Bush, Türkiye’de günlerdir beklenen Beyaz Saray randevusunda Erdoğan’la görüştükten sonra yaptığı açıklamada sözü Dağlıca baskınında kaçırılan askerlerimize getirerek, “Bu askerlerin kurtarılmasında gördük ki, birlikte çalıştığımızda sonuca ulaşabiliyoruz” dedi.
Bu tartışmalı örnek, Erdoğan’ın “İkna oldum” dediği görüşme sonrasındaki muhtemel gelişmeler konusunda da kafaları karıştırıyor.
Nasıl kaçırıldıkları hâlâ bir muamma olan askerlerin “kurtarılış” senaryosu da soru işaretleriyle dolu. Teslim töreninden yansıyan görüntüler ve bunların yol açtığı tartışmalar ise, iki haftalık sıkıntılı bir bekleyişten sonra evlâtlarına tekrar kavuşacak olmanın sevincini yaşayan aileler başta olmak üzere, hepimizi üzüp rahatsız edecek boyutlar kazanacak gibi görünüyor.
Ancak bunlar, bize bütün bu sıkıntıları yaşatan senaryoda ABD’nin oynadığı rolü gözardı ettirmemeli. Teröristlerin Apo posterli masada askerleri DTP’lilerle Kuzey Iraklı yetkililerden oluşan bir heyete tutanak karşılığı teslim ettiği mizansenin, çuvalcı ABD’li komutanca belirlenen finalle sonuçlandırılması ne anlama geliyor
Bir defa, demek ki, Amerikalıların da, Kuzey Iraklıların da şimdiye kadar defalarca tekrarladıkları “PKK’lıları bulamıyoruz” lâfları asılsızmış. Ve istedikleri an buluşabiliyorlarmış.
İkincisi, DTP’lilerin, askerler Türk Genelkurmay’ına teslim edilirken devredışı bırakılmalarını “ABD onlara şov yapma fırsatı vermedi” şeklinde yansıtanlar oldu, ama bu yorum aynı kişilerin son anda teslim törenine dahil edilmelerini izahta geçersiz kalıyor.
Ve özel olarak oluşturan fotoğrafta DTP mensuplarına yer verilerek, sorunun nihaî çözümünde onlara da rol biçildiği mesajı veriliyor.
Bir diğer nokta, aynı törende PKK militanlarının şov yapmalarına izin verilirken, Bush’un “PKK ortak düşmanımızdır, yok edilmesi için hemfikiriz” beyanlarında bulunmasının ortaya çıkardığı son derece tuhaf ve ironik manzara.
ABD, Türk ordusu açısından ikinci bir çuval vak’asına dönüşme istidadındaki “rehin askerleri teslim” töreninde başrolü oynatmak suretiyle mi PKK’lıları yok edecek? Olacak şey mi?
Görüşme sonrası, yeni bir üçlü mekanizma gündemde: Türk ve Amerikan Genelkurmaylarının 2. Başkanları ile Irak’taki ABD işgal güçlerinin birlikte çalışmasını öngören yeni bir sistem
Erdoğan, Türkiye’yi aylarca oyaladığını bizzat ifade ettiği, fiyaskoyla sonuçlanan koordinatörlük sistemini özellikle kastederek, “Denenmiş ve başarısızlığı kanıtlanmış yöntemlerle zaman kaybetmeye artık tahammülümüz yok” dedikten sonra, bu yeni mekanizma için “O başka” diyor. Ve operasyon kararını verdiklerini ifade ederek, “Tarzını TSK bilir” şeklinde konuşuyor.
Ancak kurulan sistemle TSK’nın ikili bir Amerikan kıskacına alındığını nedense! es geçiyor.
Ve senaryoda gelinen son noktayı ise, çoktandır sesi soluğu çıkmayan Osman Öcalan, “PKK’lılar İran’a kaydı” açıklamasıyla koyuyor.
Yani, bu saatten sonra Kuzey Irak’a yönelik bir operasyon yapmanın anlamı kalmıyor. Yapılacaksa, yeni adresin İran olması icab ediyor.
Yıllardır vurmak için fırsat kolladığı İran’a karşı Türkiye’yi yanına çekmek isteyen Amerika, bunun için de mi PKK kartını ortaya sürüyor?
07.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|