Umut YAVUZ |
|
Kaostan demokrasi devşirmek |
Türkiye’de son birkaç yıldır yaşanan olaylara farklı bakış açıları getirmek mümkün. Şüphesiz nereden ve hangi zaviyeden baktığınızla alâkalı olarak varacağınız sonuçlar değişecektir. Yaşanan olaylara “demokrasi-Kemalizm” mücadelesi olarak bakanlar var iken, “İslamcılık-laiklik” mücadelesi olarak yorumlayanlar da mevcut. Yaşanan dönemin sancılı olduğu ise su götürmez bir gerçek… Eğer yaşananlar üzerinde derin bir sis perdesi var ise ve arkasında yatan gerçekleri sezmek güç ise, bu işten kimlerin nemalandığına bakmak cevapsız bazı soru işaretleri hakkında bize ipucu sağlayabilir. Bu yöntem her zaman sağlıklı sonuç vermeyebilir tabiî ki. Zira bu tür kaoslardan fayda devşirmek bizim insanımızın en maharetli olduğu konulardan biridir. Nitekim her halükârda işten kârlı çıkmak konusunda son dönemlerde bazıları tarafından ortaya konulan maharet “alkışlanacak” derecededir. Türkiye’de hâli hazırda bir “mücadele” yaşandığı ortadadır… Peki mücadelenin aktörleri kimler? Bizim ordumuz, bizim yargımız, bizim emniyet güçlerimiz, bizim sair kurumlarımız, bizim siyasî partilerimiz, bizim cemaatlerimiz, vs vs… Listeyi uzatmak mümkün. Zira zaman zaman ortaya yeni aktörler çıkıyor ve durum gittikçe bir satranç oyununa dönüşüyor. Piyonlar, vezirler, paşalar ve maşalar ortalarda kol geziyor… Bu hengâmede herkes birbirine aynı soruyu soruyor? Bu orta oyununda haklı kim, haksız kim? Biz kimin yanında yer almalıyız? Kafa karışıklığının bir sebebi de Türkiye’de safların ve duruşların sık sık değişmesi her halde. Zira dün “öyle” diyenler, bugün “böyle” diyebiliyor. Dün kara dediklerine bugün ak diyenlerden tutun da, dün sus pus oturanların, bugün aslan kesildiği bir tablo var karşımızda… Sözgelimi dün demokrasiye küfür rejimi diyenler bugün demokrasi havarisi olup çıkarken, dün darbeler karşısında el pençe divan duranlar, bugün darbelerin en şiddetli düşmanı oluverdiler… Tabiî ki bunların hiçbiri önemli değil. Zira hakikatler asla tebeddül etmez, değişmez. Onlar hep sabit kalır ve her devirde aynı değerdedir. Onu kimin tutup kaldırdığına göre hakkın ve hakikatin kıymeti de değişmez. O halde insanlar bu kaos ve karmaşa içinde duruşlarını belirlerken, her daim o hak ve hakikatlerden yana duruş sergilemelidir. Yani şartsız ve kayıtsız demokrasi ve özgürlük taraftarı olmaktır esas olan. Kimsenin kimseyi “Ya Ergenekoncusun ya bizdensin” seçimine zorlamasına izin verilmemeli. İslâm kimsenin tekelinde olmadığı gibi, demokrasi de kimsenin tekelinde değildir. Dün İslâm’ı kullananlar, bugün demokrasiyi kullanıyor olabilirler. Demek ki, esas olan çizgiden sapmadan, doğru bildiğimiz evrensel hakikatleri savunmaktır. Aktörler de, piyonlar da, maşalar da geçicidir… Rüzgârlarına kapılmamak ve dolmuşlarına binmemek gerekir. Bu tür kaos ve krizlerden “oy devşirmek”, “iktidar devşirmek”, “güç devşirmek”, “konum devşirmek”, “rant devşirmek” vs. gibi yanlışlara tenezzül etmeden, soğukkanlılığımızı ve duruşumuzu koruyup “kaostan demokrasi devşirmek” fırsatını kaçırmamak şiarımız olmalı… Bu ahlâksız kavganın taraftarı olanlar, ikinci raunt başladığında ve devran döndüğünde kaçacak delik arayabilirler… Tıpkı 30 yıl önce yaptıkları gibi…
tıklayın! 25.02.2010 E-Posta: [email protected] |