Kurban ferâgattir; hayatı, ebedî hayat hakikati hesabına harcamaktır. Hayatı hayatın gerçek sahibinin emir ve târifi istikametinde istikametlendirip yine Ona takdim etmektir.
Kurban izzettir, zâlime ve zulme karşı direnmek, hakîkati haykırmaktır. Mazlûm insanlığı ve Müslümanları zulüm, işgal ve istilâ projeleriyle inleten oldubittilere karşı direnmektir. Kurban sıdktır; Hz Ebûbekir’in, Mir’âcı haber verenlere, “O söylüyorsa doğrudur” sadâkatidir. “Vücudumu o kadar büyüt ki Cehennemi doldursun, başka bir insan yanmasın!” fedâkârlığıdır.
Kurban Kevserdir; Yaratan, rızıklandırıp besleyen, terbiye eden Rabbinin ihsanına mukabil namaz ve tekbirle hamd ve şükürdür. Kurban vesîledir, ubûdiyettir, ihlâstır; “muzır mânilere” karşı, ihlâs kuvvetine dayanmaktır; “yalnız Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını esas almaktır.”
Kurban “hıllet”tir; “en yakın dost ve en fedâkâr arkadaş ve güzel takdir edici yoldaş ve en civânmerd kardeş olmak”tır.
Kurban kardeşliktir; “Aziz Sıddık Kardeşlerim” hitabıyla başlayan, “Bu dünyada, hususan bu zamanda, hususan musibete düşenlere ve bilhassa dehşetli sıkıntılara ve me’yusiyetlere (ümitsizliğe) karşı en tesirli çâre, birbirine teselli ve ferah vermek ve kuvve-i mâneviyesini (mânevî kuvvetini) takviye etmek ve fedakâr hakikî kardeş gibi birbirinin gam ve hüzün ve sıkıntılarına merhem sürmek ve tam şefkatle kederli kalbini okşamaktır” mârifetine varmaktır...
* * *
Kurban bağışlamaktır. Dahâ ulvî bir gâye uğruna hissiyatımızı dinlememektir. “Ey demir gibi sarsılmaz kardeşlerim, bana yardım ediniz” hitabının mânâsını anlamak, “hakkın hatırı” ve dâvânın değeri için hakkından vazgeçmek, hataları görmezden gelmektir. Bu anlayışla “birbirinin kusurunu örtmek, yardım etmek ve vazifesine muâvenettir.”
Kurban iftihardır; “insan-ı kâmil ismine lâyık bir şahs-ı mânevînin âzâları” şerefinin anlamını anlamaktır. “kardeşlerinin meziyetleri ve hissiyatıyla fikren yaşamaktır.”
Kurban idrâktir; “mâbeynimizdeki (aramızdaki) hakikî ve uhrevî uhuvvet, gücenmek ve tarafgirlik kaldırmaz” ikazına uyup, “haysiyetimizi feda” edebilme idrâkine ulaşmaktır.
Kurban mânevî kuvvettir; “Bizim en kuvvetli nokta-i istinadımız (dayanak noktamız) olan hakikî tesânüd (ittifakla dayanışma) ve birbirinin kusuruna bakmamak ve hiçbir cihetle gücenmemek elzemdir” ikazına göre, “demir gibi kuvvetli tesânüdünüzü tâmir ediniz ve muhâfaza ediniz” dâvetine icâbettir.
Kurban ittihaddır. “Hayat, vahdet ve ittihadın neticesidir” sırrınca mânevî hayatın hayatlanması uğruna ittihad etmektir. Çeşitli desîselere bilerek veya bilmeyerek oyuna gelmemektir; cemaatin tadını kaçırmamaktır. “Hakikî bir kardeşlikle birbirinin faziletleriyle iftihar edecek bir tesânüdle birbirinin aynı olmak derecede bir tefâni (birbirine fani olma) sırrı”yla hareket etmektir.
Kurban şuurdur; gizli din düşmanları ve münâfıkların şeytânî plânlarına ve desîselerine gelmemektir; tuzaklarına düşmemektir. Kandırışlara kanmamaktır; şuura ulaşmaktır. Kurban adamaktır; münâfıkların plânlarının inadına, rağmına, hayatı hizmete vakfedip adamaktır; “zaman, İslâmiyet fedâisi olmak zamanıdır” hakîkatinin idrâkine varmaktır...
* * *
Kurban duâdır; İslâmın kaderine ve geleceğine dua etmektir. Haccın hakikatini anlamaktır. “Haccın, bahusus taarüfle (birbirini tanıyıp anlamakla) tevhid-i efkârı (ortak problemlere karşı çözümde fikir birliğine varmayı) teâvünle (maddî ve mânevî yardımlaşmayla) teşrik-i mesâiyi (işbirliği ve ortak çalışmaları) tazammun eden (gerektiren) içindeki siyaset-i âliye-i İslâmiyeyi (İslâmın yüksek siyasetini) ve maslahat-ı vâsiay-i içtimâiyeyi (Müslümanların ve insanlığın topyekûn faydasını netice veren hizmetleri) ihmal etmemektir...”
Kurban tekbirdir; Mekke ağzıyla Cebel-i Arefe diliyle Allah’ı tâzimdir. “Onlar ki göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler. ‘Bunları boş yere yaratmadın, ey Rabbimiz,’ derler. ‘Seni bütün noksanlardan tenzih ederiz. Sen de bizi Cehennem ateşinin azâbından koru” duâsına iştirak etmektir. (Âl-i İmran Sûresi, 191)
Kurban kudsiyettir. Kâinatın ve kürelerin ortasında koca yer küresinden yükselen kudsî “Allahû Ekber” kelimesinin bindörtyüz senedir yankılanan tekbirlerle birlikte Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın sahabeleriyle söylediği ve emrettiği “Allahû Ekber” kelâmıyla buluşup bütünleşmesinin âlemlerdeki dalga dalga aks-i sâdâsıdır.
Kurban dayanaktır; insanlığın ve Müslümanların başına gelen musîbetlerde “Allah-û Ekber”in mânâ ve hakikatini dayanak noktası yapmaktır. Buna karşı mücâhededir...
Kurban tevhiddir; tevhidin ilânıdır. Aynı Allah’a, aynı Peygambere, aynı Kitaba, aynı kıbleye inanmanın birlik ve beraberlik nişânesidir....
Kurban fedakârlıktır; İslâma ve insanlığa hizmet için maddî ve mânevî fedakârlıktır. Kurban mânâdır; zira kurbanın mânâsı, Kur’ân’ın ulvî mânâsındandır...
21.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|