29 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Cennet-âsâ bir bahar


A+ | A-

Yusuf Bey: “Bedîüzzaman’ı çağdaşlarından ayıran en temel özellik nedir?”

Bedîüzzaman, Arş-ı Azam’dan gelen Kur’ân ve onun tebliğcisi Hazret-i Muhammed (asm) ile modern çağın akıllı ve zekî insanı arasında köprü kurmuş çağdaş bir İslâm âlimidir. Cehâlet yerine ilim ve mârifet; atâlet ve tembellik yerine çalışkanlık; adâvet ve düşmanlık yerine, dostluk ve muhabbet; yeis ve ümitsizlik yerine, ümit ve emel; bedduâ ve tel’in yerine duâ ve şefkat; takiyye ve kararsızlık yerine, sabır ve sebat; baskı ve istibdat yerine, hürriyet ve Cumhuriyet1; kargaşa ve ayaklanma yerine, âsâyişi muhafaza ve birlik-beraberlik2; kişisel menfaatler yerine milletin menfaati3; enâniyet ve benlik hasisliği yerine, ubûdiyet ve “biz” bilinci; karanlık yerine, aydınlık; zulmet yerine, nûr; seyyiât yerine, hasenât; küfür ve şirk yerine, îman ve tevhid; taklidî îman yerine, tahkikî îman; kör taassup ve teslimiyet yerine, araştırmacı ve sorgucu yaklaşım; varsayım yerine, tasdik; teslim yerine, îman; mârifet yerine şehâdet ve şuhud; tasavvuf yerine, bizzat hakîkat; dâvâ yerine, dâvâ içinde burhân4; velâyet-i suğrâ yerine, velâyet-i kübrâ5 Bedîüzzaman Saîd Nursî’nin bir asra yakın ilim ve tefekkür hayatında hep temsil ettiği en temel aksiyon birimleri olmuştur.

Bedîüzzaman’ın en farklı yanlarından birisi, ümit ile dinamizmi kucaklaştırmış olmasıdır. Bedîüzzaman Saîd Nursî, İslâmiyetin ve Kur’ân’ın istikbâlde söz sahibi olmaya hakkı bulunduğunu ve dünyanın bunu bir ortak payda olarak kabul etmeye doğru gittiğini bundan bir asır önce, herkesin ümitsizlik girdabında boğulduğu günlerde görmüş ve bunu, “İstikbal yalnız ve yalnız İslâmiyetin olacak!” 6 sözleriyle müjdelemiş, nedenlerini de açıklamıştır.

Ancak bunun için, Müslüman’a vazgeçilmez işler ve vazifeler düşmektedir.

Bedîüzzaman’a göre tembellik bir zindandır ve Müslümanlar aslâ atâlete ve tembelliğe düşmemelidirler. Çünkü sürekli bir faaliyet ve hareket olan hayatın fıtratı ve yaratılış tarzı tembelliğe aslâ izin vermez. Hayat sırf bir faaliyet ve hareketten ibârettir. Bu faaliyetin ve hareketin bineği ise, şevk ve dinamizmdir. Müslümanın himmeti şevke binip hayat meydanına çıktığı vakit, önce karşısına en şiddetli düşmanı olan ümitsizlik çıkar. Ümitsizlik korkunç bir düşmandır ve Müslümanın belini kırar. Oysa Cenâb-ı Allah, Kur’ân’da, “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz!” 7 buyurmaktadır. Ümitsizlik düşmanına karşı Allah’ın rahmetine itimat, en keskin kılıcımız olmalı ve aslâ yeise kapılmamalıyız!

Müslümanın hakka hizmetinin önünü kesen bir diğer hastalığın da “üstünlük meyli” olduğunu beyan eden Üstad Saîd Nursî, bu meylin haksız yere çirkin bir çekişmeyi netice verdiğini, himmetin ve gayretin başına vurup atından düşürttüğünü kaydeder. Oysa Kur’ân’ın emrine göre Müslüman “Allah için” 8 yaşamalıdır. Allah için yaşayan kimselerde, birbirine karşı üstünlük meyline aslâ yer yoktur. 9

