H.İbrahim CAN |
|
Avrupa’da yeni bir güvenlik yapısı mı kuruluyor? |
Rusya Devlet Başkanı Medvedev’in yeni bir Avrupa Güvenlik Antlaşması hazırlanması teklifi, hem ABD, hem de AB’den tepki gördü. Hatta NATO Genel Sekreteri Rasmussen, sanki Medvedev’in bu teklifine rest çekermiş gibi Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO üyeliği sürecinin sürdüğünü söyledi. Peki, Medvedev ne istiyordu? Halen Avro-Atlantik bölgesinde faaliyet gösteren örgütlerin taraf olacağı Avrupa’nın güvenliği konusunda bağlayıcı bir yeni antlaşma için Moskova’da bir konferans toplamayı, bu konferansa Çin’i de çağırmayı öneriyordu. Bu yetmiyor Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan gibi OSCE ülkelerini de konferansa dâvet edelim diyordu. Bu teklifi Avrupa ve Amerika tarafından tam bir ön yargıyla karşılandı. Moskova’nın NATO’yu bölmeyi amaçladığı, Amerika’nın Avrupa’daki etkisini sınırlamak için Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’ın oluşturduğu Şangay Beşlisini bir denge gücü olarak öne sürdüğü ileri sürüldü. Medvedev’in teklifinin ardında aranan bir başka art niyet ise NATO’yu bölmek istediği. Amerika’nın kriz sebebiyle güç yitirmesi, Afganistan’a peşinden sürüklediği Avrupalı ülkelerin bundan dolayı hoşnutsuzluk duyması, AB’nin Yunanistan’la başlayan ekonomik kriz sürecine girmesinin, bazı NATO üyelerini Rusya’ya yakınlaştırabileceği kaygısı taşıyor Batılılar. Medvedev’in NATO’nun örgüt olarak bu konferansa katılmasını istememesi, onun yerine bireysel Avrupa ülkelerini dâvet etmesi, art niyetin göstergesi sayılıyor. Rusya bu çabası çerçevesinde dört büyük AB üyesi ülkeyi, İtalya, Almanya, Fransa ve İspanya liderlerini Moskova’ya dâvet ederek, onları cömert ikili ilişki ve yatırım fırsatı teklifleriyle ayartmaya çalıştı. İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano, bu ikna çabalarından etkilenmiş olacak ki, Medvedev’in barış planını desteklediğini açıkladı. Aynı destek İspanya başbakanı Jose Zapatero’dan da geldi: “Avrupa’da hem Rusya ve Avrupa’nın hem de bütün dünyanın çıkarlarını dikkate alan yeni bir güvenlik yapısına ihtiyaç var.” Bütün bunlara rağmen, Amerika’nın AB ülkeleri üzerindeki nüfuzunu kullanarak, böyle bir konferansın toplanmasını engelleyeceği açık. Özellikle; geçmişin acı anılarını Avrupalılara hatırlatan Gürcistan işgali sonrasında AB üyesi ülkelerin Rusya ile aynı ittifak içinde yer almak isteyeceğini düşünmek güç. Peki böyle bir gelişme Türkiye için hayırlı mıdır? Türkiye’nin yeni dış politikasının belli bir güç odağına angaje olmanın ötesine geçtiği, kendisi bir merkez ülke haline gelmeye uğraştığı dikkate alındığında,—Rusya’nın bütün gizli hedeflerine rağmen—daha kapsamlı bir güvenlik yapısının oluşturulması yararımıza olacaktır. Böyle bir yapı içinde ABD, NATO’yu kendi emellerinin perdesi olarak kullanamayacaktır. Karadeniz’in bir barış denizi haline gelmesinin de yolunu açabilecek olan böyle bir oluşum, maalesef şimdilik bir hayalden ibaret. Ancak yakın geleceğin dünya güç dengesinde, Çin’in de öne çıkacağı yeni bir tabloyu ortaya çıkarması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. Ülkemizin de dış politikasını bu öngörü ile oluşturması gerek. Umarız bu yeni yapı, süper güçlerin her istediğini yapabildiği, güçlünün haklıyı ezdiği devre son verir ve insanlık 21. yüzyıla yakışan bir medeni dünyaya kavuşur.
tıklayın! 25.02.2010 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları |