Lahika |
Âyet-i Kerime Meâli
Peygamberleri onlara dedi ki: “Gökleri ve yeri yoktan var eden Allah hakkında şüphe olur mu? O, günahlarınızı bağışlamak ve ölümünüzü belli bir vakte kadar geri bırakmak için sizi imana çağırıyor.”
İbrahim Sûresi: 10 |
20.05.2010 |
Tabiat Risâlesi, dalâletin kalesini parça parça etti
Mâdem Risâle-i Nur, bu mu’cize-i kübrânın (Kur’ân’ın) elinde, bir elmas kılınç hükmünde hizmetini göstermiş; ve muannid düşmanlarını teslime mecbur etmiş; hem kalbi, hem ruhu, hem hissiyâtı tam tenvir edecek ve ilâçlarını verecek bir tarzda, hazîne-i Kur’âniyenin dellâllığını yapan ve ondan başka mehazı ve mercîi olmayan ve bir mu’cize-i mâneviyesi bulunan Risâle-i Nur, o vazifeyi tam yapıyor. Ve aleyhindeki dehşetli propagandalara ve gayet muannid zındıklara tam galebe çalmış ve dalâletin en sert kuvvetli kalesi olan tabiatı, Tabiat Risâlesi ile parça parça etmiş ve gafletin en kalın ve boğucu ve geniş daire-i âfâkında ve fennin en geniş perdelerinde, Asâ-yı Mûsâ’daki Meyvenin Altıncı Meselesi ve Birinci, İkinci, Üçüncü, Sekizinci Hüccetleriyle gayet parlak bir tarzda gafleti dağıtıp, nur-u tevhidi göstermiş. Elbette, bize lâzım ve millete elzemdir ki: Şimdi resmen izin verilen din tedrisâtı için, hususî dershâneler açılmaya izin verilmesine binâen, Nur şâkirdleri, mümkün olduğu kadar, her yerde küçücük birer dershâne-i Nuriye açmak lâzımdır. Gerçi, herkes kendi kendine bir derece istifade eder; fakat herkes herbir meselesini tam anlamaz. İmân hakikatlerinin izahı olduğu için, hem ilim, hem Mârifetullah, hem huzur, hem ibâdettir. Eski medreselerde beş on seneye mukabil, İnşaallah Nur medreseleri beş on haftada aynı neticeyi temin edecek; ve yirmi senedir ediyor. Hem hükümet, bu millet ve vatanın hayat-ı dünyevîyesine ve siyâsîyesine ve uhrevîyesine pekçok faydası bulunan bu Kur’ân lemeâtlarına ve Kur’ân dellâlı olan Risâle-i Nur’a, değil ilişmek, belki tamamıyla terviç ve neşrine çalışmaları elzemdir ki, geçen dehşetli günahlara keffâret ve gelecek şiddetli belâlara ve anarşîliğe karşı bir set olabilsin.
Sözler, On Üçüncü Söz, s. 252 |
20.05.2010 |