Bedîüzzaman’a göre bizi atâlet zindanına düşürebilecek bir diğer neden de, acelecilik ve sabırsızlıktır. Sabır, zincirleme sebepler olarak nitelenebilen basamaklardır. Basamaklar tek tek çıkılmalı; atlanmamalıdır. Hırs mahrum olmaya sebeptir. Sabır ise her sıkıntının ve zorluğun anahtarıdır. İbâdet, itaat ve hayırlı işler üzerindeki sabır, kişiyi mahbûbiyet makâmına kadar çıkarır. Yani zorluklarda hizmetini terk etmeyen, çalışmasını ihmal etmeyen ve sabreden Müslüman, “Allah sabredenleri sever” 10 ve “Sabredin ve sabırda yarışın” 11 âyetlerinin işâretiyle muvaffakiyete ve Allah’ın rızâsına en yakın konumda bulunmaktadır.

Müslümanın çalışma şevkini kırabilecek bir diğer hastalık da, başkasının tembelliğini kendisine mazeret kabul etmesi ve bunu, görenekle kendisinin de tembelliğine bir yeter sebep telâkki etmesidir. Oysa Cenâb-ı Hak, “Tevekkül etmek isteyenler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler!” 12 buyurmaktadır. Yalnız Allah’a güvenen, başkasının tembelliği ile değil, kendi yapması gerekenlerle meşgul olur.

Bedîüzzaman’a göre, bundan sonra Müslümanın karşısına gaddar bir düşman çıkar; Müslümanın himmet ve gayretinin elinden tutar, oturtur. Bu düşman, işi birbirine bırakmak ve havâle etmekten başkası değildir. Bunun temelinde ise, acziyet ve kendine güvensizlik vardır. Oysa Cenâb-ı Allah, “Siz hidâyette oldukça, dalâlette olanlar size zarar veremez!” 13 buyurmaktadır.

Rahat yaşama meylinin de Müslümanın çalışma şevkini kıran bir diğer neden olduğunu beyan eden Saîd Nursî, rahatına düşkün olmanın bütün meşakkat ve sıkıntıların anası olduğunu ve bütün rezâletin yuvası bulunduğunu kaydeder. Oysa sıkıntıda ve meşakkatte büyük bir rahat vardır. Çünkü fıtratı heyecanlı olan insanın rahatı, yalnız çalışmak ve mücâdele etmektedir. Cenâb-ı Hakk’ın, “İnsan ancak çalıştığına erişir" 14 âyeti unutulmamalıdır.

Asrın bütün vahametini bizzat görmesine ve yaşamasına rağmen, istikbâle ait ümidini ve dinamizmini aslâ kaybetmeyen Üstad hazretleri, “Acele ettim, kışta geldim. Sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz” 15 diyerek, geleceğin bahar çiçekleriyle bezenmiş olduğunu müjdeler. Yalnız bunun için, yukarıda bir bölümünü özetlemeye çalıştığımız çalışma ve hizmet prensiplerinin ihmal edilmemesini de önemle ister.

Dipnotlar:

1- Tarihçe-i Hayat, s. 40; 2- Tarihçe-i hayat, s. 135; 3- Dîvân-ı Harb-i Örfî, s. 25; 4- Mektûbât, s. 365; 5- Mektûbât, s. 26; 6- Hutbe-i Şâmiye, s. 18; 7- Zümer Sûresi, 39/53; 8- Bakara Sûresi, 2/156; 9- Münâzarât, s. 85; 10- Âl-i İmrân, 3/146; 11- Âl-i İmrân, 3/200; 12- İbrâhim Sûresi, 14/12; 13- Mâide Sûresi, 5/105; 14- Necm Sûresi, 53/39; 15- Münâzarât, s. 55.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

29.03.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (28.03.2010) - İdam-ı ebedî ve Cehennem azabı

  (26.03.2010) - Riyadan şirke, şirkten riyaya yollar var

  (25.03.2010) - Tesbihatta şerlerden istiâze bölümü

  (24.03.2010) - 17. Söz’de eksiden artıya yükseliş

  (23.03.2010) - Namaz kıldırma yükümlülüğü

  (22.03.2010) - Risâle-i Nur ve rivayetler

  (21.03.2010) - Tefekkür dersleri

  (19.03.2010) - Nikâhta denklik üzerine

  (17.03.2010) - İslâmiyetin koruduğu beş değer

  (16.03.2010) - “İnşâallah” kelimesi üzerine

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl