Sonunda karar verilmişti. Ömür geçiyordu ha bugün ha yarın diyerek, arkaya bakmadan gitmek vakti gelmişti. Korkunun ecele faydası yoktu artık. Ne olursa olacaktı. Hem memlekete dönmek neden bu kadar korkutsundu ki insanı?
Doğup büyüdüğü şehir ne kadar yabancı gelebilirdi ki insana? Emindin sana kucak açılacağından.
Yıllar yılı gurbete alışmak için sarfettiğin onca çaba, sadece bir geri dönüş hikâyesi içindi. Günün biri, bir gün gelecekti ve sen pılını pırtını toplayıp heybeni takıp omuzuna yüklenecektin ne varsa hatıralarında…
“Hey gidi hey! Ne günlerdi” diyecektin ardına bakınca. Taa dünyanın öbür ucunda geçen onlarca yıl. Dile kolay. Çocuklar doğdu büyüdü, okullandılar çoktan. ve sen büyüdün, olgunlaştın gitgide. Zaman ne yaman geçti yüreğinde.
Ana kucağından kopup gelmenin bedelleri ödendi önceleri. “Özlem,” en çok koyuyordu insana, anadan babadan ayrı kalmak. Doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor misali, ciğerlerin sökülüyordu sanki, tarifi imkân olmayan duygu selleri içinde yıllar yılları kovaladı. “Bu zaman nasıl geçecek?” derken, bir de baktın ki artık gitme vakti.
Gidecektin gitmesine de, sadece yaz tatillerinde hasret gidermek için misafir olduğun memleketin, bakalım bıraktığın gibi miydi? Sen akraba ziyaretleri, konu komşu gezmeleri, az çok alışveriş derken, nasıl geçtiğini anlamıyordun ki kısacık tatillerin. Tatile gitmek ve yaşamak arasında uçurum farkı vardı. Esas merak edilen, Türkiye’de nasıl yaşanırdı? Unutmuştuk hepimiz.
Sonra endişeler çaldı kapını bir bir. Çocukların telâşı sardı seni. “Ben hadi neyse!” dedin, ama ya ana dilleri gibi İngilizce konuşan çocuklar?
Şimdi ya adapte olamazlarsa Türkiye’nin eğitim sistemine? Arkadaş edinmeleri, kültürel özellikler, ne çok şey farklıydı buradan. Hangi birini tutsan elinde kalıyordu, ama sen güçlü bir anneydin, kendini çoktan unutmuştun, çocuklarına adanmışlığınla Sahibinin yardımına sığınıyordun, “Herşey çok güzel olacak” umuduyla.
Güzel bir anı olarak kalacaktı burada yaşanılanlar. Bir sürü çevre edinmiştin, çok fazla kültür tanıma fırsatı elde etmiştin. Dünyanın neresine gitsen yakalayamayacağın bu çok kültürlülük sana hayatın geri kalan kısmında rehber olacaktı. Yemeden içmeye, alışverişten, sosyal hayata katılmaya kadar hemen her konuda tecrübeli sayılırdın.
Yabancı arkadaşlarından da öğrendiklerini hiç unutmayacaktın. Onları da Türkiye’deki dostlarınla paylaşacaktın yeri geldiğinde.
“Herşey, karar verene kadar, bir karar versen gerisi kolay” demiştin ya ablacım, haklıydın. Yolunuz açık olsun.
Hülya Abla, Meryem Abla, Esra Abla güle güle gidin…
(Darısı başımıza.)
26.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|