Haftanın yedi günü zamanın yedi rengi… Renkler ayrı bir âhenkle dökülüyor her bir güne… Nizamın akıcılığında rengârenk parlıyor zaman… Hissettirdiği renkleri soluyoruz; sevinçlerle gülüyor, acılarla ağlıyoruz…
Zamanın tayfı renklerin raksı… Hislerin coşkusu zamanın sükûnunda saklı… Turkuaz şarkılar sakin sahillerde söyleniyor… Zaman; bazen sahillerdeki kumlarla oynaşıyor, bazen de dev dalgalarla vuruyor sert kayalıklara…
Beş his yeter mi yedi günü anlamaya; renklerin hissi, hislerin rengi her bir güne ayrı bir koku veriyor… Pazartesinin ertelemediği, Salının söylediği, Çarşambanın coşturduğu, Perşembenin perçinlediği, Cumanın cem ettiği, Cumartesinin sindirdiği, Pazarın beklettirdiği nedir?
Sükûnunda ışık rüzgârlar esen sevinçli Cuma, günlerin gülü olsa gerek… Lâtif latifelerin Rabbanî hislerle dolduğu, sekîne solunduğu, melekût yağmurlarla ıslanıldığı gün… Yağmurları iliklerine kadar hissedebilmek; kalın ülfet elbiselerini tefekkürle yırtmakla mümkün…
Renklerin toprağından fışkıran derin coşku, yağmurlarla buluştuğunda yüreğin tufandan kurtulduğu gün; seher soluklu Cuma…
Canın coştuğu, ruhun kanatlandığı, gönlün güllerle güldüğü günde; zaman ötesinden kokular getirir zaman… Sürgün saatleri serinletir melekût meltemler…
Mânâ maddenin önünde gizem kapılarını açar; her şey anlam değerini dillendirir… Dilekler, duâlar yükselir durmadan, saat-i icabeyi yakalamak için… Cumanın kalbini yakalayanın kalbî duâları kabul olunur… Ne isterseniz cevap verilir; düğümler çözülür, dertler dağılır, hayata renk gelir, renklere hayat… Ubudiyet duâ renkleriyle süzülür gönlün gökkuşağına…
Kulluk toprağından yükselen tefekkür çiçekleri güneşin renklerini görür ve gösterir… Bereket yağmurlar yağar Rahmet bulutlarından… Toprağın kokusuyla, gökkuşağı renkleri coşku kuşlarını uçurtur sekine kanatlarıyla; dağların, denizlerin ötesinde, yıldızların yetişemediği, galaksilerin göremediği yöne doğru…
Kalp, Cumanın kalbiyle bütünleşmiş, yönsüz ve zamansız iklimlerde renkleri ve kokuları geride bırakmış yitik yurdunu arıyordur; sonsuz saadet…
Saatler döner Cuma ertesilenir; ayakları yerde yalnız yürüyordur kalabalıklarda… Havayı soluyan, renklere bakan, hadiselerle dalgalanan, zevklere koşan, arzulara arzulayan bir arzlı günü Cumartesi; Pazar buluşması için nefsin akla elini uzattığı gün…
Zevk pazarlarında nefsin gezmeyi sevdiği gündür Pazar… O da ertesilenir, tekrar sema katlarına yükselmek için merdiven dayanılır pazartesinde… Salı, Çarşamba, Perşembe adımlarıyla çıkılır Cuma zirvesine…
İniş çıkışlarla geçer aylar, yıllar… Güneş rengi yapraklarla dolar etekler… Her günün ektiği rengi biçmek, kokuttuğu havayı solumak; sanırım hayatın anlam dilimleriyle dairesel dönmek hakikat etrafında…
Her günün size hissettirdikleri sizin gününüzdür.
27.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|