27 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Bin düşün bir boşanma!


A+ | A-

Ayşegül Hanım: “Öyle her şeyde boşanmayı gündeme getirmek fazilet midir? Yoksa sabretmek ve bazı badireleri birlikte aşmaya çalışmak mı fazilettir? Karı kocanın boşanmasının olumsuzluğu hakkında Üstad ne gibi tavsiyelerde bulunuyor?”

Cenâb-ı Hak, Cennet ehlinin, Cennette eşleriyle birlikte ebedî mutluluğa mazhar olacaklarını müjdeler. Bu müjde Kur’ân’da şöyle yer alır: “O gün cennetlikler, gerçekten nimetler içinde safa sürerler. Onlar ve eşleri gölgeler altında tahtlara kurulurlar. Orada onlar için her çeşit meyve vardır. Bütün arzuları yerine getirilir. Onlara Rabb-i Rahîm’den selâm da vardır.”1

Dünyanın dikenli bağlarında acı günde, tatlı günde birlikte yaşayan, birlikte ağlayan, birlikte gülen, hayatın ve imtihanın bir gereği olarak yer yer kendilerini alıkoyamadıkları sürtüşmeleri ve tartışmaları bertaraf etmesini de başaran karı kocanın ebedî âhiret hayatında ebedî zevkleri ve ebedî güzellikleri birlikte paylaşmaları elbette müstesnâ bir ihsân-ı İlâhîdir. Bu ihsan-ı İlâhî’yi dünyadaki sabırlarının bir sonucu olarak hak ettikleri de söylenebilir. Çünkü sırf âile yuvalarının selâmeti ve huzuru için birlikte dünyanın acılı imbiklerinden süzülmüşler, birlikte ıztıraplı eleklerden geçmişler; hep ama hep birlikte sabretmişler, Allah’a birlikte dayanmışlar, Allah’tan birlikte ümit ışığı beklemişler.

Öyle her sıkıntıda, her acıda, her olumsuzlukta yekdiğerini terk edip dünyevî keyfinin peşine takılıp gitmek yok elbet. Sırf dünya mutluluğu için mi yaratılmışsın ki, her konuda dünyevî kaygıları birinci plâna alıyorsun? Cenâb-ı Hak bazen eşlerden birisine hastalık verir, sabır ister; diğerine eşine buna rağmen sadakat, bağlılık ve hizmet tarzında bir görev yükler ve yine sabır ister. Bazen karı-kocayı birlikte fakirlik imtihanına tâbi tutar, bazen zenginlik sınavından geçirir. Bütün bu imtihanların sonucu uhrevîdir. Netice âhirette alınacaktır. Âkıbet verme hakkı âhiretindir. Çünkü âhiret dünya tabanına oturmuş bir ebediyet şehridir. Cenâb-ı Hakk’ın; “Allah sabredenlerle berâberdir” 2, “Sabredenlere müjdele” 3, “Allah sabredenleri sever” 4 beyanlarının ve taahhütlerinin elbette çok müstesnâ bir anlamı olmalıdır! Elbette bu taahhütler—hâşâ—karşılıksız verilmiş İlâhî taahhütler değildir!

Boşanmak fazîlet midir? Gelin bu sorunun cevabını Peygamberlerin hayatlarında arayalım. Hazret-i Nûh Aleyhisselâm kendisine inanmayan müşrik karısına tahammül etmiş, boşanmamıştı. Hazret-i Lût Aleyhisselâm Sodom ahlâksızları ile birlikte hareket eden hâin karısına tahammül etmiş, boşanmamıştı. Hazret-i Eyyûb Aleyhisselâm yıllarca hasta yattığı günlerde; muhtereme hanımı Rahmet kendisine sabretmiş, eksiksiz hizmet etmiş; bırakıp gitmemişti… Örnekler arttırılabilir.

