Kazım GÜLEÇYÜZ |
|
Beş vakit |
Bediüzzaman, Dokuzuncu Söz’de, namazın beş vakte tahsis edilmesinin hikmetlerini açıklarken, her bir günümüzü ve günün her bir namaz vaktine isabet eden bölümlerini nasıl bir tefekkür ve tahassüsle yaşamamız gerektiğinin de ufuk açıcı ipuçlarını sunuyor. Her bir vakitle, insan hayatındaki merhaleler, dünyanın bir yılda dönüşümlü olarak geçirdiği mevsimler ve kâinatın ömür safahatı arasında irtibatlar kurup, adeta zamanımızı “genişletiyor.” Bu izahlara göre, sabah namazının kılınacağı zaman dilimi olan imsak ve fecirle güneşin doğuşu arasındaki vakit, baharın ilk devrelerine, insanın ana rahmine düştüğü anlara ve semavatla arzın altı günlük yaratılış sürecinin ilk gününe işaret edip, onlardaki “İlâhî icraat”ı hatırlatıyor. Öğle vakti, yaz mevsiminin ortasına, insanın gençlik dönemine ve dünyanın ömründe insanın yaratılış safhasına benziyor, onlara işaret ediyor. İkindi vakti, güz mevsimine, ihtiyarlık zamanına ve ahirzaman Peygamberinin (a.s.m.) Asr-ı Saadetine tekabül ediyor, onları düşündürüyor. Akşam vakti, güneşin batışıyla beraber, yaz mevsimini şenlendiren bitki ve hayvanların çoğunun da ya vefat, ya göç veya korunaklı yerlere sığınma yoluyla “gurub”unu ve güz mevsiminin bitimini; insanın vefatını ve dünyanın kıyamet ânındaki harabiyetini hatırlatıp insanı ikaz ediyor. Yatsı vakti, karanlık âleminin gündüz âlemini, bütün yaşanmış halleriyle birlikte siyah kefeniyle, kışın da ölmüş yerin yüzünü beyaz kefeniyle örtmesini; vefat eden insanın geride bıraktıklarının da unutulup silinmesini ve imtihan yeri olan dünyanın bütün bütün kapanmasını ihtar ediyor. Yatsıdan sonraki gecenin ilerleyen vakitleri ise kışın ortasını, kabri, berzah âlemini hatırlatıyor. Ve bu vakitlerdeki namazlar kılınırken bütün bu mânâların da tefekkür edilmesi, hem namazlara ayrı bir huşû ve huzur katıyor, hem de her gün beş defa tekrarlanıp tazelenen bu tefekkürlerin sonucu, gaflet halindeyken boşa akıp giden zamanları çok ayrı bir dikkat, itina ve şuurla değerlendirme hassasiyetini insana kazandırıyor. Her güne, fecir vakti güneş doğmadan uyanıp, dünya yeni kuruluyormuş ve kendisi de hayata yeni başlıyormuş gibi bir bahar coşkusuyla başlayan insanın şevk ve dinamizmi tarife sığar mı? Sabah namazıyla başlayan bir günün öğleye kadarki saatlerine bu şevkle gelen motivasyonun yerini hangi “kişisel gelişim” programı tutabilir? Gün ortasına gelindiğinde, gençlik enerjisiyle o vakte kadar sarf edilen mesaiye verilen molanın, yapılanları hatası ve sevabıyla gözden geçirerek, nimet ve başarılar için şükür, günah ve kusurlar için tevbe vesilesi olarak değerlendirilip güne öyle devam edilmesi ne kadar hikmetli... Öğleyin yapılan özeleştiri ve istikameti düzeltme ameliyesinin ardından, müteakip saatleri de dolu dolu yaşayarak ulaşılan ve günün hasılatının ortaya çıktığı ikindi, aynı zamanda o günle birlikte insanın da ihtiyarlık dönemini hatırlatarak, hem “Dünya fânidir” gerçeğini her gün aynı vakitlerde tazelerken, ahirzamanı çağrıştırması cihetiyle “Kıyamete de hazırlanın” mesajını veriyor. İkindiyle verilen bu mesaj, günün vefatıyla birlikte ölüm gerçeğini son derece net ve sarsıcı bir şekilde ihtar eden akşam vaktiyle tamamlanıyor. Herşeyin ve herkesin karanlığa gömüldüğü; gündüzki telâşlı ve gürültülü koşuşturmaların, yerini derin bir sükûnete terk ettiği yatsı vakti ve ardından gecenin ilerleyen saatleri, insana kabir ve berzah âlemlerini derinden düşünerek hissetmenin ve kendisini o hayata hazırlamanın, eriştiği geceler sayısınca tekrarlanan fırsatlarını sunuyor. İnsana verilen ömür sermayesinin 24 saatlik her bir taksitini, gaflet tuzaklarına düşmeden en güzel şekilde değerlendirme şuurunu kazanmak açısından bu derin yorumlar son derece önemli. Beş vakit namazı, tahsis edildikleri vakitlerde bu mânâları düşünerek kılmak ise, insanı, geride kalan geçmişle, ulaşılacağı meçhul gelecek arasında sıkışmaktan kurtarıp, âlemini genişletiyor. 02.05.2010 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (24.04.2010) - Paketle uğraşırken (22.04.2010) - Hayra alâmet değil (21.04.2010) - Baykal Said Nursî’yi okumalı (18.04.2010) - Müjdelerin tahakkuku |