Medikal görüntüleme radyasyonumuzu arttırdı

ANKARA Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Doğan Bor, insanların yıllık radyasyona maruziyet sebeplerinin yarısının medikal ışınlamalardan kaynaklandığını söyledi.

Prof. Dr. Bor, Antalya’da düzenlenen 22. Nükleer Tıp Kongresi’nde, artan medeniyet ve teknolojiyle teşhis ve tedavide radyasyon kullanımının arttığını vurguladı. Akciğer filminden, bilgisayarlı tomografiye kadar medikal görüntüleme yöntemleriyle insanların ışınlandığını ifade eden Bor, ‘’18 yıl önce kişilerin yıllık radyasyona maruz kalma nedenleri arasında yüzde 15 olan medikal ışınlamalar teknolojik gelişmelerle yüzde 49’a çıktı’’ dedi.

Medikal ışınlamaların mutlak bir gerekliliğe dayanmasının şart olduğunu belirten Bor, medikal görüntülemede minimum radyasyon ile optimum görüntü kalitesinin hedeflendiğini kaydetti. Cihazların bakım ve kontrollerine dikkat etmek gerektiğini vurgulayan Bor, Türkiye’de bu konuda çok büyük eksiklikler olduğunu ve normal doza kıyasla 10 kat fazla radyasyon veren cihazlar bulunduğunu söyledi.

Medikal görüntülemelerin ve özellikle bilgisayarlı tomografinin gereklilik halinde hayat kurtaran cihazlar olduğunu belirten Bor, son zamanlarda bu cihazlardan yayılan radyasyonun kanser riskini arttırdığına yönelik yayınlarla, insanların yaptırmaları zorunlu teşhislerden korkar hale geldiğini belirtti. Adeta bir ‘radyofobia’ yayıldığını dile getiren Bor, diğer sebeplerle kıyaslandığında medikal görüntüleme sistemlerinden kanser riskinin çok daha düşük olduğuna dikkati çekti.

RİSKLERİN KIYASLANMASI

Bir milyon kişide kansere yakalanma riskinin tek bir göğüs incelemesi yaptıranlarda 2.5, beyin tomografisinde 100, pelvis tomografisinde 500, girişimsel incelemelerde ise 2500 olduğunu bildiren ifade eden Bor, buna karşın 400 bin kişinin başka sebeplerle kansere yakalanma ihtimali bulunduğunu vurguladı.

02.05.2010

Sigara, kanser yapıyor, ama parayla satılıyor

KARADENİZ Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tevfik Özlü, dünyada bilinen, en çok kanser yapan maddenin sigara olduğunu söyledi.

Trabzon Belediyesi ile KTÜ işbirliğinde düzenlenen ‘Kanser ve Sigara’ konulu konferans Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nde yapıldı. Konferansta KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tevfik Özlü ile KTÜ Onkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fazıl Aydın konuşmacı olarak katıldı. Prof. Özlü, konuşmasında, sigaranın bütün dünya tarafından bilinen en önemli kanser yapan madde olduğunu vurgulayarak, “Diğer bütün kansere etki eden faktörlerin hepsini terazinin bir kefesine koysanız, diğer kefesine de sigarayı koysanız, hepsi bir sigara etmez. Sigara bütün dünyada bilinen en çok kanser yapan maddedir. Aşağı yukarı bütün kanser ölümlerin üçte biri sigaradan olmaktadır” dedi. Buna rağmen, sigaranın serbestçe satılan ve para karşılığı tüketilen bir madde olduğuna dikkat çeken Özlü, “İnsanlığın sağlığını böylesine önemli bir şekilde tehdit eden bir maddenin parayla satın alınması bana çok ilginç gelmektedir” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Fazıl Aydın da kanser yapan sebeplerin büyük oranda belli olduğunu, bunlara karşı kişilerin kendilerini korumaları gerektiğini vurguladı. Trabzon / cihan

02.05.2010

Çocuklar, duygusal istismara maruz kalıyor

GAZİ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Sosyal Pediatri Birimi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Figen Şahin, ‘’Çocuklar, duygusal istismara maruz kalıyor’’ dedi.

Doç. Dr. Şahin, çocukların birbirleriyle kıyaslanmaması gerektiğini söyledi. Her çocuğun gelişiminin farklı olduğunu belirten Şahin, ‘’Çocuğumuzun en zor dönemi 1-3 yaş arasıdır, herşeyi sorgular. Çocukların bu dönemdeki sorularına dikkatli cevap vermeliyiz. Çocukları bir hamur gibi düşünün, ona şekli siz vereceksiniz. En güzel ve en iyi şekilde vermelisiniz’’ diye konuştu. Şahin, ayrıca, ‘’Bu, aşağılama, acındırma ve tehdit şeklinde yapılıyor. Örneğin ‘Yaramazlık yaparsan seni sevmem’, ‘Yemeğini yemezsen başkasının annesi olurum’ gibi cümleler, çocuğu en az fiziksel şiddet kadar örseliyor" diye konuştu.

02.05.2010

Enginarın yaprakları da vitamin deposu

BAHAR aylarıyla birlikte tezgahlardaki yerini alan enginar, sahip olduğu vitamin ve minerallerle tam bir sağlık dostu olan enginarın yapraklarının da yenmesi öneriliyor.

Posa yönünden çok zengin olan ve karaciğeri temizleyici özelliği bulunan enginarın, faydaları saymakla bitmiyor. Damar sertleşmesini engelleyen, kanı temizleyen, beyin hücrelerini yenileyen enginar, aynı zamanda kolesterol düşmanı olarak da biliniyor. Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Baş Diyetisyeni Sevinç Yetişen, daha ilk çağlardan beri faydaları bilinen enginarın, içerdiği bazı maddeler sayesinde birçok önemli özelliklere sahip, besin değeri yüksek bir sebze olduğunu söyledi. Enginarın protein, karbonhidrat, lif, fosfor, kalsiyum, demir, sodyum, potasyum, magnezyum, çinko, A, B1, B2, B6 ve C vitaminlerini bünyesinde barındırdığını dile getiren Yetişen, buna karşılık besin değeri son derece yüksek olan bu sebzenin kolesterol içermediğini vurguladı. Yetişen, enginarın antioksidan özellikleri dolayısıyla karaciğere çok faydalı olduğunu dile getirerek, enginarda bulunan ‘’Cynarin’’ maddesinin karaciğer, safra kesesi, böbrekler ve bağırsak sisteminin düzenli çalışmasına yardım ettiğini söyledi. Yetişen, yemek yapmadan önce enginarın çok iyi yıkanması gerektiğini dile getirerek, temizlerken yapraklarının da ayrılarak sökülmesi gerektiğini bildirdi. Enginarın sadece göbeğinin yenmemesi, yeşil yapraklarının da haşlanarak tüketilmesinin önemine dikkati çeken Yetişen, ‘’Haşlama suyu da atılmamalı. İçine biraz pirinç katılarak çorba olarak da tüketilmelidir. Enginar yemeği iyi çiğnenerek yenmeli ve pişirildiği gün tüketilmelidir. İçinde çok çabuk toksin oluşabileceğinden pişmiş enginar bekletilecekse buzdolabında 24 saatten fazla bekletilmemelidir’’ diye konuştu.

02.05.2010