Şüphesiz karı ile koca aynı fıtratta, aynı karakterde, aynı yapıda ve aynı yaratılışta değillerdir. Şüphesiz boşanmak haram da değildir. Fakat boşanmak fazîlet de değildir. Boşanmakla ulaşılması düşünülen hayır ve fazîlete, sabırla pekâlâ ulaşılabilir; ileriye de geçilebilir. Boşanmakla ulaşılması düşünülen huzur ve mutluluğa da, sabırla pekâlâ ulaşılabilir; ileriye de geçilebilir. Çünkü söz gelişi, boşanmakla hayâlî bir selâmete mi ermek istiyoruz; oysa sabrın sonu zaten selâmettir! Söz gelişi boşanmakla bir murada mı ermek istiyoruz; sabreden kişi zaten muradına ermeye namzet kişi demektir. Bu Kur’ân’ın beyan ve taahhüdüdür. O halde soralım kendimize: Boşanmak mı fazîlettir? Sabır mı? Boşanmak mı hayırlıdır? Sabır mı?

Boşanmadan dolayı ortada kalan ve iyi yetişme fırsatı bulamayan çocuğun çektiği mânevî acı ve ıztırap, karı kocanın boşanmakla hedeflediği dünyevî saadeti âhiret noktasından sıfırlar, yer, yıkar, bitirir, mahveder; dünyayı da, âhireti de zehir eder, azaba çevirir! Çocuğa mı yazık, sabırsızlık yüzünden ket vurdukları ve engel oldukları kendi ebedî saadetlerine mi yazık? Hangisine ağlanmalı? Bu acı sona kendilerinden başka kim ağlar?

Oysa birbirlerinin titizliklerine, hassasiyetlerine, varsa çekilmez alışkanlıklarına, dayanılmaz ve taşınmaz düşkünlüklerine ve tutkularına sabretmeleri ne kadar mutluluk vericiydi! Bir bilselerdi! Bir bilselerdi!

Birlikteliğin devamlılığında elbette hayır ve fazîlet vardır. Bundandır ki, karı ve koca evlenirken birbirlerinin dindârlıklarına değer vermelidirler. Birbirlerinde dindarlık aramalıdırlar. Sünnet olan budur! Çünkü dindar insan daha geçimlidir, daha sabırlıdır, âhiretin bitmeyen, fânî olmayan ve lezzette üstüne olmayan ebedî nimetlerine daha müştâktır! Bilir ki, saadetin yolu sabırdan geçmektedir.

Üstad Bedîüzzaman Hazretleri karı ile koca arasındaki ebedî bağı güçlendirecek formülü çizerken ayrılığa ve boşanmaya yer vermez. Bırakıp gitmeye satır açmaz. Terk etmeye izin vermez. Bilâkis Bedîüzzaman, sâlihâ ve dindar zevcenin, kocası tarafından taklit edilesi bir kadın olduğunu; kocanın, ancak bu taklitle ebediyet arkadaşını kaybetmeyeceğini hatırlatır. Üstad Hazretlerine göre kadın da dindar kocasını ebediyen kaybetmemek için dindar olmalıdır. Böylece kadın hem dünya saadetini, hem de âhiret saadetini elde edebilecektir. Bedîüzzaman’ın dilinde ayrılık yoktur, gayrılık yoktur; birliktelik ve saadet vardır.5

O halde, eğer fazîlet arıyorsak bu, boşanmada değil; sabırdadır! Eğer saadet arıyorsak bu boşanmada değil; sabırdadır! Eğer ebediyet arıyorsak bu boşanmada değil; sabırdadır. Bilhassa dindar eşimizi eften püften sebepler yüzünden, bizim de benzerlerini taşıdığımız hatâlar ve kusurlar yüzünden dışlamak, itham etmek, kırmak, incitmek vebâldir, günahtır, sorumluluk vericidir.

Dipnotlar:

1- Yâsîn Sûresi: 55-58.

2- Bakara Sûresi: 153, 249.

3- Bakara Sûresi: 155.

4- Âli İmrân Sûresi: 146.

5- Lem’alar, s. 203.

27.06.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.06.2010) - Fazilet, hüküm ve hikmetleriyle gusül - 1

  (24.06.2010) - Hidayet kavramı üzerine

  (23.06.2010) - Kredi kartları

  (22.06.2010) - Kur’ân ve diğer dinî kitaplar

  (21.06.2010) - Muhtelif cevaplar

  (20.06.2010) - Ağzımızdan çıkanlara dikkat!

  (18.06.2010) - Hayatımızın önemli dönüm noktaları

  (17.06.2010) - Leyle-i Regâibiniz mübârek olsun

  (16.06.2010) - Sağanak feyiz günleri: Şuhur-u Selâse

  (15.06.2010) - Deccal üzerine


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.