Naile Hanım: “Bebeği olmayan birisi bebeğinin olması için hangi duâyı okuması gerekiyor?”
İster sözlü olsun, ister davranışlarımızla doğrulanmış biçimde olsun duâ kulun her zaman, her derdinde ve her kapalı kapısını açan tek umut kaynağıdır. En olumsuz hallerde bile duânın açacağı birçok hayır ve güzellik kapısı vardır ve bizi beklemektedir. O kapılara ancak duâ ile ulaşabilmekteyiz. Bu açıdan duâyı dilden ve gönülden düşürmemeye dikkat edelim.
Hazret-i Zekeriya Aleyhisselam ihtiyar idi. Muhtereme eşi de kısır bulunuyordu. Ama onlar Allah’tan ümit kesmediler. Duayı hiçbir zaman bırakmadılar.
Zekeriya Aleyhisselâm şöyle duâ etti: “Rabbi heblî min ledünke zürriyyeten tayyibeten inneke semî’ud-Duâ.” Yani: “Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin.”
Nihayet Cenâb-ı Allah tarafından duası kabul edildi ve kendisine iffetli, efendi ve mübarek bir erkek çocuk müjdelendi. Bu hususu Kur’ân şöyle haber veriyor:
“Orada Zekeriya, Rabbine dua etti: ‘Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen duâyı hakkıyla işitensin,’ dedi. Zekeriya mabedde durmuş namaz kılarken melekler ona Şöyle nida ettiler: ‘Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime’yi tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler.’ Zekeriya: ‘Rabbim! Dedi, bana ihtiyarlık gelip çattığına, üstelik karım da kısır olduğuna göre benim nasıl oğlum olabilir?’ Allah şöyle buyurdu: ‘İşte böyledir; Allah dilediğini yapar.’”1
***
Arabistan/Taif’ten Tahiri Türkyılmaz: “Temettü haccında kesmek vacip olan kurbanı nerede kesmek vaciptir? Memlekette de kesilebilir mi? Eğer Mekke sınırları içinde kesilmemiş, memlekette kesilmişse ne lâzım gelir?”
Hac veya umre esnasında, Kâbe’ye ve Harem bölgesine ulaşmış olmanın şükrünü eda etmek niyetiyle, Allah için hediye olarak kesilen kurbana hedy diyoruz ki, hac biçimlerine göre hükümleri ayrı ayrıdır.
İfrad haccı yapanların kurban kesmeleri vacip değil, müstehaptır. Yani isterlerse nafile olarak kesebilirler. Ancak kurban kesme yükümlülükleri yoktur.
Temettü’ veya Kıran haccı yapanların ise, bir seferde umre ve hac olarak iki ayrı ibadeti birleştirerek yapmış olmaları sebebiyle, şükür olarak, Allah rızası için kurban kesmeleri vaciptir. Bu hüküm şu âyet-i celîleye dayanır: “Kim umresini bitirip de, ardından, ondan faydalanarak haccını yapmak isterse, ona da kolayına gelen bir kurban vaciptir.”2
İster vacip, ister nafile olsun, “hedy” kurbanlarının Harem Bölgesi sınırları içinde kesilmesi şarttır. Eğer harem bölgesi sınırları dışında kesilmemişse, harem bölgesinde yeniden kesmesi icap eder. Kurban kesmeye güç yetiremeyen kişi, üçü hac esnasında Zilhiccenin 7. 8. ve 9. günlerinde, yedisi de memleketine döndükten sonra olmak üzere on gün oruç tutar.
***
Ayfer Gürbüz: “Gusül abdesti ile namaz kılınır mı?”
Usûlüne uygun alınan gusül abdesti ile namaz kılınır. Bu abdestle, namaz abdesti ile yapılabilen her şey yapılır.
***
Esma Altun Cevahir: “Sidre’nin anlamı nedir? Bu kelime isim olarak konulabilir mi?”
Sidre, her ne kadar botanikte hünnap ağacı veya Arabistan kirazı olarak bilinse de, dilimize Necm Sûresi 14. âyetinden girmiş olmalıdır. Bu âyette bir son Sidre’den (Sidre-i Münteha) bahsedilir ki, bu Sidre yedinci kat gökte bir ağaçtır, Arşın sağ yanında ve Me’va Cennetinin yanında yer almaktadır ve bu ağaç beşerî ilmin ulaşabileceği son sınırı, yani kâinatın son sınırını, yani ötesini ancak Allah’ın bildiği son noktayı, yani miraçta Peygamber Efendimiz’in (asm) Hazret-i Cebrail’i (as) bırakıp geçtiği son noktayı ifade etmektedir.
Sidre isim olarak konabilir.
Dipnotlar:
1- Âl-i İmran Suresi: 38, 39, 40,
2- Bakara Sûresi, 2/196
26.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|