Tahrik devrede. "Terör" üzerinden sürdürülen "iftirak projeleri"yle Türkiye tuzağa çekilmek isteniyor. Daha önce yüze yakın arabayı yakan "Neron" tekrar işbaşında. Hafta sonu bilânçosu 20 arabayı aştı. Hiç gereği yokken Kürtçe konuşup gazetecilere "siz tercüme edin" diyen DTP'li milletvekillerinin, yeniden "sayın Öcalan" söylemli "federasyon" - "konfederasyon" çağrıları düşündürücü.
Belli ki tıpkı "irtica tehdidi" uydurmasıyla 28 Şubat sürecinde toplumu "laik - anti laik" diye ayrıştırıp kutuplaştırma senaryosuna âlet olan aktörler gibi, bu kez "etnik ayırımcılık" oyununun siyasî aktörleri sahnede. Amaç, "Türk - Kürt" kamplaşmasıyla ülkeyi zehirlemek; kavgaya tutuşturmak.
Dünyanın hiçbir yerinde terör örgütlerinin tek başına hareket etmedikleri, mutlaka arkalarında küresel güçlerin istihbarat servislerinin olduğu bir gerçek. "Maşa" olarak kullanılan bu örgütler zaman zaman "kontrol"den çıksalar da, yine bir başka canipten ifsad emellerine âlet edilmekte. 11 Eylül sonrası sarsıcı eylemlere paravan edilen örgütlerin istimal edildikleri, Amerikalı yetkililerce de itiraf edilmekte. Maksat, Müslümanları ırk ve mezheplere göre bölüp parçalayacak "demokrasi ve özgürleştirme" maskeli "büyük Ortadoğu projesi"nin "kabulü"ne zemin hazırlamak. "Ilımlı İslâm"ın benimsenmesi için "radikalizm"î azdırmak.
* * *
Asimetrik tahrikle kontrollü radikal hareketlerle İslâm dünyasını hegemonya ve çıkarlarına yönlendirmek. Bozguncu projelere karşı "sempati" meydana getirtmek; dirençleri kırmak. Afganistan'da El Kaide'yi Ruslara karşı örgütleyen ve Bin Laden'le çalışan ABD'nin, ardından El Kaide bahanesiyle İslâm dünyasına saldırması, bunun bir örneği. İşgal ettiği Irak'ta dört yıldır süregelen hunharca zulümle bir milyondan fazla mâsum insan katledilmesi; İran ve Suriye'ye saldırı bahaneleri, Lübnan ve Pakistan'ı parçalama plânı taktiğinde olduğu gibi.
Ve bizzat Rice'nin ikrarıyla, Ortadoğu politikalarını göz açıp kapayıncaya kadar değiştiren Washington, Bekaa Vadisinden Kuzey Irak'a kadar İsrail'le birlikte besletip büyüttüğü terör örgütünü "tukaka" ediyor (!); "istihbarat paylaşımı"yla "Türkiye'nin yanında" yer alıyor. Örgütün elindeki bir tek silâhı almadan. bir tek terörist elebaşını teslim etmeden. Ancak "stratejik müttefik" olarak bu desteğin de bir aldatmacadan ibâret olduğu, Erdoğan - Bush buluşmasıyla başlayan ve Gül'ün son ziyaretiyle pekiştirilen görüşmelerde yatıyor.
Buna göre Neoconlar, Amerikan savcılarının da tespitiyle binlerce hafif ve ağır Amerikan silâhının elinde bulunduğu PKK terör örgütüne görünürde para, silâh ve patlayıcı sağlayan lojistik desteği kesecekmiş.
Geçtiğimiz yıl sadece 20 ton uyuşturucu ele geçti. Ele geçirilemeyen bunun en az birkaç katı. Terör örgütü, Afganistan'dan yola çıkan bu esrar ve eroin taşeronluğundan milyarlarca doları bulan haracı silâh ve patlayıcıya yatırıyor. ABD, güya örgütün uyuşturucu kaçakçılığı gelirini önleyici tedbirler alacakmış. Irak'ın kuzeyindeki örgütün kamplarını dağıtacakmış.
Bunların ne kadar yapıldığı, hâlâ Irak şehirlerinde cirit atan teröristlerle, Amerikan silâhlarıyla yaptıkları saldırılarla, en bârizi "İran'a karşı" PKK'nin bir diğer kolu PEJAK'ın Bush yönetimince resmen desteklenmesiyle ortada.
Belli ki Washington, her türlü araç, silâh ve lojistik destek sağladığı terör örgütünü âdeta bir "şantaj" olarak kullanmakta. Ankara'yı "stratejik ortaklık" perdesinde BOP'un içine itmek, İran ve Suriye operasyonlarında "Müslüman bir ülke" olarak yanına çekmek için Türkiye'ye yönelik "terör"den sonra şimdi de "terörle mücadele"yi kullanmakta.
* * *
Bölgenin jeostrateji ve jeopolitik geleceği üzerinde hesap yapan Amerikan Yahudi lobisi kuruluşlarında hazırlanan haritalar işportaya düşmüş. "Tavâif-i mülûk"le, İslâm âleminin parçalanması. Müslüman coğrafyanın, ırklar ve kavimlere göre küçük devletlere taksimi.
İşte karşılıklı kışkırtmayla toplumda "Türk - Kürt çatışması"nın körüklenmesini amaçlayan "federasyon" çıkışları, "ayrılık" şarkıları hep bu projenin parçası. "Muhtariyet"le başlayıp "meyl-i iftirak (ayrılık fikri) marazı"nı tahrik desisesiyle tırmandırılan terör, kargaşa ve kaosla iç çatışma türetmek; peşinden "federasyon" provokasyonuyla fitneyi uyandırmak.
Plân bu. Çâre, "ulusalcı ağızlar"ın fesad değirmenine su taşıyan, fitneyi alevlendiren tahrikler değil, bin yıldır birlik harcı olan İslâm kardeşliğinin ihyasında.
Başka da çözüm yok.
30.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|
