Okula gidip de okulun anlam ve hedefini bilmeyen insan var mıdır? Okulu oyun ve eğlence yeri olarak kim görür?
Ticaretle uğraşan bir insanın işiyle ilgilenmemesi, dükkânını kapatıp kumar masasında vakit geçirmesi ticaretten istenen sonucu almasını sağlayabilir mi?
Dünya da bir okuldur; hem de Cennete adam yetiştiren bir okul.
Dünya da bir ticarethanedir. Hem de Cennet gibi güzellikler diyarı ebedî bir âlemi kazandıran bir ticarethane.
Lem’alar’da yer alan, “Nur-u iman ile gördüm ki; hem benim, hem herkes için şu dünya muvakkat bir ticaretgâh ve hergün dolar boşalır bir misafirhane ve gelip geçenlerin alış-verişi için yol üstünde kurulmuş bir pazar…”1 şeklindeki ifadeler de bunu anlatıyor.
Dünyada niçin bulunduğunu bilmeden yaşayan bir insan ne kazanırsa kazansın hiç hükmündedir.
Evet, “Bu dünya ebedî kalmak için yaratılmış bir menzil değildir. Ancak Cenâb-ı Hakkın ebedî ve sermedî olan ‘Darüsselâm’ menziline dâvetlisi olan mahlûkàtın içtimaları için bir han ve bir bekleme salonudur.”2
Selâmet ve mutluluk diyarının yolcusu olan insanın ömür defterini zararla kapatmaması için gerek Kur’ân-ı Kerim ve gerekse hadis-i şeriflerde yer alan uyarılar şu geçici bekleme salonu, misafirhane ve ticarethaneyi gerektiği gibi değerlendirmeye yöneliktir. Bizi sevip bize merhamet ettiğini hiçbir yaratığa vermediği en güzel organ, duygu ve yeteneklerle donatarak gösteren Rabbimiz yine sevgi ve merhameti gereği dünyamızın olduği gibi ebedî hayatımızın da Cennete dönmesini istiyor. Tâ ki ilerde ah vah etmeyelim.
Bu gerçeği anlayabilmek için çok zeki, akıllı olmaya da gerek yok. Aklı azıcık çalıştırmak yeter. En akılsız adam dahi anlar ki şu misafirhane boşu boşuna kurulmamış. İnsana verilen onca emek de boşu boşuna değil. En basit işlerinde bile fayda gözeten insanoğlu nasıl şu koca kâinatın ve onun bir özeti olan insanın nasıl başıboş yaratıldığını düşünüp keyfine estiğince bir hayat sürmek isteyebilir?
Söz Kur’ân’ın: “Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri Biz boş yere yaratmadık.”3
“Sizi boş yere yarattığımızı ve huzurumuza döndürülmeyeceğinizi mi sanmıştınız?”4
Öyleyse, “Şu fanî dünyada, şu muvakkat misafirhanede, kısa bir ömürde, az bir lezzet için; ebedî, daimî hayatını ve saadet-i ebediyesini berbat etmek, ehl-i aklın kârı değil.”5
Dipnotlar: 1- Lem’alar, s. 291. 2- Mesnevî-i Nuriye, s. 39. 3-Sâd Suresi: 227. 4-Mü’minûn Sûresi: 115. 5. Şuâlar, s. 404.
26.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|