Ankara’da bitmeyen tartışma devam ediyor. Türkiye’nin AB İlerleme Raporunun açıklanacağı günde, Ankara terörle mücadeleyi tartışıyor. Tartışma, bizatihi oyalama oyununun bir parçası: “Erdoğan-Bush görüşmesinde neler konuşuldu ve Bush’un sözleri ne anlama geliyor?” Ankara şimdi bunları tartışıyor. Görüşmede Bush, terör örgütü PKK’yi “düşman” olarak nitelemiş; “Sâdece Türkiye’nin değil, ABD’nin ve Irak’ın da düşmanı.”
İlk akla gelen şu: PKK Irak’ın ve ABD’nin düşmanı ise ve Irak ABD’nin işgali altında ise, işgalcilerin güdümündeki Kuzey Irak, Irak’ın bir parçası ise, o halde terör örgütü neden hâlâ burada yuvalanıp himâye ediliyor? Niçin terörist elebaşları Türkiye’ye teslim edilmiyor?
Bir aydır merakla beklenen ve Genelkurmay Başkanının haftalar öncesinden gelişmeleri odaklandırdığı Beyaz Saray görüşmesi, ardından bu ve buna benzer bir yığın soru bıraktı? Şimdi Ankara’da bunların cevapları konuşuluyor... Mesela Bush, “anlık ve görsel sıcak istihbarat paylaşımı”ndan bahsetmiş. Bildiğimiz kadarıyla bu “taahhüd” daha önce de defalarca verilmiş ve dağ fare doğurmuştu. Tıpkı “koordinatörlük” meselesinde olduğu gibi...
Ne var ki “üçlü mekânizma”nın bir sonuç vermediğini ve Türkiye’yi onbeş ay oyaladığını açıkça ikrar eden Erdoğan, bu defa bir başka “üçlü mekânizma”dan bahsediyor. Türkiye, ABD ve Irak silâhlı kuvvetlerinin en üst düzeydeki ikinci komutanların bir araya gelip terörle mücadeleyi koordine edeceklerini belirtiyor. Ancak bunun nasıl olacağı ortada. Keza Erdoğan’ın üç kez “stratejik müttefikliğe” atıfta bulunduğu görüşmede dile getirilen “yakın işbirliği”nin neyi kapsadığı da muamma...
Erdoğan’ın, daha sonra CSİS adlı lobi kuruluşunda yaptığı konuşmada da açıkladığı gibi, hükûmet Meclis’in verdiği “tezkere”yi mutlaka kullanacak mı? Kullanacaksa nasıl kullanacak? Bunlar da bilinmiyor. Zira Türkiye’nin ABD’den Irak’ın hava sahasını kullanmasını istediği ve buna “izin” verildiği haberleri, Türkiye’nin yapacağının bir “operasyon”la sınırlı kalacağının işâreti.
Anlaşılan, sözkonusu “tezkere”nin bunca gürültüyle çıkarılmasına karşı, Erdoğan kamuoyunu yatıştırma peşinde. Hükûmet bu kritik süreçte gelinen noktada ABD’ye karşı yükselen infiali yatıştırmak ve önalmak için psikolojik taktik güdüyor.
“Başbakan’ın Bush’la görüşmesinden memnun ayrıldığı” iddiaları da, Erdoğan’ın, “Hamd olsun, istediğimizi aldık” sözleri de hep mu maksada mâtuf. Yoksa, bu safhadan sonra yüzbinlerce askerin, Kuzey Irak’a girip Kandil’e vararak alabildiğine geniş bataklıkta bir netice alamayacağını herkes biliyor...
Bush’un toplantıda elindeki kağıda “PKK” yazıp etrafını çizmesini, “PKK’yi çizdiler” diye değerlendiren Türkiye’deki mâlum medya, belli ki bir süre de bununla oyalayacak. Daha önce, meydanlarda terörle yapacağı mücadelede “stratejik müttefikimiz” dahil kimsenin olurunu almak mecburiyetinde olmadıklarını ifâde eden Erdoğan’ın, Amerika’da “stratejik müttefikimiz ABD ile birlikte hareket ediyoruz” demesi dikkat çekici.
Bir başka dikkat çekici husus, Amerikan Basın Kulübü’nde, El Kaide’ye “terörist” denip PKK’yı “asi, “direnişçi” veya “isyancı” denmesinden yakınan Erdoğan’ın, “11 Eylül saldırılarıyla bir başka boyut kazanan küresel terör” nitelemesi...
Doğrusu Erdoğan’ın, hükûmet olarak, “ABD’nin ‘terör’ saydığını biz de “terör” sayıyoruz, mücadele ettiğine biz de mücadele ediyoruz, tam destek veriyoruz; ABD niye bize destek vermiyor” şeklindeki tarizleri, baştan beri Türkiye’nin saplandığı çıkmazı ele veriyor...
* * *
Aslında Bush’un, sekiz askerin teslim edilmesini “ortak çalışma”nın başarısının bir ürünü olduğunu söylemesi, ABD’nin ciddî olarak istediğinde Irak’taki terör örgütünü tasfiye edebileceğinin örtülü ifâdesi. Bu imâlı ifâdelerle Bush, “PKK elimizde, yeter ki Türkiye bizim projelerimize uysun” diyor. Demek Bush yönetimi, bizzat Başbakan’ın Amerika’da açıkça anlattığı, hükûmetin Afganistan’da ve Irak’ta “stratejik müttefik ABD”nin işgal ve savaşına verdiği desteği yeterli görmüyor.
Türkiye’nin onlarca havaalanı ve deniz limanını Amerikan askerlerine ve mühimmatına açması ve Millî Savunma Bakanının itirafıyla Irak’a binlerce sorti yapıp bombalamasına aracılık etmesi de kâfi gelmiyor. Ki Erdoğan’ın, Amerika’da “Türkiye alt yapısına ve üst yapısına varıncaya kadar özgür bir Irak için her türlü desteği verdi” diye şikâyet edip ABD’nin desteğini istemesi bu anlama geliyor.
Peki Bush yönetiminin yeni projesi nedir; Türkiye’den daha ne istiyor? İşte bütün mesele burada düğümleniyor. Toplantıda Bush’un, Afganistan ve Irak’ta olduğu gibi İran’a yönelik saldırı ve operasyonunda Türkiye’nin desteğini almayı hedeflediği ve yüzündeki muzip gülümsemenin âdeta “bu iş tamam” anlamına geldiği kulislerde konuşuluyor.
İşte işin en vâhimi, Türkiye’nin İran operasyonuna âlet edilmesi. ABD’nin Türkiye’ye yapacağı en büyük kötülük bu...
07.11.2007
E-Posta:
[email protected]
|