Şu siyasetçilerimiz de enteresan doğrusu. Hep kavga edecek bir konu buluyorlar. Yeri geliyor, ülkenin önemli sorunlarına çözüm teklifleri yapmayı bırakıp incir kabuğunu doldurmayacak “boş tartışmalar” yapıyorlar. Yeri geliyor, gereksiz polemiklere giriyorlar.
Bildiğiniz gibi, Salı günleri partilerin grup toplantılarının olduğu bir gündür. Liderler Meclis televizyonundan canlı olarak yayınlanan programda gündemdeki konularla ilgili görüşlerini açıklamak ve “canlı yayın”ın faydalarından yararlanmak için eteklerindeki bütün taşları burada dökerler. Seçmene selâm vermek için (TRT 3, yani Meclis TV’den) canlı yayını fırsat bilirler. Siyasetçiler arasında yaşanan pek çok polemik bu konuşmalardan çıkar…
Her hafta olduğu gibi geçtiğimiz hafta da parlamentoda grubu bulunan üç partinin grup toplantıları vardı. Normal şartlarda, saat 11.00’de AKP, 12.00’de ANAP, 13.00’te de CHP’nin grupları olurdu. Ancak bu sefer farklı oldu. Erdoğan 11.35’te gelip, bir de sloganlı bir grup toplantısı yapınca olan oldu. Ziyaretçilerin çoğunluğunun gençlerin olduğunu görmüş olmalı ki, başbakan “Konumuz gençlik” diyerek söze başladı. Başladı başlamasına da konuşması ne mümkün… “Gençler için şunları yaptık, bunları yaptık” dedikçe grup salonunu miting meydanına çeviren gençler, “Denizli seninle gurur duyuyor”, “Yozgat seninle gurur duyuyor” türü sloganları atarken, başbakanın tribünlere bakıp, gülücükler saçması, gençleri coşturdukça coşturdu. AKP’li gençlerin “karizmatik başbakan” diye slogan atması başbakanı hayli keyiflendirdi. Sloganlar atıldıkça başbakanın konuşması da uzadı… TBMM Grup toplantı salonu adeta miting meydanına döndü. Başbakan, hem Necip Fazıl’dan, hem Nutuk’tan pasajlar okumayı da ihmal etmeden konuşmasını tamamladı…
* * *
Ama Erdoğan bir şeyi unutmuştu. O da kendisinden sonra konuşacak parti liderlerini…
Erdoğan, AKP’den seçilip, sonra partiden istifa edip ANAP’ın başına geçen Mumcu’ya tepkisini değişik vesilelerle gösteriyor. Bazen gittiği toplantılarda onu görmezlikten geliyor, bazen Meclis’te konuşmaya başlayınca genel kurul salonundan çıkıyor. Bu defaki tepkisi de bu muydu bilmeyiz, ama bu defa yaptığı şey Erkan Mumcu’yu hayli sinirlendirdi.
Buraya kadar normal… Normal olmayan konuşmanın 12.00’de bitmesi gerekirken 13.00’e kadar sarkması “küçük muhalefet” ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu’yu hayli sinirlendirdi. “Şimdi bize kaldı 7 dakika. Bize yapılan haksızlığı biz de CHP’ye mi yapalım, hayır biz bunu yapmayacağız” diye başladı Mumcu, Erdoğan’ın yaptığını, “Bu bir sabotaj, bir hak bilmezlik, hak hukuk tanımaz bir cüretkârlık” olarak değerlendirdi. Tepkisini, “Türkiye’nin bir tek problemi var. O da ahlâk. Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma” diyerek devam ettirdi.
Baykal’ın “süreyi paylaşalım” notu bile Mumcu’nun sinirlerini yatıştırmasına yetmedi. Konuşmasını yakın zamanların en kısa süreli konuşması ile bitirdi. 7 dakika kaldı dedi, ancak konuşmasını 17 dakikada bitirdi, kürsüden indi… Bülent Ecevit’in hastalığının arttığı günlerde böyle kısa grup konuşmaları yapıyordu. Mumcu böylece bir “tarihî 17 dakikalık grup konuşması rekoru”na imza atmış oldu. Mumcu’nun, önceki grup konuşmaları gazetelerde yer almıyordu, böyle bir tartışma ile neredeyse bütün gazetelerde ve televizyonlarda yer bulmuş oldu…
Grup konuşmalarını en çok uzatan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dır… Baykal 13.00’de başlasa da, 13.30’da başlasa da; 15.00’de başlayacak genel kurul saatine kadar konuşmasını sürdürür. Tabi bu konuşma dinleyenleri de, o konuşmayı haber yapacak muhabirleri de bıktırır. Bu hafta da aynısını yaptı… Milleti bıktırırcasına…
* * *
Bir tarafta cumhurbaşkanlığı seçimi, bir tarafta tekrar ısıtılan erken seçim tartışmaları, ittifak meseleleri, Türkiye’nin yanıbaşında Irak kan gölüne dönmüş, İran üzerinde baskılar artıyor. Ortadoğu’da yaşanan kaosun yaşandığı böylesine bir dönemde bu tür boş kavgaları “ibret için” hatırlattık.
“Millet gider Mersin’e biz gideriz” tersine atasözümüzü söyleyenler ne güzel söylemiş. Ülkenin bunca problemi varken, neler tartışıyoruz?
* * *
Mert değil ki…
Geçen haftaki bir yazımızda İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in “mert olmadığı”nı, sözünde durmadığını söylemiş, “mert ol” demiştik. Erdoğan’ın resmî davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Olmert, Mescid-i Aksa Camii’nin etrafında yaptığı çalışmanın yanlış anlaşıldığını, Türkiye’den bir heyetin gelip inceleyebileceğini kabul ettiğini söylemiş, biz de buna inanılmaması gerektiğini söylemiştik. Haklı çıktık. Olmert ‘mert’liğini yine gösterdi. “İnceleme heyeti diye bir şey yok, Türk ilgililer gelip ziyaret edecekler” diyerek... Onun için bir kez daha diyoruz, bu Olmert’e güvenilmez.
25.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|