Ali FERŞADOĞLU |
|
Şeâir ve takiyye |
Bir kısım hocalar, efendiler veya—sözüm ona—âlimler, “İleride hizmet edebilmek için şeâiri terk edebiliriz, gizleyebiliriz, sevmediğimiz kişileri sevdiğimizi söyleyebiliriz” görüşünde. Acaba, müçtehidler, İmam-ı Gazâlî ve Bediüzzaman bu meselelere nasıl bakıyor? Şeâiri, yani farzları, hükümleri, sembolleri yerine getirmek, ihya etmek bizatihî emirdir ve hizmettir. Hizmet edebilmek için—edebileceği şüphelidir, zira ya ömrü yetmez, ya gücü yetmez!—hazır hizmet ve farzlar terk edilmez! Bilâkis, şeâiri ilân etmek gerekir! Sahibüzzaman’ı dinleyelim: Ezan, kamet, cemaatle namaz ve Cuma namazı gibi ibadetler ile Kur’ân-ı Kerim’i yüksek sesle okumak, zikir ve evrâd gibi hususları açıktan yapmak halka duyurmak sevabına noksanlık getirmediği gibi, zekâtın açıktan verilmesi gibi, farz olan hususları açıktan yapmak dinin izzetini göstermek demektir ve açıktan ifası gizlemekten daha sevaplıdır. Hatta İmam-ı Gazali gibi “Hüccetü’l-İslâm” lâkabı ile meşhur olmuş ve her dediği dinde hüccet ve delil olarak görülmüş olan büyük bir allâme “Bazen izhâr, çok defâ ihfâdan daha ziyade efdal olur” demiştir. Çünkü aşikâr yapmakta, ya istifade eder veya taklit etmek veya gafletten uyanmak veya dalâlette ve sefahatte muannit ise değil riya belki gizli yapmaktan çok ziyade efdal olur.1 Takıyye, yani, gizlemek, saklamak neden kaynaklanır ve mahiyeti nedir? Bediüzzaman’ı dinliyoruz: İhfa (gizleme) ve havf (korku); riyâdandır. Farzda riyâ yoktur.2 Yani, farz ibadet ve emirler açıktan ifa edilir, yerine getirilir. Bediüzzaman, iman hizmetini yaparken, bazılarının, her ne gerekçe ile olursa olsun iman hizmetini gizlemesini tasvip etmediğini şu ifadelerle ortaya koyar: Bâzı kardeşlerimizin, lüzumsuz, talebeliğini inkâr etmeleri ve eskide ehemmiyetli kendi hizmet-i Nuriyelerini lüzumsuz setretmeleri (örtmeleri), gerçi çirkindir.3 Şeair-i İslâmiyeye (İslâm esasları, hükümleri, farzlar, sembollerine) uymak ve ilân etmek esastır. Çünkü, Şer’î meselelerin bir kısmı şahıslara; bir kısım genele bakar. Umuma bakan hususlar şahsî farzlardan daha önemlidir.4 Şeâiri yerine getirmek farz-ı ayndır. Hizmet farz-ı kifayedir. Hizmet için farzlar terk edilmez. Ferâizin terkinde, yüzde doksan dokuz ihtimal-i zarar var. Acaba dine ve dünyaya zarar olan ihmal ve ferâizin terkine ne bahane bulunabilir? Hamiyet nasıl müsaade eder? Şeâirde tehâvün (aşağılık kompleksine kapılma), millî zaafı gösterir. Zaaf ise, düşmanı durdurmaz, cesaretlendirir.5
Dipnotlar:
1- Bediüzzaman, Şuâlar, 270.; 2- Hutbe-i Şamiye, s. 131.; 3- Şuâlar, s. 429.; 4- Mektubat, s. 385.; 5- Mesnevî-i Nuriye, s. 87. 20.05.2010 E-Posta: [email protected] [email protected] |