Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 25 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Yasemin GÜLEÇYÜZ

Annelerin tercihi…



Şefkat: Acıyarak ve esirgeyerek sevme, içten ve karşılıksız merhamet, karşılık beklemeden yardım etme.

Sû-i istimal: Kötü kullanma.

Şefkat kahramanı olan annelerin elmas misâl şefkat duygusunu kötüye kullanmaları Risâle-i Nur’da “validelerin şefkatlerini su-i istimâli” başlığı altında incelenir. Bediüzzaman Hazretleri bu noktada hanımları ikaz eder. (Hanımlar Rehberi, s. 19)

Hayvan annelerini dahi içine alabilecek hususiyette olan şefkat kahramanlığında hanımlar ne yaparlar da bu imtiyazlarını kötüye kullanırlar?

Anneler kendilerini ve uğruna hayatlarını feda etmekten çekinmedikleri yavrularını doğrudan doğruya Yaratıcılarının huzuruna götürebilecek potansiyelde olan bu duyguyu hangi tercihleriyle bozup, kısır bırakırlar? Evlâtlarının ebedî hayatlarını tehlikeye atıp, onları Cehennem hapislerine düşürürler? Yavrularını ahiret âlemlerinde şefaatçi değil de, “Benim imanımı neden takviye etmeden, helâketime sebep oldun” diye şikâyetçi yaparlar?

Oysa ki, anneler elmas misâl şefkat duygusunu kötüye kullanmasalar evlâtlarını ebedî bir hapis olan Cehennemden ve ebedî bir idam olan imansızlık içinde ölmekten kurtarmakla kalmayıp, vefat ettiklerinde arkalarında devamlı amel defterlerine sevaplar gönderen hayırlı bir mirasçı bırakacaklar…

Tıpkı, Bediüzzaman Hazretlerinin annesi Nuriye Hanım gibi… O küçücük Said’ini iman hakikatleriyle yetiştirmenin ücretini, hâlen almakta, amel defterine kıyamete kadar hayırlar kaydedilmekte. Çünkü, seksen bin zatlardan ders aldığı halde, annesinden aldığı dersleri hiç unutmadığını ifade eden Bediüzzaman’ın yazdığı eserler dünyanın dört bir yanında hâlen imanları kurtarmaya, takviye etmeye devam ediyor… “Sebep olan yapan gibidir” kaidesince de sevgili annenin amel defteri dolup taşıyor…

***

Hanımlar Rehberi’nde şefkatini sû-i istimal eden anneye örnek olarak, ileride rahat bir hayat sürmesi ümidiyle evlâdını hafız mektebinden alıp, “Oğlum paşa olsun” diye Avrupa’ya gönderen, bu uğurda bütün malını harcayan, her türlü fedakârlığı yapan bir kadın tipi çizilir.

Anne bu hatalı tercihinin faturasını ağır öder. Oğlu “paşa” olur, ama “adam” olamaz. İslâmî eğitimi tam almadığı için ana hakkına gereği gibi riayet edemez, çok kusurlar işler…

Hiçbir anne evlâdını ne dünyada, ne ahirette sıkıntılı görmek ister. Ama ne çare, ellerine İslâm fıtratıyla teslim edilmiş minik melekleri öyle bir eğitimden geçirirler ki neticede kendilerinin yanında çocukları da ne dünyada, ne ahirette rahat eder.

Bunun çevremizde medya ve san'at dünyasında yer alan o kadar çok örnekleri var ki…

Bu karmaşık görünen garip problemin cevabı biz annelerin tercihlerinde gizlidir.

Uçak yolculuğu yapmışsanız bilirsiniz. Acil durumlarda yardım için öncelikle annenin kendine oksijen maskesi vs…takması tavsiye edilir. Çocuğun sağlıklı bir şekilde kurtulması için öncelikle anne kendini sağlama almalıdır. Çocuk sağlığı için kilit nokta annedir.

Annenin yaptığı tercihler, hayata bakış açısı çocuğun ileriki hayatını mutlaka etkiler.

Günümüzde bilerek ve severek dünya hayatını, ahiret hayatına tercih etme hastalığı ne yazık ki biz anneleri de etkilemekte. Her şeyi madde ile ölçen bakış açısı, çocuğun eğitimi ya da evlilik gibi hayatî tercihlerimizi bile etkilemekte.

Bediüzzaman Hazretlerinin Hanımlar Rehberi’nde (s.29) genç kızlara yaptığı ‘iâşe hatırı’ için İslâmî terbiye almayan, serseri ve tahakküme alışan birisiyle evlenip ubudiyet ve ahlâkını bozmak yerine ‘Köy kadınları gibi kendi nafakasını kendi çalışması ile kazanmak on defa daha kolaydır’ ikazını bir de bu açıdan okumakta fayda var.

Kızlarını böyle bir evliliğe zorlayan annelerin kulakları çınlasın!

Dikkat edelim de “bilerek ve severek dünya hayatını ahirete tercih eden anneler”den olmayalım.

25.02.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.02.2007) - Çocuklar ve tûl-i emeller…

  (11.02.2007) - Kadın beyni…

  (04.02.2007) - Karanlığı sorgulamak…

  (28.01.2007) - Annemarie Schimmel’den “İslâm’da kadın” üzerine notlar...

  (21.01.2007) - Matematik ve sonsuzluk…

  (31.12.2006) - Saff-ı evveller

  (24.12.2006) - Ne olmuş bu kadınlara?

  (17.12.2006) - Tulumbacı sendromu

  (10.12.2006) - Zaman nehri…

  (03.12.2006) - Papa’nın hatırlattıkları...

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004