"Gerçekten" haber verir 17 Aralık 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

Vahiy ve hüküm



Mustafa Bey: “Biz iki çeşit sünnet vardır diye biliyoruz: Sünnet-i Müekkede, Sünnet-i Gayr-i Müekkede. Oysa On Birinci Lem’anın Altıncı Nüktesinde ‘Sünnet-i Seniyyenin merâtibi var: Bir kısmı vaciptir; terk edilmez’ deniyor. Vacipler sünnet midir? Bu konuyu açıklar mısınız?”

İslâm Dininin kaynağı Peygamber Efendimiz’dir (asm). Yani mensubu bulunmakla şeref duyduğumuz İslâm dini, Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın sözlerinden, fiillerinden ve hallerinden çıkmıştır. Farzlar da, vacipler de, sünnetler de O’nun sözlerine, fiillerine ve hallerine dayanır. Şöyle ki: Vahiy, bütün insanlık adına, Peygamber Efendimiz’in (asm) şahsına iniyor. Peygamber Efendimiz (asm) kendisine inen vahyi alıyor, emiyor; vahyi, fiilleriyle, sözleriyle ve halleriyle bütünleştiriyor. Vahyi önce kendisi tamamen uyguluyor ve uygulamalı biçimde insanlığa tebliğ ediyor.

Böylece hiçbir vahiy emri nazariyede kalmamış; bütün emirler ilk ve mükemmel olarak Peygamber Efendimiz (asm) tarafından uygulanmış, hemen ardından sahabeler tarafından uygulanmış, hemen ardından takip eden sair nesiller tarafından uygulanmıştır.

Sahabelerden sonraki ilk şerefli nesil (mezhep imamları), uygulama alanında bulunan bütün vahiy emirlerini almış; farz, vacip ve sünnet olarak sınıflara ayırmıştır. Mezheplerin sınıflandırmasında “sünnet” her ne kadar kendisine dar bir terim mânâsı alarak, Peygamber Efendimiz’in (asm) nafile olarak yapageldiği davranışlarla sınırlandırılmış ve bu hâliyle farz ve vacipten soyutlanmışsa da; Bediüzzaman’ın dilinde “sünnet” ifadesi, “İlâhî yol / Peygamber yolu” mânâsında farzları ve vacipleri de kapsamaktadır. (Hiç şüphesiz mezheplerin, İlâhî emirlerin derecelerini belirlemek için Peygamber Efendimiz’in (asm) nafile olarak yaptığı davranışlara sünnet, mecburî bir Allah emri olarak yaptığı davranışlara da farz veya vacip diyerek; ümmete emir değerleri tesbit edilmiş bir din bırakmaları bakımından sarf ettikleri olağan üstü gayretin değeri tartışılamaz. Bediüzzaman bu bakımdan mezhepleri takdir eder. Bu ayrı bir konudur.)

Bediüzzaman, “Peygamber Efendimiz’in (asm) birer Allah emri olarak uygulaya geldiği davranışları” mânâsında algıladığı sünnet-i seniyyeyi üç kısımda incelemiştir: 1- Farzlar ve vacipler, 2- Nafileler, 3- Peygamber Efendimiz’in (asm) sair amelleri, güzel âdet ve davranışları.

Sünnet-i Seniyyenin farz ve vacip kısmına uyma mecburiyeti vardır. Terkinde azap ve ceza vardır. Herkes bu kısma uymakla yükümlüdür.1 Çünkü bu kısım muhkemâttır. Yani dinin sağlam kaleleri ve temel direkleri hükmündedirler. Namaz gibi, Ramazan orucu gibi, zengin olan için zekât gibi, hac gibi emirler bu nev'îdendirler. Bu emirler hiçbir şekilde değişmez ve değiştirilemezler.2

Burada, bir Allah emri olarak uymakla yükümlü bulunduğumuz farzlar ve vacipler, İlâhî yolun “zorunlu uyulmayı gerektiren” emirleri olarak Peygamber Efendimiz’in (asm) fiillerinden alındığı için sünnet çerçevesinde incelenmiştir. Fakat bu tür sünnetler, hiç şüphesiz, mezheplerin tesbit ettikleri şekilde hüküm olarak farz veya vaciptirler. Sünnet-i müekkede ve sünnet-i gayr-i müekkede olarak bilinen sünnetler ise, dereceleri farklı farklı da olsa (sünnet-i müekkede daha kuvvetli olmakla beraber), hükmen nafile nev'înden olan sünnetlerdendir.

Dipnotlar:

1- Lem’alar, s. 64 (11. Lem’a, 11. Nükte)

2- Lem’alar, s. 58 (11. Lem’a, 6. Nükte)

17.12.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.12.2008) - Kabir, mahşer ve ötesi

  (14.12.2008) - Mü’min duâ ile güçlüdür

  (13.12.2008) - Maaşların zekâtı

  (12.12.2008) - KISA KISA

  (11.12.2008) - Mutluluğu şükre çevirmeli

  (10.12.2008) - Kur’ân'ın faziletli sûreleri

  (09.12.2008) - Kurban üzerine sorular

  (08.12.2008) - Nice bayramlara

  (07.12.2008) - Bugün Arefe Günü

  (04.12.2008) - Haccın farzları ve vacipleri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır