Ali FERŞADOĞLU |
|
Hoca nikâhı mı, belediye nikâhı mı? |
Resmî nikâh mı, hoca nikâhı mı kıymak gerekir? Hıristiyanlıkta inanç esaslarından birisi, nikâhın kilisede kıyılmasıdır, aksi halde gayr-i meşru olur. İslâm’da “Hoca nikâhı, belediye nikâhı, hacı nikâhı” diye bir mecburiyet yok. Şartları gerçekleştirildiğinde, şahitler huzurunda “icap, kabul” ile o nikâh anlaşması yapılmış olur. Sadece şu söze ve niyete dikkat etmek gerekir: “Kabul ve icap” sorularını kim sorarsa sorsun, taraflardan herbirisi “ettim” diye cevap vermeli. Aslında, “ediyorum” kelimesi de binniyet aynı hesaba geçer. Çünkü, bundan kastedilen mânâ, “ettim” demektir. Ancak, kasten ve şuûrî olarak, “Edeceğim!” demesi durumu değiştirir. O takdirde, arada bir baskı veya zorlamanın olduğu, taraflardan herhangi birisinin bu evliliğe zorlandığı mânâsı çıkabilir. O takdirde, bu kelimelerle kıyılan nikâh geçerli değildir. Bu bir mânâda, kelime şifreleri ile açılan bir kasa veya kapıya benzer. Şifredeki harfleri aynen tekrarlamadığınız takdirde, açılmamaktadır. Taraflardan herhangi birisinin evlenmeme veya sû-i niyeti, açığa vurulmadıkça, bir mânâ ifâde etmez... *** Dinimiz İslâm, nikâhın meşrû sınırlar içine çekerek, pek çok ferdî, âilevî, içtimâî/sosyal, ahlâkî, sıhhî vesaire gibi hikmetler, özellikler, güzellikler gözetmiş. Maddeler halinde sıralarsak: * Nefis ve sağlık muhafaza edilir. * Nesiller bilinir, koruma altına alınır. * Doğan çocukların babaları belli olur. Aile yuvası kurulur ve birçok güzellikler bir arada yaşanır. Akrabalık ve dayanışma sağlanır. Kıskançlık, kavga ve cinâyetler önlenir. Gayr-i meşrû ilişkilerden doğan hastalıklar önlenir. Burada sadece “babanın belli olmamasından” doğacak sakıncalara dikkat çekelim. O takdirde: * Nesiller karışır. AB İstatistik Araştırmalar Dairesi, “Eurostat”a göre, evlilikten ziyade, gayr-ı meşrû hayata kayan Avrupa, böyle devam ettiği takdirde, büyük bir felâkete sürüklenecek. Çünkü dünyaya gelen çocukların yaklaşık beşte biri ‘yasak ilişki’ ürünü. Ve bu rakam her sene katlanarak büyüyor! “Yasak çocuklar”ın, bilhassa Avrupa ve dünyanın geleceğinin en büyük problemi olacağını gören devlet adamları, içtimâiyatçılar ve ilim adamları ciddî ciddî düşünmeye başladılar. *Çocuklar korumasız, nafakasız, bakımsız kalır, şefkatsiz kalır. Aile eğitimi ve terbiyesi alamazlar. Kur’ân, “Ey imân edenler, kendinizi, âilenizi, çoluk-çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun”-Tahrim Sûresi, 6. âyet-i kerîmesinin de işâretiyle; biyolojik ve fizik açısından da korumayı nazara veriyor olmalı. *Miras kavgaları çıkar, hak, hukuk yok olur. *Şâyet baba belli olmazsa, ikisinin ortak eseri olan çocuğa bakma ve yetiştirme yükü yalnızca annenin zayıf ve nahif omuzlarına yüklenir. * Aile müessesesi zedelenir, sosyal hayat çöker. * Aile fertleri ve en yakın akrabalar, kardeşler biribiriyle evlenir. *** Ayrıca, nikâhsız, gayr-i meşrû hayat, cinsî sapmalara ve bunun neticesi başta AIDS gibi muhtelif, öldürücü hastalıkların kaynağı. Meşrû ve sağlam bir evlilik bu ve buna benzer sakıncaları ortadan kaldırır. Buna benzer bir çok hikmeti sıralamak mümkün. Zâten, âile hayatı yaşamayanlar ile yaşayanlar kıyas edildiğinde meşrû dairedeki evliliğin binlerce hikmeti, özellik ve güzelliği apaçık görülüyor. 13.09.2010 E-Posta: [email protected] [email protected] |