettiği iki düşüncenin siz de farkındasınızdır. Birincisi sefih ve dinsizlerle mücadele eden inançlı Hıristiyanlık âlemi, ikincisi de ilim ve fenlerle insanî değerleri yücelten ve dünya barışını isteyen medenî Avrupa… Kemalizme daha fazla sahiplenme yarışına girmiş kadroların bu hareketlerle görüşüp çalışması, onlara destek sağlayanları elbette kızdıracaktır. Ama gücünü milletten alan hükümetin, millet olarak muhtaç olduğumuz temel hak ve özgürlükler meselesinde AB kriterlerine yanaşmaması, anlaşılır bir husus değil… İnsanlığın geleceğinin Sarkozy’nin Fransa’sında mı, Soros’un ahlâksız ekonomik programlarında mı, Troçkici neoconların dünya hakimiyetinde mi, yoksa Bediüzzaman Hazretlerinin 60-70 sene önce Türkiye siyasetçilerine örnek verdiği “İskandinav” modelinde mi olacağını, elbette zaman gösterecektir. Gönül istiyor ki hükümet; İsveç, Norveç ve Finlandiya gibi devletlerin modellerini incelesin… Hatta onların eksikliklerini Türkiye’nin manevî değerleriyle tamamlayarak onlara rehber olsun… O zaman, bu ülkede hiç kimse temel insanî hak ve hürriyetlere gayri insanî tavırlarla yaklaşamaz ve biz de sair medenî milletler gibi şahane hürriyetlerle hayatımızı devam ettiririz. 15.11.2010 E-Posta: [email protected] |