21. yüzyıl, teknoloji ve bilimin en parlak yıllarını yaşadığı bir yüzyıl haline gelmiştir. Elektronik ve bilgisayar dünyasında her şey o kadar süratli bir şekilde gelişiyor ki insanların havsalası bile almayacak derecede yeni yeni icatlarla karşılaşıyoruz.
Herhalde kıyamete kadar bu gidiş durmayıp devam edecektir. Araştırma ve geliştirmeye önem vermeyen şirketler nasıl ki iflâs edip rakiplerine meydanı bırakmaktadır, bir Müslüman olarak bizler de dünya üzerindeki yerimizi ilim ve fenlerde kendimizi geliştirerek iyi bir noktaya getirmek zorundayız. Aksi takdirde gelecek nesillere karşı borçlu duruma düşeceğiz.
Bediüzzaman, Kur’ân âyetlerini tefsir ederken ilim ve fenlerin önem kazanacağını yıllar önce söylemişti. Daha önce abartılı gibi görünen onun bu sözlerinin gerçekleşmiş olduğunu artık gözlerimizle görebiliyoruz. Gerçekten de nev-î beşer bütün kuvvetini ilimden almış, hüküm ve kuvvet ilmin eline geçmiştir.
Savaşlar artık yerinden kalkmadan yapılmakta, akıllı füze denilen güdümlü mermiler bir düğmeye basmak sûretiyle binlerce kilometre ötedeki hedefi sıfır hata ile imha etmektedir.
Orduların gücü asker sayısına göre değil envanterindeki güdümlü mermi sayısına göre sınıflandırılmaktadır. Yani savaşlar kol ve silâh gücü ile değil teknolojiyi kullanma becerisine göre kazanılmaktadır. Falkland, Irak ve Yugoslavya Savaşları tezimizi güçlendiren en önemli örneklerdir. Bu yazımızda ilim ve teknolojinin bir adım ilerisinden bahsetmek istiyorum. Evet, yanlış duymadınız, ilim ve fenlerden daha ileride olan bir husus vardır ki belâgat ve cezalet denilir, kıyamet kopmadan evvel en çok rağbet edilen şey olacaktır.
Bu söz kuru kuruya ileri atılmış bir söz değildir. Yine Bediüzzaman tarafından söylenmiştir. Nasıl ki Peygamber Efendimizin (asm) en büyük mucizesi Kur’ân’dır ve Kur’ân’ın da en büyük özelliği belâgat ve cezaletidir, insanlık da en son olarak o noktaya gelip dayanacaktır.
Belâgat; hitap edilen kimseye göre uygun, tam yerinde, düzgün ve hakikatli söz söyleme san’atı olarak ifade edilmektedir. Cezalet ise söylenişinde tatlılığı bulunan veya heybet, ululuk, çarpışma, korkutma yıldırma ifade etmeye yarayan kelimelerle konuşmaya denilir.
Kur’ân-ı Kerim’de “De ki: And olsun, eğer bu Kur’ân’ın benzerini getirmek için insanlar ve cinler bir araya toplanıp da hepsi birbirine yardımcı olsalar, yine onun benzerini getiremezler” ve “Eğer kulumuz Muhammed’e indirdiğimiz Kur’ân’dan bir şüpheniz varsa haydi onun benzeri bir sûre getirin” âyetleri insanların nazarlarını belâgat ve cezalete çevirerek onlara meydan okumaktadır.
Günümüzde önem kazanmaya başlayan ve gitgide daha da önem kazanacak olan “kendi fikrini başkalarına da kabul ettirmek ve hükümlerini icra ettirmek” konusunda en etkili silâh, cezaletli ve belagatli konuşabilme san’atıdır.
Elbette sınırsız hazinelerle dolu Kur’ân’ı anlamak ve istifade etmek, onun tefsirlerini okumak ile mümkündür. Meâlinden okumak ile o definelerden yeterince istifade etmek mümkün değildir.
Tefsir seçerken de zamanın güzelini bulmalı ve onun eserlerinden istifade etmeliyiz. Daha önce yazılmış tefsirlerden de istifade edilebilir. Lâkin her devrin öncelikleri farklı farklıdır. Nasıl ki teknolojinin geliştirmiş olduğu cihazları kullanmaya önem veriyoruz, başarılı olmak için çoğu zaman bunları zorunlu görüyoruz, Bediüzzaman’ın eserleri de aynen son teknoloji ürünleri gibidir. Ondan istifade edersek zamanımızı daha verimli kullanmış, son gelişmelerden istifade etmiş oluruz.
Güzel ve etkili konuşma san’atının teknolojiden dahi önemli hale geldiğini askerlik mesleği ile ilgili bir misâl ile anlatmak istiyorum.
Malûmunuz teknolojiyi özellikle de silâh teknolojisini en etkili biçimde kullanan ülke Amerika’dır. Nitekim Irak Savaşında çok az kayıpla sayıca üstün olan Iraklıları yenmiştir. Fakat oldukça güçlü propaganda araçlarına rağmen bütün insanlar Amerikalıları işgalci ve zalim olarak görmektedir. Hatta kendi ülkesindeki insanların çoğunluğu dahi böyle düşünüyor. Bunun sebebi işte yukarıda değinmeye çalıştığımız husustan ileri gelmektedir. Sermaye ve kapital gücü, hatta teknolojik güç insanları aldatmaya yetmemiştir. En cahil ülke insanı dahi Amerikalıların “toplu imha silâhlarını imha etmek için” saldırmadığını biliyor. Şimdilerde girmiş olduğu bataklıktan en az zararla nasıl kurtulabilirim diyen Amerikalılar, bilmem iyi bir örnek oldu mu? İyi bir örnek olmasa dahi ifade etmeye çalıştığım belâgat ve cezalet, geleceğin en etkili silâhı olacaktır. Buna sahip olmak için bol bol Risâle okumalı ve istifade etmeye çalışmalıyız, vesselâm...
10.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|