Ali FERŞADOĞLU |
|
Bütün bu harika işleri kim yapabilir? |
“Bu manzara tablosu ne muhteşem, ne güzel, kim yapmış?” “Ben yaptım!” “Şu san’at eseri de bir harika!” “Onu da ben yaptım!” “Şu çiçeklere bak, bu ne güzellik!” “Ben diktim!” “Ya şu resmini yaptığın çiçekleri, tablolaştırdığın şu yeryüzü manzarasını kim yarattı?” “Hıımm, onları mı…” “Edison’a minnettarız, zira ampulü icat etti!” “Peki, hem lamba, hem ısındırıcı, hem enerji kaynağı olan güneşi gökyüzüne milyonlarca yıldızlarla beraber kim taktı?” “Kem, küm…” İşte insanoğlu böyledir… Kendi yaptıklarını kimseye kaptırmaz, sahiplenir! Ama, kâinatın Hâlıkı ve Sani’inin eserlerini tabiata, sebeplere taksim eder! Dört-beş tahtadan meydana gelen çok basit bir masayı düşünelim: Acaba biz tahtaları, çivileri ve aletleri de hazırlasak, milyarlarca sene geçse, ilkel bir masa kendi kendisine meydana gelebilir mi? “Kendi kendisine oldu” demek, aynı zamanda da “Tesadüfen meydana geldi” demektir… Bir şeyin kendi kendine/tesadüfen meydana gelmesini, ilmin yanında, akıl da kabul edemez. Basit bir harf, bir kalem, bir kitap, kara taştan yapılmış bir evi düşünelim… Hiç düzgün olmayan kalem, kâğıt, taşlar veya biçimli tuğlalar, kendi kendine üst üste çıkıp, alt alta durup, hem de aralarındaki ince hesapları ayarlayıp bir cümle, bir binayı kendi kendilerine meydana getirebilirler mi? Bir şeyin her şey, her şeyin her şeyle irtibat, nizam, insicam ve alış veriş içinde olduğunu, sathî bir bakışla bile fark ederiz. Her bir varlık üstündeki “yüksek, ilmî bir irade ve terbiye”nin nakış ve mühürlerini okuruz. “Bir harf kâtipsiz, bir iğne ustasız, bir köy muhtarsız olmaz” mantığınca şöyle düşünürüz: İnsan aklı, irade ve gücünün mahsulü olan en basit bir eser kendi kendine olamamış, tabiat yapamamış, sebepler icat edememiş. Elbette kâinatı yaratan, isim ve sıfatları sonsuz olan bir Kadir-i Mutlak olmalıdır... “Akıl, şuur, irade, ilim” gibi sıfatları olmayan cansız toprak ve ağaç, sebze meyve gibi çeşitli vitamin depoları ve ilâç kapsülleri veya konserve kutuları hazırlayamaz! Oklohoma Üniversitesi’nden Prof. Edwin Faust, maddenin yapı taşı olan atomların kendi kendilerine bir araya gelerek bütün kâinatı ve canlıları oluşturmasının kesinlikle mümkün olmadığını hatırlatmakta ve şu sözleriyle Allah’ın varlığını dile getirmektedir: “Yaratıcı ve kâinatı ilk baştan var eden, Allah’tır. Bu ifadeler sadedir, ama sadeliğinin yanı sıra bir yücelik ifade eder. Çünkü Hakk’ın azametini ve kutsiyetini dile getirmektedir.” 11.09.2010 E-Posta: [email protected] [email protected] |