Evlâtlarınızla sohbet, yüzer sinemadan daha zevklidir
Katiyen biliniz ki, dâire-i meşrûanın haricindeki zevklerde, lezzetlerde, on derece onlardan ziyâde elemler ve zahmetler bulunduğunu, Risâle-i Nur yüzer kuvvetli delillerle, hâdisatlarla ispat etmiştir.
Uzun tafsilâtını Risâle-i Nur’da bulabilirsiniz.
Ezcümle, Küçük Sözler’den Altıncı, Yedinci, Sekizinci Sözler ve Gençlik Rehberi benim bedelime sizlere tam bu hakikati gösterecek. Onun için, dâire-i meşrûadaki keyfe iktifâ ediniz ve kanaat getiriniz. Sizin hanenizdeki mâsum evlâtlarınızla mâsûmâne sohbet, yüzer sinemadan daha ziyade zevklidir.
Hem katiyen biliniz ki, bu hayat-ı dünyeviyede hakikî lezzet iman dâiresindedir ve imandadır. Ve a’mâl-i salihanın herbirisinde bir mânevî lezzet var. Ve dalâlet ve sefâhette, bu dünyada dahi gayet acı ve çirkin elemler bulunduğunu Risâle-i Nur yüzer katî delillerle ispat etmiştir. Adeta imanda bir Cennet çekirdeği ve dalâlette ve sefâhette bir Cehennem çekirdeği bulunduğunu, ben kendim çok tecrübelerle ve hâdiselerle aynelyakîn görmüşüm ve Risâle-i Nur’da bu hakikat tekrar ile yazılmış. En şedit muannid ve mûterizlerin eline girip, hem resmî ehl-i vukuflar ve mahkemeler o hakikati cerh edememişler. Şimdi sizin gibi mübarek ve mâsum hemşirelerime ve evlâtlarım hükmünde küçüklerinize, başta Tesettür Risâlesi ve Gençlik Rehberi ve Küçük Sözler benim bedelime sizlere ders versin.
Ben işittim ki, benim size camide ders vermekliğimi arzu ediyorsunuz. Fakat benim perişaniyetimle beraber hastalığım ve çok esbab, bu vaziyete müsaade etmiyor. Ben de sizin için yazdığım bu dersimi okuyan ve kabul eden bütün hemşirelerimi, bütün mânevî kazançlarıma ve duâlarıma Nur şakirtleri gibi dahil etmeye karar verdim. Eğer siz benim bedelime Risâle-i Nur’u kısmen elde edip okusanız veya dinleseniz, o vakit, kaidemiz mûcibince, bütün kardeşleriniz olan Nur şakirtlerinin mânevî kazançlarına ve duâlarına da hissedar oluyorsunuz.
Ben şimdi daha ziyade yazacaktım. Fakat çok hasta ve çok zayıf ve çok ihtiyar ve tashihat gibi çok vazifelerim bulunduğundan, şimdilik bu kadarla iktifâ ettim.
Lem’alar, 24. Lem’a, 3. Nükte
***
Bu sene inzivâda iken ve hayat-ı içtimaiyeden çekildiğim halde, bazı Nurcu kardeşlerimin ve hemşirelerimin hatırları için dünyaya baktım. Benimle görüşen ekserî dostlardan, kendi ailevî hayatlarından şekvâlar işittim. “Eyvah!” dedim. “İnsanın, hususan Müslümanın tahassungâhı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Bu da mı bozulmaya başlamış?” dedim. Sebebini aradım. Bildim ki, nasıl İslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesine ve dolayısıyla din-i İslâma zarar vermek için, gençleri yoldan çıkarmak ve gençlik hevesâtıyla sefahete sevk etmek için bir iki komite çalışıyormuş. Aynen öyle de, biçare nisâ taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim. Ve bildim ki, bu millet-i İslâma bir dehşetli darbe, o cihetten geliyor.
Lem’alar, 24. Lem’a, 2. Nükte
a’mâl-i saliha: Salih, hayırlı işler.
dalâlet: Sapıklık.
sefâhet: Dinin yasak ettiği zevk ve eğlenceler.
aynelyakîn: Gözle görür derecede inanma.
şedit: Şiddetli.
muannid: İnatçı.
mûteriz: Îtiraz eden
ehl-i vukuf: Bir mesele hakkında bilgi ve selâhiyet sahibi olanlar.
esbab: Sebepler.
şakirt: Talebe, öğrenci.
mûcib: Îcab eden, gerektiren.
|