Nokta dergisinin (8-14 Mart 2007) ifşa ettiği ve Genelkurmay’ın da “adlî soruşturma” başlatıldığını açıkladığı medya hakkındaki son ‘andıç’ tartışması alevlendi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Konseyi başta olmak üzere, gazeteci meslek kuruluşları bu değerlendirmeye tepki gösterdi. Ardından, ‘andıç’ta adı geçtiği ifade edilen gazeteci ve yazarlar da ‘rapora/andıç’a tepki göstererek, böyle raporlardan ‘demokrasi’nin zarar göreceğini ifade ettiler.
Konuyla ilgili görüş beyan etmesi beklenen siyasetçiler ise umumiyetle susmayı tercih ettiler. Bu kadar ciddî bir iddia sonrası siyasetçilerin görüş beyan etmemesi ‘normal’ kabul edilebilir mi? Bu tavır, her fırsatta eleştirilen ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ tavrını hatırlatmaz mı?
Ana muhalefet partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, kamuoyunda tepki gören ‘andıç’la ilgili konuştu, ama bir siyesetçiye yakışan değerlendirme yapmadı. Baykal, ‘andıç’ı değerlendirirken, bunun “bir iç değerlendirme raporu olduğunun anlaşıldığını” ileri sürerek, ‘’Bunu dışa yönelik, kurumları, kişileri nitelemeye ve suçlamaya yönelik, topluma bu konuda bir mesaj vermek amacıyla yapılmış bir çalışma olarak anlamak doğru değildir’’ demiş. (AA, 9 Mart 2007)
Baykal’a bakılırsa ‘andıç’ hadisesi çok sıradan... Zaten her kurum yapıyormuş! Bir yanlışı her kurum yaparsa doğru olur mu? Başbakanlığın da benzer uygulamaları olduğu söyleniyor. Orada da eğer hakperest olunmuyorsa orası da hatalıdır. Ancak sözkonusu ‘andıç’taki yaklaşım çok farklı. Meselâ, bazı yazarların ‘darbelere karşı olması’ andıçlanmasına, yasak listesine ilâve edilmesine sebep gösteriliyor ki, asıl itiraz edilmesi gereken budur. Yanlış olan ‘darbelere taraftar olmak’ iken, ‘andıç’ta darbelere karşı olmak suç unsuru kabul ediliyor.
Bir noktaya daha dikkat çekmek gerekiyor: Sözkonusu ‘andıç’ medyaya sızdırıldıktan sonra kısa bir açıklama yapan Genelkurmay, “8 Mart 2007 günü Genelkurmay Başkanlığının basın yayın organları hakkında değerlendirme raporu hazırladığı şeklindeki haberlere medyada yer verilmiştir. Konu ile ilgili adlî soruşturma başlatılmıştır. Saygı ile duyurulur” demiş. (www.tsk.mil.tr)
Genelkurmay bile aktardığımız ilk açıklamasında sözkonusu ‘andıç’ı muhteva anlamında değerlendirmez/ savunmazken, siyasetçi Baykal’ın ‘andıç’ın muhtevasını ve mantığını savunması normal midir?
Tabiî ki herkes istediği değerlendirmeye yapmakta serbesttir. Ancak bu tavır, CHP’ye itibar kazandırır mı? Düne kadar pek çok medya mensubu da benzer yanlış ve ‘andıç’lar karşısında sustu, sonunda ‘andıçlanma sırası’ onlara da geldi ve itiraz seslerini yükselttiler. Şu anda ‘andıç’ları savunur pozisyona düşen Baykal, gerçekleri görmek ve her şart altında demokrasiyi savunmak için kendisinin de ‘andıç’lanacağı günleri mi bekliyor?
Ya da şöyle soralım: ‘Andıç’ı savunur duruma düşen Baykal hakkında da gizli/açık ‘andıç’lar olmasın?
‘Sistem’in doğru işlemesi için hepimiz, üzerimize düşen görevi lâyıkıyla yapmak durumundayız. Siyasetçi siyaseti, tüccar ticareti, herkes kendi mesleğini en iyi yapmak durumunda. Türkiye’nin ‘andıç’larla vakit kaybetmeye tahammülü yok.
10.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|