Kazım GÜLEÇYÜZ |
|
“OYAK’a kıyak” |
![]() |
27 Mayıs ürünü kurumlardan biri olarak yarım asırdır varlığını sürdüren ve farklı sektörlerdeki faaliyetleriyle devâsâ bir holding haline gelen OYAK bu konuma, 50 yıldır TSK personelinin maaşlarından düzenli olarak kesilen aidatlarla beslenerek ve ayrıca kuruluş kanunu ile bahşedilen imtiyazlarla erişti. Vergi imtiyazları başta olmak üzere holdingin sahip olduğu bu ayrıcalıklar ve ayrıca iç işleyişindeki haksız uygulamalar zaman zaman tartışılır. Söz konusu imtiyazlarla holdingin eriştiği büyüklük o hale geldi ki, İstanbul sermayesinin önde gelenleri dahi bu durumun meydana getirdiği haksız rekabete karşı itirazlarını kayda geçirdiler. Maaşlarından her ay OYAK aidatı kesilen astsubayların kurum yönetiminde temsil hakkından mahrum edilmesi ise iç işleyişteki sorunlardan. OYAK’ın dış ilişki ve ortaklıkları da tartışmalı. Meselâ Erdemir’in özelleştirme sürecinde OYAKa satılmasını “Oh, dışarı gitmedi, millî bir kuruma devredildi” diye alkışlayanlar, kısa bir süre sonra hisselerin önemli kısmının dünya çelik devi Arcelor’a devredilmesinin şokunu yaşadılar. OYAK’ın Renault ve Axa gibi Fransız firmalarıyla olan ortaklıkları da, özellikle Ermeni soykırımı gibi konularda yaşananlar gerginlikler sebebiyle Fransa’ya tepkilerin tırmandığı dönemlerde sürekli tartışma konusu oldu, ama sonuç değişmedi. Yani OYAK bildiğini okumaya devam etti. OYAKBank’ı da bir Hollanda grubuna sattı. Holding son olarak, kendisine ait bir çimento şirketinin bir kamu ihalesine girmek istemesi, ama bunun yargı kararıyla engellenmesi sonrası Mecliste “Bizi kamu ihale mevzuatının dışına çıkarın” talebiyle yaptığı kulislerle gündeme geldi. Ve 21.7.2010 tarihli Sabah ve Zaman gazetelerinin haberlerine göre, AKP kurmaylarını ikna etti. Haberlerde, bu kulis sürecinde bizzat Genelkurmay Başkanının araya girip Millî Savunma Bakanını aracı olarak devreye soktuğu belirtildi. Hattâ Sabah, AKP’lilerin “OYAK’la iştirakleri ayrı değerlendirilmeli. Bu şirketlere kamudan kaynak aktarılmıyor, bütün vergilerini ödüyorlar, imtiyazlı değiller, taleplerinde haklılar. İhalelerde kamu kurumlarıyla aynı statüde değerlendirilmeleri yanlış. Bunu düzelteceğiz” dediklerini yazdı. “Düzeltme,” Mecliste görüşülen “torba kanunu tasarısı”na eklenecek bir maddeyle yapılacaktı. Bu haberlerden hareketle Yeni Asya 22 Temmuz’da “OYAK’a AKP kıyağı” diye manşet attı. Ve o gün hava değişti. OYAK’a “Haklısınız, düzelteceğiz” sözü verdiği belirtilen isimlerden AKP Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, böyle birşeyin söz konusu olmadığını ifade etti. Canikli, kamu ihalelerine girme müsaadesinin, ancak OYAK’a kanunla verilen ayrıcalıkların kaldırılması halinde gündeme gelebileceğini söyledi. Ama Genelkurmay ve OYAK, bu şartı reddetti. Böylece, Meclisin tatil öncesinde çıkardığı son kanun olan torba kanununa, kaşla göz arasında, el çabukluğu marifet yöntemiyle bir madde ekleyerek, OYAK’ın mevcut ayrıcalıklarına bir yenisini ilâve etme planı son anda suya düşmüş oldu. Son durum: OYAK’a son dakika kıyağı direkten döndü, ama eski ayrıcalıklar aynen sürüyor. Canikli, holdinge tanınan ve yarım asırdır devam eden vergi ayrıcalıklarının kaldırılması için “Son derece önemli bir adım olur” diyor, ama “Henüz bu konuda olgunlaşmış bir kararımız yok” diye ilâve ediyor. Yani, OYAK saltanatına dokunulması belirsiz bir tarihe ertelenmiş oluyor. Bu durumda, OYAK’a son dakikada yeni bir imtiyaz daha bahşedilmesi planı suya düştüğü için memnun mu olmalıyız, yoksa mevcut ayrıcalıklar aynen devam edeceği için üzülmeli miyiz? Peki, AB’nin de dikkatini çeken ve birliğin Türkiye raporlarında eleştirilen bu darbe ürünü, tuhaf ve de imtiyazlı kuruma dokunulup neşter atılması için daha ne zamana kadar bekleyeceğiz? Sivil irade, haksız rekabet oluşturup askere ekonomide de etkin olma fırsatı veren bu imtiyazlı konumu bitirme olgunluğuna ne zaman erişecek? 28.07.2010 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları
|