CHP’nin başörtülü temsilcisi
Pek öyle televizyon seyretme tiryakisi olmadığımdan haberlere bile bakmıyor, bir çok şeyi gazetemden öğreniyorum. Hani, Baykal’ın başörtülüyü geçin, daha ilerisi, çarşaflı kadınlara rozet takması hadisesi bir anda şok tesiri yapmıştı ya. Kolay değildi, halktan uzak ve halkın değerlerine uzak kadim ve 60 senedir bu yüzden muhalefete mahkûm olmuş bir partinin genel başkanından duyulmayacak şeyler duyuyorduk.
Aslında bu başörtüsü yasağı meselesi, bizi can evimizden vuran bir hadisedir. Bunun sıkıntısını iki kızımda canlı olarak yaşayan ve bu konuda çok ‘dolu’ bir kişiyim. Mevzuyla alâkalı biriki yazı da yazdım, yine yazacağım İnşaallah.
Ama, ben bunu daha sonraya tehir edip gündemdeki şu mevzuyla alâkalı olan bir hatıramı sizlerle paylaşayım istedim: Bundan on sene kadar önce yapılan genel ve mahallî seçimlerin bir araya geldiği bir seçim gününde, sandık başkanı olarak vazifeliydim. Seçim gününden önce bütün evrakları v.s alıp, seçimde benim sandıklarımın bulunduğu yerin organizesini yaptım. Akşam eve gelince de sandıkta vazife alan benim yardımcılarımla, parti müşahidlerinin isimlerini öylesine bir okudum. Bir iki partinin bayan temsilcileri vardı. Hazırlıkların son kontrollerini de akşam evde bitirdim.
Seçim günü sabah erkenden, saat 06.00 civarında sandık mahalline gittim. Oy verme işlemlerinin hazırlıklarıyla meşgulken sandıkta vazifeli diğer şahıslar da gelmeye başladı. Kendini bana tanıtarak masa başına oturuyorlardı. Başörtülü bir bayan geldi. İçimden “Bu da Refah Partisi’nin müşahidi her halde” dedim. Kadın da kendini tanıttı bana, “Başkanım ben CHP’nin müşahidiyim” dedi. Çok şaşırmıştım. Daha şaşkınlığım geçmeden, ”Başkanım, başörtüsü ile durmamda bir mahzur var mı, çıkarabilirim de” deyince, zaten 28 Şubat’ın kâbusu üstümüze karabasan gibi çökmüş, millete, milletin değerlerine nefes aldırmıyor ve en büyük hasımları da; başta başörtüsü olmak üzere imamhatipler, Kur’ân kursları, camii, ezan gibi değerlerimiz olduğundan, onların rağmına olan bir işi, ben nasıl onların hoşuna gidecek şekilde “tamam” derdim? “Hayır, başınızı örtmenizde mahzur yok!” dedim ve kadın akşama kadar öyle devam etti.
Şaşırmıştım! Evet, yıllarca milletin değerlerine karşı olan bir partinin temsilcisi olan kadın başörtülüydü. Hem de 28 Şubat’ın o ceberrut günlerinde. Ve bu başörtüsü ile ilgili, müsbet menfi ne zaman bir gündem meydana gelse, o kadın hep hatırıma geliyordu. “Bunu CHP kurmaylarına hatırlatmak lâzım, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” demek içimden geçerdi. İşte şu son hadise bana bunu hatırlattı.
|
OSMAN ZENGİN
17.12.2008
|