Yeşilay Haftası içindeyiz. Acaba Yeşilay hakkında ne biliyor, ne yapıyor; ne yapmalıyız? Hilâl-i Ahdar (Yeşilay Cemiyeti), 5 Mart 1920’de, Cumhuriyet’ten evvel kurulan en eski yaşayan hayır müessesemiz. Batı, Osmanlı’ya, Tanzimat ile başlattığı hulûl hareketini, “kardeşlik-müsâvât-hürriyet-adalet” sloganlarıyla süsleyerek, şirretliğini maddî işgale kadar dayandırdı. Birinci Cihan Harbi sonunda, bütün yurdun işgal edilmiş olmasına rağmen, milletimizde istiklâl ve mücadele azminin sönmediğini gören düşman; top ve tüfekle yenemediği Müslüman varlığı, içten çökertmek için alkol ve uyuşturucu gibi maddelere başvurmuştu. Limanlarımıza uğrayan düşman gemileri beraberinde getirdiği yığın yığın alkol kasalarını indiriyor ve bunlar el altından halkımıza ve bilhassa yurt müdafaasının faal unsuru gençlerimize ulaştırılıyordu. Alkol ve uyuşturucu madde iptilâsı, kısa zamanda bir salgın halini almaya yüz tutmuştu. İşin vehametini kavrayan vatansever aydınlar, halkı ve gençliği uyarmak ve bu yolda mücadele etmek için “Türkiye Yeşilay Cemiyeti”ni kurdular.
İrfân ve kültür hayatımızda, en eski ve önemli yeri işgal eden Yeşilay Cemiyeti nasıl kuruldu? Dr. Mazhar Osman Bey, bazı arkadaşları ile birlikte, İstanbul Vilayet binası yanındaki “Metbuât Cemiyeti”ne gider. Şeyhülislâm—protokolde başbakandan sonra gelen ve dinî teşkilâtı idâre eden makam—Haydarizade İbrahim Efendi Hazretleri de toplantıya şeref verenlerden. Dr. Hacı Emin Paşa, Dr. İbrahim Paşa (Askerî Sıhhiye Reisi), Dr. Milaslı İsmail Hakkı (Sıhhiye Umumî Müfettişi), Galip Paşa (Pasinler), (Sabık Hicaz Valisi), Dr. Şinasi Paşa (Bahriye Merkez Hastahanesi Ser Tabibi), Hasan Bey (Saka), Hüseyin Kázım (Eski Meb’uslardan), Said Efendi (Bediüzzaman Said Nursî, Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye azâsı), Eşref Edip Bey (Sebilürreşad Mecmuası sahibi), Prof. İzmirli İsmail Hakkı Bey, Ahmet Emin (Yalman) (Vatan Gazetesi Baş Muharriri) gibi bir çok gazeteci, yazar ve öğretmen bu toplantıda hazır bulunmuş.
Cemiyetin gayesi, “Ülkemizde ahlâkî ve kültürel bir kalkınma atmosferi içinde; içki ve uyuşturucu madde tüketimini, devlet organları ile de iş ve gönül birliği yaparak, asgarîye indirmektir.” Cemiyet’in temel stratejisi; başta uyuşturucular olmak üzere bütün çirkin ve zararlı alışkanlıklara zemin hazırlayan “uyuşturucu kültürü”ne cephe almaktır. “Uyuşturucu kültürü”, istilâcı süper güçler; toplum yapısının temelini teşkil eden millî ve mânevî değerleri, mistik inanç ve mukaddesleri yok etme faaliyetidir. Hedef; uydu haline getirilmek istenen ülke ve toplumun, millî mukavemet ile savunma gücünü yok ederek, sömürüye müsâit hâle getirilmesidir.
Uyuşturucu kültürünün unsurları: Fuhuş, rüşvet, kumar, ırza tecâvüz, intihar, cinsî sapıklık ve uyuşturucu kapsamına giren madde alışkanlıkları, âilenin yıkımı gibi cemiyeti çözen, çökerten iptilâ ve eğilimlerdir.
Vâsıtaları: Müstehcenliği, fuhşiyat ve her türlü sapıklığı, yıkıcı modaları teşvik ve telkin eden, karşıt ideolojilerle toplumu ve bilhassa gençliği kamplara ayıran, kezâ fırsat buldukça bunları çatıştıran, ülkeyi terör arenasına çevirmeyi görev edinen bütün yazılı-sözlü, canlı-cansız basın-yayın araçları, başta eğitim olmak üzere bütün devlet kademelerinde yuvalanmış 5’inci kollar, mensupları ve uydularıdır.
Şimdi elimizi vicdanımıza koyup kendimize sormalıyız: Acaba bilerek veya şuursuzca bunlara mı destek oluyoruz; yoksa milletimize, yani Yeşilay’a mı?
10.03.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|