Kâinat Yaratıcısının en büyük delillerinden birisi Kur’ân’dır. Zira o, Allah’ın sözüdür. Kelâm sıfatı konuşmaya, konuşma varlığa işaret eder. “Yapan bilir ve bilen konuşur” kaidesince, Âlemlerin Rabbi, Kur’ân vasıtasıyla insanoğluyla konuşmuş; Kendisini tek, sonsuz isim ve sıfatlar sahibi olarak tanıtmıştır.
Kur’ân’ın Kelâmullah olduğu, İlâhî tuğra gibi mu’cizeliği gösteren bir mühürdür. Kur’ân’ın mu’cizeliğinin yedi ana yönü vardır:
1- Nazmındaki belâgat 2- Âyet ve sûreler arası tenasüb (âhenk/uyum) 3- Kendine has insanınkine benzemeyen üslûbu 4- Gaybtan haber vermesi 5- Âyetlerde tenakuz/çelişki ve hata olmaması 6- Ümmî (okuma yazma bilmeyen) bir zattan zuhur etmesi 7- İnsanların gücünün üstünde ilmî hakikatleri ihtiva etmesi.
Bir insan, üstelik o vahşet ve karanlık çağında böyle bir kitap düzenleyemez. Çünkü bu, insan tâkatinin üstünde bir hadisedir. Öyle ise o Allah kelâmıdır.
Öte yandan Kur’ân’da hiçbir hata, eksik bulunmaz ve bulunması da imkânsız. Oysa, hangi seviyede olursa olsun hiçbir beşerî eser, hata ve yanlıştan berî olamaz. Bu da Kur’ân’ın kaynağının İlâhî olduğunu gösterir.1 Zaten Kur’ân, “Eğer bu bir beşer sözüdür diyorsanız, onun bir benzerini yapın!”2 diye on beş asırdır meydan okuyor.
Gerek Müslüman, gerekse gayr-i müslim yazarlar tarafından milyonlarca Arapça kitap yazılmış olmasına rağmen Kur’ân üslûbuna benzer bir eser kimse ortaya koyamamıştır. Bu da beşer değil, Allah kelâmı olduğunu gösterir. Ki, bütün insanlara ve cinlere meydan okuyarak Arap ediplerini ve belâğatinin dahilerini ümmî peygamber vasıtasıyla muarazaya çağıran Kur’ân, onları tahrik etmiştir. Bu nokta bile birkaç yönlü mu’cizedir:
* Gelecekten haber vermiştir, bu yüzden muaraza olamamıştır. * Böyle büyük bir dâvâda onlara “Yapamayacaksınız!” diyerek meydan okuması, yüz de yüz hak olduğuna işarettir. * Kur’ân, belâgatın ve fesahatin zirvesinde olanlara, “Siz bile bunu yapamadınız, diğer insanlar asla muaraza edemezler!” diyerek geçmiş ve gelecek zamanın bundan aciz olacağını da haber verir. Nitekim, bu noktada da mu’cizeliğini serdetmiştir.
Kur’ân’ın diğer mu’cizelik yönü de her zaman yeni kalması, her asırda yeniden nazil oluyor gibi olması, tazeliğini koruması, eskimemesi, ezeli bir hutbe olup bütün insanlara hitap etmesidir. Çünkü, beşerî kanunlar insan gibi yaşlanır. Kökü sağlam olan Kur’ân ise, zaman geçtikçe daha da sağlamlaşır ve hakikatleri yayılır. Demek Kur’ân, Allah kelâmıdır. Evet, bu yönüyle Kur’ân Cenâb-ı Hakkın delillerindendir.
Dipnotlar: 1- Sözler, s. 375-384. 2- Bakara Sûresi: 24.
27.02.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|