Ferdleri, toplumu, cemaati kemiren, zaafa uğratan en büyük problemlerden birisi, cerbezeye dayanan dâhilî tenkit hastalığıdır. Tenkit, aşk ve şevki öldüren muzır bir haslettir.
Bir ailede eşler birbirini, çocuklar anne-babalarını tenkit edebilir mi?
Halbuki, tenkit değil, her aile ferdi, diğerlerinin kusurlarını örter, eksiklerini tamamlar, işine yardımcı olur.
Cemaat de büyük bir ailedir. Onlar da bu prensipleri uygulamalıdır.
Toplum ise, daha geniş bir dairedir. Ferdler, tenkitle değil, birbirine yardım etmekle görevlidirler.
Bir ferd, içinde bulunduğu cemaati tenkit edebilir mi?
Hayır! Neden? Çünkü, tenkit ettiği hususlardaki en büyük pay kendisinindir. Suçluluk psikolojisini üzerinden atmak için tenkide yönelir.
Şuna da işaret edelim: Tenkit ayrıdır, mihenge vurmak ayrıdır. Yani, bir insana, “Şu hareketin Kur’ân’a, Sünnete ve onların tefsiri olan Risâle-i Nur’a uymuyor!” demek ayrıdır, “Zaten yapamıyorsun, beceremiyorsun, hep böyle yapıyorsun, sende iş yok, sen adam olmazsın!” demek ayrıdır. Birincisi mihenge vurmak, ikincisi tenkittir.
Bediüzzaman, Sünûhat isimli eserinin başında, insanın duygu ve hasletlerini tahlil ederken ve hangi haslet ve duygunun, ne zaman, nerede, nasıl bir mâhiyet aldığını açıklarken; tenkit, yermek ve iftihar konusunda şu muhteşem ölçüyü verir:
Bir insan kendi nâmına hazm-ı nefs eder (kendini yerer), gururlanmaz; millet (ve cemaat) nâmına iftihar eder; asla hazm-ı nefs edemez, yeremez. Yani, “Bende iş yok, ben bittim!” denebilir, ama “Bu millet, bu cemaatte iş yok!” denemez.
Halbuki, olumlu anlamda eleştiri, bir kültür ve hatta bir san'attır. Gerçeği bulmaya hizmet ettiği nisbette meşrû ve makbuldür.
Tenkidin sâiki, psikolojisi, “ya nefretin teşeffisi (rahatlaması), ya şefkatin tatminidir”1
Tenkitte insafın ölçüsü nedir ve nasıl yapılmalı? Münekkidde, gerçeği bulma, ifâde etme aşkı olmalı. Eğer eleştiriyi insaf işletirse, gerçeği parlatır.2
Cerbeze ve gurura dayanan tenkit ise, müthiş bir hastalık ve musîbettir.3 Hem hakikati incitir, hem de gayret ve şevki kırar.
Ancak, gurura, benliğe, kıskançlığa dayanmayan insaflı tenkit faydalı olabilir: Kendimize yapılan tenkitleri hazmedebilme maharetini gösterdiğimiz takdirde, eksiklerimizi tamamlar, hatâlarımızı telâfi eder, olgunlaşabiliriz. Zaten, eleştirilerimizin hedefi geçmişe takılıp kalmak değil; ondan ders alıp geleceğe uzanmaktır.
Eleştiri, aynı zamanda oto-kontrolü sağlar.
Ancak, tenkit, sathî bir nazarla yapılmamalı. Mü’minlerin, ilim adamlarının lüzumsuz şeylerde birbirini tenkit etmeleri gayet zararlı. İlim ve fikir ehli, mal satın alan bir müşteri gibi yalnız kusurları göremez.4
Meseleye çok yönlü bakarak, önce iyi ve güzel taraflar dikkate sunulur. Kıskançlık, ele geçirememe, aşağılık kompleksinden kaynaklanan tenkidin zararları zâhirdir.
En müthiş maraz ve mûsibetimiz, cerbeze ve gurura istinad eden tenkittir. Tenkidi eğer insaf işletirse, hakikati rendeçler/parlatır. Eğer gurur istihdam etse, tahrip eder, parçalar.5
Dipnotlar:
1- İctimâî Reçeteler, 1: 200; 2- Hutbe-i Şâmiye, s. 147.; 3- A.g.e., s. 147.; 4- Muhakemât, s. 105.; 5- Hutbe-i Şamiye, s. 147.
13.12.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|