Dünya genelindeki iklim değişikliklerini artık herkes hissetmektedir. Dünyanın bazı bölgelerinde kış sıcak geçtiği için, kayak merkezleri faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı. Kimileri de yapay kar yağdırdı veyahut da çok yüksek kesimlerden kar taşıdı. Avusturya’da olduğu gibi.
Ama taşıma suyla değirmen dönmüyordu. Ülkemizde de artık bazı bölgelerde kar görülmemeye başladı. Kar konuşulunca hep aklıma yıllar önce Cidde’de yaşayan bir arkadaşımın, “Ben ve ailem kar yağışını hiç görmedik. Bize kar yağışını gösteren bir resim gönderir misin?” sözü aklıma gelir. Artık bu olay bizim için de mi adiyattan olacak? Karı görmemek, kar üzerinde iz bırakarak, ayakkabının numarasını resmederek yürümeyi de mi unutacağız?
Evet, dünyanın önde gelen bilim adamlarınca hazırlanan yeni rapora göre küresel ısınma, sanılandan daha hızlı ve daha yıkıcı olacak. Dünyanın büyük bir ihtimalle bu yüzyılda gerçek bir felâket yaşayacağı uyarısı yapılmış. İngiliz The Observer gazetesinin dikkat çektiği rapora göre, “Küresel ısınma, daha çok yıkıcı ve etkileri çok daha erken biri aşamada hissedilecek. Deniz seviyesi bu yüzyılda yarım metre civarında yükselecek. Kar en yüksek dağların dışında yok olacak. Çöller yayılacak. Öldürücü sıcaklık dalgaları yoğunlaşacak. Milyonlarca insan topraklarından kaçmak isteyecek. Bu da zengin ülkelerin ekonomilerini gerecek.
Yine ülkemizle ilgili olarak Londra Üniversitesinde meteoroloji üzerine uzmanlaşmış bilim adamlarının tahminlerine göre Türkiye’de kuzeybatı kesimlerinde kuraklık had safhada olacak. 2007 yaz aylarında ise, Türkiye’nin batı ve İstanbul’un da içinde bulunduğu, özellikle kuzeybatı kesimlerinde kuraklık had safhada olacak.
Bilim adamlarının açıklamalarına göre, dünyanın bu duruma gelmesi yüzde doksan insanların faaliyetlerinden kaynaklanıyormuş. Şu andaki insanların durumunu Rum Sûresi 41. âyet çok güzel tefsir ediyor: “İnsanların kendi elleriyle işledikleri kötülükler yüzünden karada ve denizde fesad belirdi. Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın. Belki de dönerler.”
Bilim adamlarının da tesbit ettiği gibi insanların elleriyle işledikleri yüzünden, yine Kur’ân-ı Kerim’in ifadesiyle “döşek”’ini (Bakara, 22) deliyor veyahut da yırtıyor. İnsanların bazı faaliyetleri sonucu bazı hayvan türlerinin yok olması gibi haberler bizi fazla ilgilendirmiyordu. Fakat gördük ki, insanın hayatı hayvan hayatıyla bağlantılı. Hayvanların olmadığı bir dünyada insanların da hayatlarını sürdürmeleri mümkün değil. “Ruy-i zeminin sıhhiye memurları hükmünde olan ... kartallar” (Mektubat, 333) olmazsa. “Zira ne vakit öküz çalışmazsa ve balık milyon yumurtayı birden doğurmazsa o vakit insan yaşayamaz. Hayat sukut eder. Hâlık-ı Hakim de arzı harap eder.” (Lem’alar, 95) Evet insanın fiillerine çok dikkat etmesi gerekiyor. Her fiili kâinatla alâkalı, dolayısıyla istikamet üzere yaşaması gerekiyor. Her taşkınlık, hem kendisini hem de bir nevi arkadaşları olan diğer varlıkları da etkiliyor.
Küresel ısınma ve kuraklığın aslında nimetlerin aşırı tüketiminden kaynaklandığını anlıyoruz. Özellikle enerji konusundaki aşırı israf, ciddî bir problem. Her ferdin üzerine düşen görevi yapması gerekiyor. Bütün nimetleri iktisatla kullanmaya alışmamız gerekiyor. Yoksa nimetler elimizden gittikten sonra zaten mecburen alışacağız.
İnsanlık Hz. Peygamberi (asm) takliden 530 gr (İbrahim Canan, Osmanlı Su Medeniyeti, s, 239) su ile abdest almayı öğrenmedikçe ve Said Nursî gibi mangala konan fazla kömürü çıkarmayı öğrenmedikçe, büyük sıkıntılarla karşılaşacak.
11.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|