Lahika |
Âyet-i Kerime Meâli
"Rabbim bana aşırılıklardan uzak kalıp adâlet üzere olmayı emretti"de. Secde ettiğiniz her yerde yüzünüzü dos doğru kıbleye çevirin ve dininizde ihlâs sahibi kimseler olarak O'na duâ edin. Siz ilk önce O yarattığı gibi, sonunda O'na döneceksiniz.
A’râf Sûresi: 29 |
13.09.2010 |
Dünya sergisi açılmaya başlıyor, dikkat! Şuhur-u mübareke gittikten sonra, âdeta o ahiret ticaretinin meşheri ve pazarı değiştiği gibi, dünya sergisi açılmaya başlıyor. Ekser himmetler, bir derece vaziyeti değişiyor. Havayı tesmim eden buharat-ı müzahrefe o manevî havayı bozar. Herkes derecesine göre ondan zedelenir. Ben hem kendimde, hem bu yakındaki Risâle-i Nur Talebelerinde şuhur-u muharremeden sonra bir yorgunluk ve şevkte bir fütur görüyordum. Sebebini vâzıhan bilmiyordum. Şimdi, eskide söylediğim tahminî sebep, hakikat olduğunu gördüm. Şöyle ki: Nasıl maddî hava fena ise, fena tesir ediyor; manevî hava da bozulsa, herkesin istidadına göre bir sarsıntı verir. Şuhur-u selâse ve muharremede âlem-i İslâmın manevî havası, umum ehl-i imanın ahiret kazancına ve ticaretine ciddî teveccühleri ve himmetleri ve tenvirleri o havayı sâfileştiriyor, güzelleştiriyor, müthiş ârızalara ve fırtınalara mukabele ediyor. Herkes o sayede ve sayesinde derecesine göre istifade eder. Fakat o şuhur-u mübareke gittikten sonra, âdeta o ahiret ticaretinin meşheri ve pazarı değiştiği gibi, dünya sergisi açılmaya başlıyor. Ekser himmetler, bir derece vaziyeti değişiyor. Havayı tesmim eden buharat-ı müzahrefe o manevî havayı bozar. Herkes derecesine göre ondan zedelenir. Bu havanın zararından kurtulmak çaresi, Risâle-i Nur’un gözüyle bakmak ve ne kadar müşkilât ziyadeleşse, kudsî vazife itibarıyla daha ziyade ciddiyet ve şevkle hareket etmektir. Çünkü başkaların füturu ve çekilmesi, ehl-i himmetin şevkini, gayretini ziyadeleştirmeye sebeptir. Zira, gidenlerin vazifelerini de bir derece yapmaya kendini mecbur bilir ve bilmelidirler. Kastamonu Lâhikası, s. 41, (yeni tanzim, s. 77) *** Bizimle alâkadar bir zat, pek çokların şekvâ ettikleri gibi, eskiden şiddetli bir tarikatta okuduğu evradındaki zevk ve şevkini kaybettiğini ve sıkıntı ve uyku galebe ettiğini müteessifâne şekva etti. Ona dedik: Maddî hava bozulduğu vakit nasıl ki sıkıntı veriyor; asabî sinelerde inkıbaz hali başlıyor. Öyle de, bazan manevî hava bozuluyor. Hususan maneviyattan yabanîleşmiş bu asırda ve bilhassa hevesat ve müştehiyat-ı nefsaniyeyi taammüm etmiş memleketlerde ve hususan şuhur-u muharreme ve şuhur-u mübarekede manevî havayı tasfiye eden âlem-i İslâmın intibah ve teveccüh-ü umumîsi, o mübarek şuhurun gitmesiyle tevakkuf etmesinden fırsat bulup, havayı bozan dalâletlerin tesirleri zamanında ve bilhassa kış tazyikatı altında, bir derece hayat-ı dünyevîye ve hevesat-ı nefsanîyenin tasallutlarının noksaniyetinden, ehl-i İslâm ve ehl-i imanda, hayat-ı uhrevîyeye çalışmak iştiyakı, baharın gelmesiyle hayat-ı dünyevîyenin ve hevesat-ı nefsanîyenin inkişafıyla o iştiyak-ı uhrevîyeyi gizlemesi ânında elbette böyle kudsî evradlarla zevk, şevk yerinde, esnemek ve fütur gelir. Fakat, madem “İşlerin en hayırlısı zahmetli olanıdır” (el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:55.) sırrıyla, meşakkatli, külfetli, zevksiz, sıkıntılı âmâl-i sâliha ve umur-u hayriye daha kıymetli, daha sevaplıdır. O sıkıntıda, o meşakkatteki ziyade sevabı ve makbuliyeti düşünüp, sabır içinde mesrurâne şükretmek gerektir. Kastamonu Lâhikası, s. 97, (yeni tanzim, s.183) *** Bugünlerde herkes sıkıntıdan şekvâ ediyor. Âdeta manevî havanın bozukluğundan, maddî ve umumî bir sıkıntı hastalığını vermiş. Hatta bana da birgün sirayet etti. Bizim her derdimize ilâç olan Risâle-i Nur’la meşgul olanlarda, o sıkıntı hastalığı ya yok veya pek azdır.
Kastamonu Lâhikası, s. 193
LÜGATÇE: şuhur-u muharreme: Savaşmanın haram olduğu mübarek aylar; Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Recep. fütur: Ümitsizlik. Usanç. Gevşeklik. vâzıhan: Açık olarak. şuhur-u selâse: Üç Aylar, Receb, Şaban, Ramazan. teveccüh: Yönelme. himmet: Gayret. tenvir: Nurlandırma. şuhur-u mübareke: Mübarek aylar. meşher: Sergi, fuar. tesmim: Zehirleme. buharat-ı müzahrefe: Pis ve zararlı gazlar. |
13.09.2010 |