Yavaş yavaş ısınıyoruz. Gerçi bu kış çok da üşüdük sayılmaz ama...
Bahar, dirilişi hatıra getiriyor.
Dört yüz bin nebâtî ve hayvanî çeşidi, dünya yüzeyinde var eden, canlandıran Cenâb-ı Hak, her bahar mevsiminde bunları tekrar be tekrar diriltiyor.
“Bende hayat var” diyen canlı dünyaya tekrar “merhaba” diyor.
Bu dönüşüm ve gelişmeler insanlara birçok şey anlatıyor.
Âyetteki “Çürümüş kemikleri kim diriltecek?” sorusuna tekrar âyette cevap veriliyor:
“Onları önce kim diriltmiş ise yine o diriltecek”
Evet, “O diriltecek” örneklerini görüyoruz.
İnsanı en mükemmel mânâda yaratan ve dirilten Allah, elbette onun ebedî arzularını tatmin etmek için âhiret kapısını açacak.
İnsan zannediyor mu ki başıboş kalacak?
Hâşâ.
İnsan gerçek ve daimî hayatı öldükten sonra yaşayacak.
Dünyayı bir konaklama ve “bekleme salonu” olarak görmek, yolculuğun şartlarındandır.
Beklerken durumumuz önemlidir.
Çevreye ve kendimize zarar vermemek, o hanın sahibinin emirlerine göre hareket etmek, salonun adap ve kanunlarındandır.
Bahar yeniden dirilişi hatırlatırken bunları nazarlara sunuyor.
Her haşir ve neşirde bunlar nazara çarpıyor.
İnsanı böylesi muazzam cihazlar ile donatan Allah, onu ebedî kalkmamak üzere toprağa hapsetmez.
Bu, hikmet ve rahmetine uygun gelmez.
Merak etmiyoruz. Bizim her şeyimiz muhafaza ediliyor. Her amelimiz yazılıyor.
Çünkü biz kabirde de misafireten duracağız.
01.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|