Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

1908- 2008- 2009- ?



Yağmurların kesilmesi ve buna bağlı su kesintileri ve barajların doluluk oranlarının azalması itibarıyla 2007 nedense bana 1994’ü hatırlatıyordu. 2007 sadece İstanbul açısından değil Ankara ve sair şehirler açısından da bize 1994’ü hatırlatıyor. Son yağmurlarla birlikte bu kâbusu biraz olsun üzerimizden atmayı başardık.

1994 denilince, Sözen ve musluklardan su yerine gelen ‘tıss’ sesleri aklıma üşüşüyor. 1994’ün 2007 simetrisinde ise Sözen’in yerinde Kadir Topbaş’ın olduğunu görüyoruz. Halbuki bir yıl öncesine kadar tablolar ne kadar pembe idi. Barajlardaki doluluk oranının 20-30 yıllık su ihtiyacımızı karşılayacağı öngörülüyordu. Biz de saf saf bunları tasdik ediyorduk. Sonra rezervlerin ancak aylık stokları ihtiva ettiği anlaşılacaktı ve barajlar sayesinde değil, ancak sema sayesinde su kesilmesinin önüne geçilebileceği görülecekti. 2007 bu yönüyle 1994’e benzerken veya benzetilirken Topbaş da Nureddin Sözen’e benzetiliyordu. Zira bu dönemde hizmet anlayışı gerçeklikten kopmuş reklama dönüşmüştü. Hindistan ile Çin’in gelişmeleri arasındaki gerçek ile reklâm farkı gibi.

1994 yılıyla alâkalı olarak Nureddin Sözen’den en fazla akılda kalan bir cümle aslında haleflerinin tekvinî yardıma mazhar olduklarını akla getiriyordu. ‘Onların sema ile irtibatları iyi olmalı ki yağmur imdatlarına yetişti...’

2007’ye gelindiğinde artık Nureddin Sözen ve taifesi için bir dönem kesilen tekvinî yardımın AKP için de kesilmekte olduğu görülüyor. Netice itibarıyla vizyonlarını ve sinerjilerini kaybettikleri gibi buna bağlı olarak tekvinî yardımı da kaybetme aşamasına gelmişlerdir. Esasında 1994 ile 2007-8-9 yılları birbirlerinin simetrileridir. Olaylar ve gelişmelerden çıkarabildiğime göre, zannediyorum ki 12 Eylül devresinin küllî hükmü 28 yılla sınırlı kalacak. Bu devre de ikiye ayrılıyor. Birincisi, birbirlerinin devamı olan ANAP ve DYP ve merkez partilerinin 1994’e gelindiğinde tâkatlarını tüketmiş olmalarıdır. Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz birbirlerini yıpratma ve tüketmek peşindeydiler. Belediyecilik de 1994’e gelindiğinde tamamen iflâs etmişti. İşte 1994 bu açıdan, 12 Eylül rejiminin yarı devresidir.

***

İkinci devresinde ise 12 Eylül’ün veya devletin sürekliliğini veya bekasını çelişkiye rağmen önce Refah Partisi ardından da onun devamı ve türevi olan AKP’nin sağladığını görüyoruz. 1994’e gelindiğinde sistem hem yerel düzeyde, hem de merkezî düzeyde tamamen tıkanmıştı. Bu tıkanmanın önünü geçici de olsa açan Refah Partisi ve kadroları olmuştur. İlk dönem belediyelerde canla başla çalışmışlardı. 1994 yılından itibaren nöbeti birbirine devretseler bile Serdar Turgut’un da işaret ettiği gibi, Refah ve devamı olan AKP devlette sürekliliği ve onun bekasını temin ve temsil etmiştir.

