Dünden devam
Gezimizin son durağı Şam’ın en büyük, en eski ve görkemli camii Emeviye Camii oldu.
EMEVİYE CAMİİ:
Şam’ın en büyük, en eski ve görkemli camii. Kilise olarak kullanılmakta iken, Şam’ın Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra, 705 yılında Emevî Halifesi Velid bin Abdülmelik tarafından bir kısmı camiye çevrilmiş. Daha sonraları yapılan tadilatlarla genişletilerek bugünkü halini almış ve tamamı cami olarak kullanılmaya başlanmış. Müslümanlar tarafından kıyamete yakın Hz. İsa’nın yeryüzüne ineceği rivayet edilen “ak minare” bu camiye aittir. Camide ayrıca, Hz. Yahya Peygamberin kabri ile İmam-ı Hüseyin’in Kerbelâ’da Yezid’in adamları tarafından kesilen ve Şam’a getirilen mübarek başlarının defnedildiği ve ziyaret edildiği bölüm bulunuyor. Avluda bulunan 8 sütun üzerine yükselen hazine kubbesi, kamu hazinesini korumak amacıyla Abbasîler döneminde yapılmış. Camiin ilginç yönlerinden birisi de, dört farklı mezhebi temsilen dört ayrı mihrap yapılmış olmasıdır. Ünlü İslâm âlimi İmam-ı Gazali Hazretleri meşhur eseri İhya-u Ulûmid-din’i bu camide kaleme almış. Ayrıca Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri ünlü Şam Hutbesi’ni (Hutbe-i Şamiye) 1911 yılında bu camide irad etmiş. Emeviye Camii’nin kapladığı 7 bin metrekarelik alanda ayrıca Selâhaddin-i Eyyûbî türbesi, Hz. Hüseyin’in kızı Seyyide Rukiye Camii, Türk Şehitliği ve turistik eşya satan bir çok dükkan bulunuyor.
Arabî Hutbe-i Şâmiye’nin Mukaddimesidir
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Kırk sene evvel Şam’daki Cami-i Emevîde, Şam ulemasının ısrarıyla, içinde yüz ehl-i ilim bulunan on bin adama yakın bir azîm cemaate verilen bu Arabî ders risâlesindeki hakikatleri, bir hiss-i kablelvuku ile Eski Said hissetmiş, kemâl-i kat’iyetle müjdeler vermiş ve pek yakın bir zamanda o hakikatler görünecek zannetmiş. Halbuki iki harb-i umumî ve yirmi beş sene bir istibdâd-ı mutlak, o hiss-i kablelvukuun kırk-elli sene tehirine sebep olmuş; ve şimdi o zamandaki verdiği haberlerin aynen tezahürleri âlem-i İslâmiyet’te başlamış. Demek, bu pek ehemmiyetli ders, zamanı geçmiş eski bir hutbe değil, belki doğrudan doğruya, 1327’ye (1909) bedel 1371’de ve Cami-i Emevî yerine âlem-i İslâm camiinde, üç yüz yetmiş milyon bir cemaate hakikatli ve taze bir ders-i içtimaî ve İslâmîdir diye, tercümesini neşretmek zamanıdır tahmin ederim.
Said Nursî/Hutbe-i Şamiye, s. 13-14
Bediüzzaman (r.a) ünlü Şam Hutbesi’ni
bu camide irad etmiş:
Hutbe-i Şâmiye eseri, Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin otuz beş yaşında iken, Şam’da, Şam ulemasının ısrarı üzerine Câmi-i Emevîde irad ettiği bir hutbedir. Çok büyük bir ehemmiyeti haiz olması hasebiyle, o zaman Şam’da bir hafta içinde iki defa tab edilmiştir. Bilâhare müellif Bediüzzaman Said Nursî tarafından tercümesi neşredilmiştir.
Hutbe-i Şamiye, s. 11
Hz. Hüeyin (r.a.)
Hz. Hüseyin (r.a.); Sevgili Peygamberimizin’in (a.s.m.) küçük torunudur. Hicretin dördüncü yılında Medine’de doğmuştur. Ağabeyi Hz. Hasan’dan 1 yaş küçüktür. Resûlullah, onu ve ağabeyini çok severdi. Her hareketiyle Peygamberimize benzeyen Hz. Hüseyin, Hicretin 61’inci senesinde Küfe’liler tarafından hilâfet vazifesini yüklenmek üzere çağırıldı. Aile ve efradını yanına alarak Küfe’ye doğru yola çıktı. Ancak Hz. Muaviye’nin yerine halife olan Yezid’in gönderdiği kuvvetli orduları tarafından Hz. Hüseyin, Kerbelâ’da sıkıştırılarak şehid edildi. Vefatı sırasında 57 yaşında bulunuyordu. Mübarek başının bulunduğu makam Emevî Camiinin yanındaki özel bölümde ziyaret ediliyor.
Hz. Yahya (r.a.)
Yüce Allah tarafından, Kur’ân’da: “Ey Zekeriyya! Sana Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik” (Meryem, 19/7) âyeti ile haber verildiğine göre; Yahya (a.s.), Zekeriya’nın (a.s.) oğlu idi. İsâ (a.s.)’dan altı ay önce dünyaya gelmiştir. Dolayısıyla, Hz. Musa’nın (a.s.) şeraitiyle amel eden peygamberlerin sonuncusudur. Küçüklüğünden itibaren saygılı ve ibadet ehli olduğu Kur’ân’da şöyle haber verilmiştir. “(Ona çocukluğunda): Ey Yahya! Kitabı kuvvetle tut! (dedik). Henüz çocukken ona hikmeti verdik (Tevratı öğrettik). Tarafımızdan (ona) bir kalp yumuşaklığı ve (günahlardan) temizlik (verdik). O, çok muttakî idi. Anasına ve babasına itaatli idi. Serkeş ve asi değildi. Dünyaya getirildiği gün de, öleceği gün de, diri olarak (kabirden) kaldırılacağı gün de, ona selâm olsun!” Hz. Yahya da (a.s.), babası Hz. Zekeriyya (a.s.) gibi milleti tarafından şehid edildi.
- Son-
|