22 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Risâle-i Nur ve rivayetler


A+ | A-

Erkan Bey: “Hiçbir vakit hak ona muhtaç olmayan mübâlâğalı tergib ve terhib ile, gıybeti katle müsâvî veya ayakta bevl etmek zinâ derecesinde göstermek veya bir dirhemi tasadduk etmek hacca mukabil tutmak gibi muvâzenesiz sözler, katl ve zinâyı tahfif ve haccın kıymetini tenzil ediyorlar.” (Muhakemât, s. 27) “Meselâ: ‘Gıybet katl gibidir’ demek, gıybette öyle bir ferd bulunur ki, katl gibi bir zehr-i katilden daha muzırdır.” (Sözler, s. 313) Üstad Hazretleri bir yerde muvâzenesiz söz dediği bir cümleyi Sözler’de hadis olarak verip izahını yapıyor. Îzah eder misiniz?”

Bedîüzzaman Saîd Nursî, İslâmiyet’i tebliğ ve temsil edenlerin mutlak sûrette dengeli, tutarlı, bilgili ve ölçülü hareket etmelerinin vazgeçilmez bir zaruret olduğunu, çünkü İslâmiyet’in ölçü, denge ve bilgi dini olduğunu; aksi takdirde faturanın dine çıkarılacağını, bunun da dine zarar vereceğini her fırsatta vurgular. Ona göre hatipler ve vaizler, bir hakikati nasılsa öyle ifade etmelidirler. Hakikati, kendi öz vasfından başka bir takım ilâve vasıflar ve nitelikler yükleyerek, yani mübalâğalı bir söylem kullanarak takdim etmek tahrifattan başka bir şey değildir. Hakikatin mübalâğaya ihtiyacı yoktur.

Hadis rivayetleri döneminde bir kısım mübalâğacı râvîler veya nakilciler, ya cehillerinden, ya sözlerine rağbeti arttırmak arzularından, ya kendilerini bilgili göstermek isteyişlerinden, ya da Müslüman olmazdan önceki malûmatlarının da itibar görmesini istediklerinden; mübalâğa ve mücâzefe karıştırmak suretiyle, naklettikleri hadislerin ana metinlerine maalesef zarar vermişlerdir. Muhaddisler ve Hadis tenkitçileri de böyle ölçüsüz ve dengesiz rivayetlerin zayıf veya uydurma olduklarına hükmetmişler, bütününden vazgeçmişlerdir. Böylece bir takım rivayetler, üzerlerindeki tozuyla beraber günümüze kadar gelmiştir. Biraz dikkat edildiğinde bu tür rivayetlerin içerisindeki Peygamber (asm) sözünün ve hikmetinin nurunu görmek pekâlâ mümkündür.

Buna açık bir misal olarak Bedîüzzaman, şakk-ı kamer mu'cizesine sonradan yapılan ilâveyi gösterir. Şöyle ki: Peygamber Efendimizin (asm) bir parmak işaretiyle ay’ı ikiye bölmesi; şüpheye mahal vermeyen, mütevâtir, parlak ve yüksek bir mu'cizedir. Bu mu'cizeye mücâzefe meyli ile, yani sözüne rağbeti arttırmak ve dikkat toplamak meyli ile sonradan yapılan; “ay’ın bölündükten sonra yeryüzüne indiği ve Hazret-i Peygamber’in (asm) cebine girip çıktığı ilâvesi düpedüz bir yalandır, bir uydurmadır, bir düzmecedir. Bu düzmece ilâve, o güneş gibi aydınlık mu'cizeyi Süha yıldızı gibi gizlediği ve ay gibi parlak Peygamberlik delilini perdelediği gibi, münkirlerin inkârlarına da kapı açmıştır.1 İşte, gıybeti katle eşit gören rivayet de böyle bir mücâzefenin kurbanı olmuştur.

Bedîüzzaman Hazretlerinin Muhâkemât’taki eleştirisi—hâşâ—hadisin kendisine değil; hadisi mânâ olarak rivayet ederken, lâfızda muvazeneyi kaybeden, ölçüsüz sözlerini veya zanlarını da hadis metni içinde zikreden bir kısım râvîler zincirinedir. Çünkü hadislerin ve dinin yanlış anlaşılmasına sebep olmuşlardır.

Nitekim Said Nursî Hazretleri, Yirmi Dördüncü Söz’de “On İki Asıl” ile hadis rivayetlerinin nasıl yorumlanması gerektiğini, rivayetlerden gelen bazı yanlışlıkların sebeplerini, hadise söz ilâve etmenin vebalini, bedelini, bu tahrifatın açtığı vahim yaraları ve bu ilâvelerden hadisleri ayıklama yollarını gösterir.

Meselâ Üçüncü Asıl’da Sahabe zamanında benî İsrail ve Nasara ulemasından Müslüman olanların eski malûmatını da İslâmiyet’e taşıdıklarını, bazı tutarsız hikâyeleri eski bilgilerine dayanarak rivayet ettiklerini, bunun da zamanla İslâmiyet’in malı gibi zannedildiğini kaydeder. Dördüncü Asıl’da râvilerin bazı kavillerinin ve yorumlarının da hadis metni içine girebildiğini, bunun ise zamanla hadis telâkki edildiğini; oysa insanın hatadan beri olamayacağından, onların vakıaya muhalif yanlış beyanlarının, zamanla rivayetlerinin de zafiyetine hükmedilmesine sebep olduğunu beyan eder. Yedinci Asıl’da pek çok teşbih ve temsillerin zamanla ilmin elinden cehlin eline geçtikçe mânâlarının da yanlış anlaşıldığını kaydeder. Onuncu Asıl’da ise, her beşerî fiilde ve amelde harika bir fert bulunduğunu, fakat gizlendiğini; bunun, benzer fiillere numune teşkil ettiğini beyan eder. Bu çerçeveden bakıldığında “Gıybet, katl gibidir” rivayetinde bir hakikat payı vardır ve bu pay Peygamber Efendimize (asm) aittir. Fakat bu hadisteki muvazene, rivayet esnasında bozulmuştur. Bu hadisin doğru mânâsı: “Gıybette, katl gibi bir zehr-i katilden daha muzır bir fert vardır” şeklindedir ki; bu, gıybetin en aşağı derecesidir.2

Dipnotlar:

1- Muhâkemât, s. 27, 28. 2- Sözler, s. 313.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

22.03.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (21.03.2010) - Tefekkür dersleri

  (19.03.2010) - Nikâhta denklik üzerine

  (17.03.2010) - İslâmiyetin koruduğu beş değer

  (16.03.2010) - “İnşâallah” kelimesi üzerine

  (15.03.2010) - İçkinin haram kılınış süreci ve hikmetler - 2

  (14.03.2010) - İçkinin haram kılınış süreci ve hikmetleri-1

  (12.03.2010) - Bediüzzaman’ın kötülük problemine bakışı - 3

  (11.03.2010) - Bediüzzaman’ın kötülük problemine bakışı - 2

  (10.03.2010) - Bediüzzaman’ın kötülük problemine bakışı - 1

  (09.03.2010) - “Allahü ekber” üzerine

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl