Ahıskalılar, hayat boyu sürgün yaşayan, Osmanlı mirasçısı serhat boyu Türkleridir. Gürcistan sınırında sıkışıp kalan Ahıskalılar, II. Dünya Savaşı sırasında Stalin tarafından Özbekistan’a Fergana Vadisine sürülürler. Bu sürgünün ardından geri dönmelerine izin verilmediği gibi, bir de türlü zorluklara katlanmak zorunda kalırlar. Tabir-i diğerle katlanması en zor acıları göğüsleyen kardeşlerimizdir onlar.
Sovyetlerin dağılma sürecinde (1989) yaşadıkları dram ise içler acısıdır.
Çünkü bu defa Fergana Vadisinden de çıkarılan Ahıskalılar, Krasnodar bölgesine yerleşir ve burada ikinci sınıf vatandaş muamelesi görürler.
Aslında vatandaş demek de doğru olmaz, çünkü 45 günde bir ikamet için izin almak zorunda kalırlar. Üstelik onlar mal edinmeden de yoksun bırakılmışlardır.
Ahıskalı kardeşlerimizin çilesi sonunda BM tarafından fark edilir ve alınan bir karar ile, ABD’ye mülteci olarak başvurabilme hakkını elde ederler.
Yakın zaman içinde binlerce Ahıskalı, ABD yollarına düşer. Bu onlar için büyük bir fırsattır. Çünkü artık insanca yaşayabileceklerdir.
ABD hükümeti belli bir zaman dilimi için (İngilizceyi öğrenip de bir işte çalışabilecek seviyeye gelene kadar) kalacakları evlerin kiralarını öder, aylık para yardımı yapar ve onlara bir danışman tayin eder. Böylece sosyal hayata dahil olmaları kolaylaşır.
Özbekçe, Rusça ve Türkçe bilen bu kardeşlerimiz, dil konusunda (İngilizce bilmedikleri için) başlangıçta büyük zorluk yaşarlar. Fakat bu sıkıntı yerini zamanla ferahlamaya bırakacak, ABD’de yaşayan Türk kardeşleri, onların ellerinden tutacaktır. Türkler arasındaki büyük dayanışma ensar ve muhacir kardeşliğini aratmayacak türdendir. Hemen her konuda Ahıskalı kardeşlerine sahip çıkan Türkler, Amerika’daki yabancılığı bir nebze olsun hafifletecektir. Koskoca bir okyanus kıyısında tutunacak dalları vardır artık.
Bunun yanında bazı olumsuzluklarla da karşılaşılmıyor değil maalesef.
Özgürlükleri çoğu zaman kısıtlanmış bir topluluk olan Ahıskalılar, öz benliklerini korumayı başarmış olmaları açısından ayrı bir değere sahiptirler. Yalnız Rus kültürüyle yetişmiş olmaları manevî açıdan beslenmeyi biraz geri bırakmış, namaz kılmayı yaşlılardan başkası bilmez olmuştur. Genellemeye vurmak yanlış olur elbette, fakat gördüğüm tanıdığım birçok ailede sadece yaşlılar dinî hükümlerden haberdar. Hal böyle olunca da ABD’nin görevlendirdiği danışmanlar Ahıskalıların çocuklarını çok rahat, kilise balolarına, Hıristiyanlık dinine özgü kutlamalara götürebiliyorlar.
Zaten dinî hassasiyet açısından çok da donanımlı olmayan aileler, durumun vahametinin farkına varamıyor. Sonuçta ister istemez Rus kültüründen Amerikan kültürüne doğru bir geçiş yaşanıyor.
Yıllarca kültürel ve dinî anlamda baskı yaşamış bu topluluğun asimilasyonu aynı zamanda bizim de sorunumuz.
Arafta kalmak, birçok olumsuzluğu paratoner gibi üstüne çeker. İşte tam da o anlarda yanlarında yamaçlarında kim varsa ona tutunurlar. Aksi ispatlanmamış, tersi görülmemiştir çünkü. Başka dinden insanlar gelip ellerinden tutunca, ellerini çekme lüksleri yoktur onların. Yurtlarından sürülmüş, hep hayatta kalma mücadelesi vermişlerdir. Bakışlarındaki derinlik korkusuzluğu, duruşlarındaki asalet gücü gösterir. Her türlü potansiyele sahiptirler. Tek ihtiyaçları olan, Türk kardeşlerinin onların hep yanlarında olduğunu bilmektir.
05.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|