Türkiye’nin 11. cumhurbaşkanının seçilme takviminin başlamasına bir ay kaldı. Cumhurbaşkanı seçimi için takvim, halen görev yapan Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin sona ereceği 16 Mayıs’tan bir ay önce, yani 16 Nisan’da başlayacak. Seçim süreci, bu tarihten itibaren 30 gün içinde tamamlanacak. Bu sürenin ilk 10 günü adayların Meclis Başkanlık Divanına bildirilmesi ve kalan 20 gün içinde de seçimin tamamlanması gerekiyor.
İşte böyle bir ortamda, AKP içinde başlatılan bir anket ortalıkta dolaşıyor.
“Cumhurbaşkanlığı için Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç dışında aşağıdakilerden en uygun kişi kim?” sorusunun altındaki ikinci soru hayli ilginç. Bu soruyu ilginç kılan da, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için sorulan isimlerin hepsinin eşlerinin başlarının örtülü olmaması… Dün bazı gazetelere yansıyan ankete göre, bu isimler şöyle: Devlet Bakanları Beşir Atalay ve Mehmet Aydın, Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan…
Bu listeden hemen şu anlaşıldı: Eğer Erdoğan aday olmaz, tartışmalar “başörtüsü ekseni”ne oturtulursa “Teşkilâtımız böyle istedi” denilerek, bu isimlerden birisi aday gösterilecek. Başörtüsü yasağı konusunda 4.5 yıldır bir adım atamayan AKP’nin böyle bir manevranın içine girmesi hiç zor görünmüyor.
Gerçi ankette yer alan isimlerden birisi olan Köksal Toptan, AKP tarafından teşkilâta yapılan cumhurbaşkanlığı anketiyle ilgili olarak, “Benim adımın geçmiş olması bile, partim tarafından bu şekilde bir şey yapılmış olması bile gurur vericidir” diyerek memnuniyetini dile getirmiş…
Atalay, Aydın ve Gönül şu anda bakanlık görevlerini yürütüyorlar. Köksal Toptan ise, Adalet Komisyonu Başkanı… Bu isimlerin “eşleri başları açık olduğu için aday gösterilebilir” gibi anlaşılacak böyle bir kategoriye sokulması ne derece doğrudur? Doğrusu tartışılacak bir durum…
Bu anketten memnun olmayanlar da var. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, “Bu anketten hareketle başbakanın cumhurbaşkanı adayı olmayacağı şeklinde bir değerlendirme yapılabileceğini sanmıyorum. Bana göre bu tür anketlerde isim belirtmeden, yönlendirme yapmadan sonuçlar daha objektif olacaktır” diyerek, itiraz ediyor.
* * *
Cumhurbaşkanlığı adaylığının son günü olan 27 Nisan’da yapılması gereken Millî Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının Erdoğan’ın “seyahat yoğunluğu” gerekçesi ile 10 Nisan’a çekilmesi de cumhurbaşkanlığı tartışmalarının önümüzdeki günlerde hararetleneceğini gösteriyor. Bu durum, toplantının normal tarihinde yapılması halinde tartışmanın MGK’ya yansıyacağından endişe edildiğini gösteriyor.
Aslında son günlerde Deniz Baykal’ın ortamı geren açıklamaları, emekli paşaların başını çektiği ve “ulusalcı” diye bilinen kuruluşların “Erdoğan cumhurbaşkanı olmasın” türü açıklamaları, belli etmeseler de derinden derine hükümeti etkilemiş görünüyor. Hükümet kanadında bu konuda provokasyonların bile olabileceği düşünülüyor.
Hükümet önümüzdeki bir ayı kazasız-belâsız atlatmanın telâşında. Bu yüzden bu tür anketler teşkilâtlara gönderiliyor, belki de sırf bu tartışmalara sert çekmek adına basına sızdırılıyor.
* * *
Bu konudaki bir diğer tartışma da, eski cumhuriyet başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun ortaya attığı ve CHP’nin hemen sahiplendiği “İlk turda 367 milletvekili bulunmalı” tartışması… CHP her ortamda, “Uzlaşma sağlanmadan seçime giderseniz, biz oylamaya katılmayız ve ilk iki turda 367’nin altında bir sayı ile toplanırsa Anayasa Mahkemesine gideriz” tehdidini yapıyor.
Meclis Başkanlığının hukukî görüş sorduğu “Meclisin hukukî otorite”si olan, Kanunlar ve Kararlar Dairesi, CHP ve Kanadoğlu’nun tam tersi “görüş” açıklayıp, “Cumhurbaşkanlığı seçimi oylamasında 367 milletvekilinin hazır bulunmasına gerek olmadığını, 184 vekilin oylama için yeterli olacağını” açıklaması hükümet kanadını rahatlatmış görünüyor.
Önümüzdeki günlerde cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili bu tür tartışmalar biteceğe benzemiyor. Her gün yeni senaryolar, yeni tartışmalar ortalığa yayılıyor. Bu tartışmaların ülkeye zarar vermemesi için akl-ı selimle ve demokrasi içinde tartışmaların yapılması gerekiyor. Bunun için de en sağlıklı seçim, son sözü antidemokratik oluşumların değil, Meclisin söylemesi…
16.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|