12 Eylül’ün darbe olarak ikinci devresi veya simetrisi ise 28 Şubat’tır. Bu süreçte Kenan Evren’in yaveri olan Çevik Bir’in başrolleri oynaması hiç de tesadüf değildir, olsa olsa kaderin bir cilvesidir. Bu darbeci ikinci devre ise merkezi iktidarda Refah’ın yerine bir geçiş devresinden sonra iktidarda AKP’yi ikinci devreye hazırlamıştır. Yani İkinci devre de Milli Görüş geleneğinden gelen partiler açısından ikiye ayrılmıştır. Refah, Fazilet, Saadet ve Fazilet’in yasaklanmasıyla birlikte yatay olarak onun yerini alan AKP. Henüz merkezî iktidarda tam bir tükenme ve iflâs hali yaşanmasa bile 1994 yılında belediyelerde başlayan ikinci devrenin de sonuna gelmiş bulunuyoruz. Yani hizmet devresi bitti ve deniz tükendi. Henüz AKP’den iyisi ve alternatifi yok, ama AKP’nin uzatmaların uzatmasını oynaması da Türkiye’nin yararına değil. Yani ruhu tükenmiştir ve kadavrasının Türkiye’ye bir faydası yoktur. Artık ülkeye kazandırabileceği bir şeyi kalmadı. Yani tam bir çıkmaz var. Hem AKP’nin alternatifi yok, hem de misyonu bitmiş durumda. Burada bir tıkanma hali var. Böylece 2008’lerin önlerinde, 12 Eylül’ün iki devresiyle de sonuna gelindiğini rahat bir şekilde görebiliyoruz. ANAP ve DYP’nin yerine geçerek devlette devamlılığı sağlayan AKP de sonuna gelmiştir.

***

İşte tam bu noktada seçimler mevsimine girmiş bulunmaktayız. Bu da CHP’ye göre aslında 100 yıl öncesine dönüşü (Osmanlı) temsil ediyor. İttihatçıların devamı olan ulusalcı kesime göre ‘Çankaya kaptırılırsa’ 100 yıl geriye gidiş yaşanacak ve cumhuriyetin kazanımları berhava edilecektir. 12 Eylül’ün 1994 yılında başlayan ikinci devresinin sonunda AKP’nin bir bütün olarak iflâsa doğru gittiğini görüyoruz. Takvimler de 2008’i gösteriyor. Yani 1908’in 100 yıllık simetrisi. Bu anlamda CHP, 16 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı seçimini 100 yıllık geriye dönüşün simgesi olarak görüyor. Yani İkinci Meşrutiyet öncesine dönüş. Bu anlamda AKP’nin cumhurbaşkanlığını kazanması İkinci Meşrûtiyet çizgisini mi temsil edecek? Yoksa bunun önünün bir şekilde seçimlerden öncesinde veya muhtemelen de sonrasında kesilmesi 1909’daki bir İttihatçı darbesini mi temsil edecek? Veya hiçbiri mi? Evet 2008 veya 2009’da, 12 Eylül’ün 28 veya 29 yıllık dönemi ile, 1908 ve 1909’da II’.Abdülhamid’in tahttan indirilmesiyle başlayan 100 yıllık süreç veya dilim de sona ermiş oluyor. Bu anlamda, son İttihatçılar muvaffak olurlarsa AKP’yi indirmekle üzerlerine bindikleri dalı kesmiş olmayacaklar mı? Her halükârda uzatmalar veya kısaltmalar kaderin hükmünü değiştirmez. Belki de cumhurbaşkanlığı seçimleri olmasa hem AKP’nin, hem de 12 Eylül sürecinin veya yüz yıllık dilimin de ömrü uzayacaktı. Kimbilir. Ama bazen vakit gelip çatıyor.

16.03.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.03.2007) - ‘Feminizmin amentüsü’

  (14.03.2007) - ‘Cinsiyet ve din ayrımına son’

  (13.03.2007) - AKP modeli

  (12.03.2007) - İstanbul'dan Bağdat'a; Bağdat'tan İstanbul'a

  (11.03.2007) - Üçüncü yol

  (09.03.2007) - Hersh'den yeni iddialar

  (08.03.2007) - Soğuk savaş günlerindeki gibi

  (07.03.2007) - Zıt müttefikler

  (06.03.2007) - Türkiye’nin de Gaulle ve Churchill’leri

  (05.03.2007) - Nejad’ın ziyaretinin amaçları

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004